• İletişim: info@guncelkadin.com.tr
Güncel Kadın
  • Anasayfa
  • Güncel Haberler
  • İş Dünyası
  • Ekonomi
  • Moda
  • Güzellik
  • Sağlık
  • Yaşam
  • Sanat
  • Röportaj
No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • Güncel Haberler
  • İş Dünyası
  • Ekonomi
  • Moda
  • Güzellik
  • Sağlık
  • Yaşam
  • Sanat
  • Röportaj
No Result
View All Result
Güncel Kadın
No Result
View All Result
Home Yazarlar

Semah Tuğsel : “Ruhum bedenimi sevemedi”

Semah Tugsel by Semah Tugsel
18 Ocak 2022
in Yazarlar
0
Semah Tuğsel: Ölümsüzlük ya da öyle buyurmuş doğa
0
SHARES
11
VIEWS
Facebook'ta PaylaşTwitter'da PaylaşWhatsapp PaylaşLinkedin'de PaylaşPaylaşPaylaş

“Nereden bilebilirdim, ruhumun bedenimi sevmeyeceğini”… Böyle dedi bana.

Bir ruhun, doğduğu bedeni sevmemesi.

Nasıl bir duydu yumağıdır bu. Anlamaya çalıştım sadece bu ağır çelişkiyi.

Bir kadın olarak sevmediğim bir bedende yaşamak zorunluluğunun nasıl bir duygu olduğunu, sadece düşündüm hissetmek zordu. Anlamaya çalıştım.

Sonra Fransa’da Louvre müzesinde gördüğüm bir heykel geldi aklıma. Lüle lüle saçları beline kadar dökülmüş, kadife minderler üzerinde uzanmış yatan mükemmel bir beden. Beyaz bir mermer, nasıl kadife gibi yumuşacık görünür diye düşünmüştüm o an ve uzanıp dokunmak istemiştim gerçekten mermerden mi bu minderler diye.

Heykelin etrafında döndüğümde; o muhteşem bedenin aslında bir erkeğe ait olduğunu gördüm.

M.Ö yapılmış bir heykel.

Demek ki bu “insanlık durumu” Hz İsa’dan öncesinde, hatta daha da öncesinde de var.

“erkeklik” ve “kadınlık” , sanki siyahla beyaz gibi bir tanımlama.

Artı ve eksi.

Siyahla Beyaz rengin arasında binlerce renk var hâlbuki.

Art ve eksilerden oluşmuyor matematik. Bölmesi var çarpması var.

İnsan yavrusu; en gelişmiş beyin yapısıyla doğagelmiş. Fiziksel yapı farklılıklarıyla erkek ve kadın adını almış ki ülkemizin bir yöresinde iki cinsiyette doğanlar da var.

Altı yaşına kadar vücut ne kadar ayırım yapsa da beyinde bir ayırım yok.

Sonrasında beyin ne derse ruh da onun adına konuşur.

Çoğu zaman ruh içinde bulunduğu bedeni sever, kimi zaman da sevmeyebilir. Yaşamın olmazsa olmazı üremek dürtüsüyle hormonlar gelişmeye başlar altı yaşından sonra.

Eğer ruh sevmediği bir bedenin içindeyse vah o bedenin haline.

Kadim zamanlarda bu insanlık durumu; heykeli bile yapıldığına göre daha kabul edilebilir bir durumdu diye düşünüyorum. Ama günümüzde, sadece ülkemizde değil, Dünyanın en gelişmiş ülkelerinde bile bir insanlık dramı, bir acılar yumağı.

“insanım ve insana dair hiçbir şey bana yabancı değildir” demiş büyük felsefeci Karl Marks; insanoğlunun evrensel acılarına, kendine “insan” diyenin duyarsızlığından yakınarak.

Kimi zaman “bu bir hastalıktır” “bu bir sapıklıktır” diye sürekli ötekileştirilip, toplumun dışına atılan bu bireylere; yaşamak, hayatlarını devam ettirmek için “sex işçiliğinden” öte bir yol sunulmamış. Aşağılanmış, öldürülmüş.

Hep meraklı ve şaşkın bakışlar altında yaşamak nasıl bir duygudur?

Yani; sen istesen de istemesen de tarihin ilk çağlarından bu yana var olmuş bir insanlık durumunu aşağılamak, yargılamak ve toplumun dışına itmek kimin hakkıdır.

Bedeninin satarak yaşamaya mahkûm etmek kimin hakkıdır?

Bu hakkı ona kim verir?

Trans bireyleri “hasta” olarak gören bu çoğunluğunun; onlara olan talebini nasıl açıklayacağız o zaman?

Bu yüz karası çifte standart hangi hastalıktan kaynaklanır?

Esas “hasta” kimdir?

Bedenini istediği kimliğe sokmak için ve de yaşamak için ihtiyacı olan parayı sex işçiliğinden kazanmak zorunda bırakılan Trans bireyler mi yoksa onlarla ilişki kuran ve bunun için para ödeyenler mi?

Kimdir gerçek “hastalar”?

Artık onun cevabını da siz verin!

Ve onlar o kadar çoklar ki. Tahminimizden de çok.

Taleplerinden dolayı, kendilerinden bir an nefret edip cinayet işleyebilecek kadar hasta olanlar kimler?

Neticede; ben kadın olarak iki acı çekiyorsam, Trans bireyler beş acı çekiyor, hatta on.

Ben de öldürülüyorum onlar da. Ben de dövülüyorum onlar da.

Ben vücudumu yeniden yaptırtmak durumunda değilim. Ama onlar bedenlerini değiştirmek için mahkeme kapılarında, hasta hanelerde yıllarını geçiriyorlar, tüm varlıklarını veriyorlar. Aşağılanıyorlar. Sadece istedikleri; ruhlarının sevebileceği bir bedene sahip olmak! Ve de öyle anılmak.

Yukarıda sözünü ettiğim gibi; erkekle kadın, siyahla beyazsa arada, onlarca renk var.

Trans bireyler bu renklerin sadece bir tanesi.

Sorunları, sadece cinsel tercihleriyle sınırlı olmayanlar.

İnsanlar cinsel tercihleriyle de yargılanamaz, ötekileştirilemez. Onların, şükür ki ruhları bedenlerini sever.

Kendine “normal” diyen bizlerin; değiştiremeyeceğimiz bir gerçekliği anlamak ve kabul etmekten başka yolumuz yok.

İnsan kalmak gibi bir kaygımız varsa!

 

 

 

 

 

 

 

 

Önceki Yazı

Sevda Bozbey Yılmaz: Rakiplerime beş basarım, aman bana neymiş evrensel tasarım

Sonraki Yazı

Çlğdem Erdik: Doğum tarihinizi biliyor musunuz?

Semah Tugsel

Semah Tugsel

Sonraki Yazı
Çiğdem Erdik: Çocukluk günlerimden mektup geldi

Çlğdem Erdik: Doğum tarihinizi biliyor musunuz?

  • Popüler
  • Yorum
  • En Son
İstanbul’u Kanatları Altına Alan Ressam İrem Çamlıca : “İstanbul Yeri Göğü Altın Şehir”

İstanbul’u Kanatları Altına Alan Ressam İrem Çamlıca : “İstanbul Yeri Göğü Altın Şehir”

16 Mart 2022
Astroloji Yolculuğu: Yeraltı Dünyasının Hükümdarı Geri Hareketine Başlıyor

Astroloji Yolculuğu: Başak Stelyumlu Haller “Mükemmelliyetçilik”

17 Aralık 2021
Hande Ertekin : Hayat banada kolay değil dostum…   Ben güzelleştiriyorum bir Sezen şarkısı açıp…

Hande Ertekin : Hayat banada kolay değil dostum… Ben güzelleştiriyorum bir Sezen şarkısı açıp…

19 Ocak 2022
Prof. Dr. Şansın Tüzün ve Chanceartist ile “Tıp ve Müzik” /Röportaj Rengigül Ural

Prof. Dr. Şansın Tüzün ve Chanceartist ile “Tıp ve Müzik” /Röportaj Rengigül Ural

19 Ocak 2022
Ayşe Demir: DO-ra-to

Ayşe Demir: DO-ra-to

14
Uzman Psikolog Arzu Yıldırım’dan ilk roman “Kahve Kokulu Defter” okuyucuyla buluştu

Uzman Psikolog Arzu Yıldırım’dan ilk roman “Kahve Kokulu Defter” okuyucuyla buluştu

12
Aşkım Tan: Unutturamaz

Aşkım Tan: Unutturamaz

11
Çiğdem Erdik: Ormanda magazin turu

Çiğdem Erdik: Ormanda magazin turu

10
Frankfurt’ta 7 dalda “Altın Elma” verildi

Frankfurt’ta 7 dalda “Altın Elma” verildi

2 Temmuz 2022
Semra Kosovalı : Daphne & Han Gayrımenkul Barışa ve Zafere Giden Yol

Semra Kosovalı : Daphne & Han Gayrımenkul Barışa ve Zafere Giden Yol

2 Temmuz 2022
Konforlu Bir Yaz Kombini İçin İlk Adım: Kaliteli Şort Seçimi Nasıl Olmalı?

Konforlu Bir Yaz Kombini İçin İlk Adım: Kaliteli Şort Seçimi Nasıl Olmalı?

1 Temmuz 2022
Aşkım Tan : “N.E.T” Bir Klasik

Aşkım Tan: Kadın– 12

1 Temmuz 2022

Son Yazılar

Frankfurt’ta 7 dalda “Altın Elma” verildi

Frankfurt’ta 7 dalda “Altın Elma” verildi

2 Temmuz 2022
Semra Kosovalı : Daphne & Han Gayrımenkul Barışa ve Zafere Giden Yol

Semra Kosovalı : Daphne & Han Gayrımenkul Barışa ve Zafere Giden Yol

2 Temmuz 2022
Konforlu Bir Yaz Kombini İçin İlk Adım: Kaliteli Şort Seçimi Nasıl Olmalı?

Konforlu Bir Yaz Kombini İçin İlk Adım: Kaliteli Şort Seçimi Nasıl Olmalı?

1 Temmuz 2022
Aşkım Tan : “N.E.T” Bir Klasik

Aşkım Tan: Kadın– 12

1 Temmuz 2022
Güncel Kadın

Güncel Kadın

Sosyal Medya

Kategoriler

  • Ekonomi
  • Genel
  • Güncel Haberler
  • Güncel Sağlık
  • Güzellik
  • İş Dünyası
  • Moda
  • Röportaj
  • Sağlık
  • Sanat
  • Yaşam
  • Yazarlar

Son Haberler

Frankfurt’ta 7 dalda “Altın Elma” verildi

Frankfurt’ta 7 dalda “Altın Elma” verildi

2 Temmuz 2022
Semra Kosovalı : Daphne & Han Gayrımenkul Barışa ve Zafere Giden Yol

Semra Kosovalı : Daphne & Han Gayrımenkul Barışa ve Zafere Giden Yol

2 Temmuz 2022
  • İletişim: info@guncelkadin.com.tr

© 2021 Güncel Kadın. Tasarım Omega Web Tasarım.

No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • Güncel Haberler
  • İş Dünyası
  • Ekonomi
  • Moda
  • Güzellik
  • Sağlık
  • Yaşam
  • Sanat
  • Röportaj

© 2021 Güncel Kadın. Tasarım Omega Web Tasarım.