• İletişim: info@guncelkadin.com.tr
Güncel Kadın
  • Anasayfa
  • Güncel Haberler
  • İş Dünyası
  • Ekonomi
  • Moda
  • Güzellik
  • Sağlık
  • Yaşam
  • Sanat
  • Röportaj
No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • Güncel Haberler
  • İş Dünyası
  • Ekonomi
  • Moda
  • Güzellik
  • Sağlık
  • Yaşam
  • Sanat
  • Röportaj
No Result
View All Result
Güncel Kadın
No Result
View All Result

Rengigül Ural : 23 Nisan – Mustafa Kemal Atatürk ve Haydar Sarıali Dedem ile Manevî Aile Mirâsım

Rengigül Ural by Rengigül Ural
22 Nisan 2025
in Yazarlar
0
Rengigül Ural : 23 Nisan – Mustafa Kemal Atatürk ve Haydar Sarıali Dedem ile Manevî Aile Mirâsım
0
SHARES
21
VIEWS
Facebook'ta PaylaşTwitter'da PaylaşWhatsapp PaylaşLinkedin'de PaylaşPaylaşPaylaş

 

Çocuk Neşesi

23 Nisan 1920. Ulusal egemenliğin kazanılması gerekti. Meclis’in açıldığı 23 Nisan 1920, cuma günü çocuklar gibi mutlu olmak istediler. Özgür olmak istediler. Çocuklarının işgâl kuvvetlerince değil, kendi ailelerince büyütülmesini istediler.

Babasız büyümenin ne olduğunu bilen, Gazi Mustafa Kemal, 1929 babam Faik Yaltırık’ın doğduğu yıl, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı, tüm çocuklara armağan etti. Bu bir meşale idi, kendisinden sonraki liderler çocuklara.

“Mustafa Kemâl ATATÜRK diyor ki: “Hürriyet ve istiklâl benim karakterimdir. Ben milletimin ve büyük ecdadımın en kıymetli mîrâsından olan istiklâl aşkı ile yaratılmış bir adamım. Çocukluğumdan bugüne kadar ailevî, hususi ve resmî hayatımın her safhasını yakından tanıyanlarca bu aşkım bilinir. Bence bir millette şerefin, haysiyetin, namusun ve insanlığın yerleşmesi ve yaşaması mutlaka o milletin hürriyet ve istiklâline sahip olmasına bağlıdır. Ben şahsen bu saydığım özelliklere çok ehemmiyet veririm ve bu özelliklerin kendimde varlığını iddia edebilmek için milletimin de aynı özellikleri taşımasını şart ve esas bilirim. Ben yaşayabilmek için mutlaka bağımsız bir milletin evlâdı kalmalıyım. Bu sebeple millî bağımsızlık bence bir hayat meselesidir. Millet ve memleketin menfaatleri gerektirdiği takdirde insanlığı teşkil eden milletlerden her biriyle medeniyet gereğinden olan dostluk ve siyaset münâsebetlerini büyük bir hassasiyetle takdir ederim. Ancak benim milletimi esir etmek isteyen herhangi bir milletin de bu arzusundan vazgeçinceye kadar amansız düşmanıyım.”, 23 Nisan 1921 Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi – (tbmm.gov.tr/kultursanat/milli_egemenlik.htm)

 

Dedem Haydar Sarıali

Arşivimdeki tarihi önemi olan fotoğrafta ayakta, ortada duran Haydar dedem. Yanında siyah takım elbiseli Bedri dedem. Bedri dedemin önünde oturan mebus Ali Taşkapılı dayımız. Milli Mücadele yıllarında vatanımızın kurtulması için çalışmışlar. Bedri dedem küçük bir çocukmuş, İşgal günlerinde esir düşmüş.

Atatürk gibi aile büyüklerim de çocuklara, çocukların gelişimine çok değer verirlermiş. Sevgili dedem Haydar Sarıali, çocuk eğitimine, özgürlüklerine, kendilerini korumaları için güçlü olmalarına önem verirmiş. Sofradaki yemek adabından, giyim kuşama, ev ve iş hayatına… Küçüklerini korumak ve büyüklerine saygı duymayı aşılarken, kötü alışkanlıklardan da uzak durmaları için tavsiyelerde bulunurmuş. Kızılay ve Çocuk Esirgeme Kurumlarına yardımlarını hiç ihmal etmezmiş. Bununla ilgili bir anısı da vardır; Ramazân ayında bir gün, her Ramazân ve özel günlerde olduğu gibi İş Bankası’na gider, Çocuk Esirgeme Kurumuna para yatırır ve bankadan çıkar. Sonra içinden “Az yatırdım galiba, döneyim, biraz daha yatırayım” diye düşünüp, bankaya geri döner. Üç-beş adım atmıştır ki araba kazası olur. İş Bankası’nın kapısından, o an vuku bulan, kazaya bakarken ne kadar değişik duygular içerisindedir! Kendisini etkileyen bu anısını hiç unutmaz, yakınlarına da konusu geçtikçe aktarır: “Şayet, bankaya geri dönmeseydim o an, hayatta olmayacaktım” İş Bankası’na girip, aklındakinden daha fazla gönülden yatırır ve bu âdetlerini ölene kadar bırakmaz.

Bunun gibi daha nice güzel özelliklerini detayları ile aile tarihi kitabımızda uzun uzun, detaylı kaleme almıştım.

1929, 23 Nisan Çocuk Haftası

“1929 (23 Nisan) Çocuk Haftası kutlamalarını başlaması nedeniyle Himaye-i Etfal Cemiyeti yöneticileri ve bir grup çocuk Gazi Mustafa Kemal tarafından Çankaya’da kabul edildi. Ankara Palas’ta yapılan çocuk müsameresine Mustafa Kemal katıldı.”*

“Himaye-i Etfal riyasetinden: Maarif sineması müsteciri Haydar beyin 23 nisan 929 gününe ait sinema hasılatını HEC’ne tahsis etmek suretiyle gösterdiği muavenet ve hamiyetten dolayı cemiyet namına alenen teşekkür olunur.”, Haber Gazetesi, Hasan Özpınar Arşivi.

“Ne güzel ruhlu bir dedem varmış” diye düşünürüm her defasında.

*“1917 (6 Mart) İstanbul Himaye-i Etfal Cemiyeti İstanbul’da kuruldu. 1917 (1 Mayıs) İstanbul Himaye-i Etfal Cemiyeti Kurucular Kurulu ilk toplantısı yapıldı. 1917 (1 Kasım) Şehzadebaşı Muayenehanesinin (Dispanser) açılışı gerçekleşti. 1917 ( 28 Kasım) Firuz Ağa’da ilk Çocuk Misafirhanesinin açılışı yapıldı. 1918 (24 Şubat) Hanımlar Heyeti Talimatnamesi Genel Merkezce görüşülerek, kabul edildi. 1920 (25 Şubat) Zühdü Bey Londra’daki “Etfale Muavenet Beynelmilel Heyet-i İttihadiyesi” kongresine katıldı. 1920 (10 Ağustos) Himaye-i Etfal Cemiyeti Reisi, Besim Ömer Paşa Başkanlığındaki bir heyet “Etfale Muavenet Beynelmilel Heyet-i İttihadiyesi Türk Komitesi sıfatı altında çalışmaya başladı.

1920 (Teşrinievvel) ÇEK Cenevre’deki Merkez tarafından tanındı. 1929 (1 Nisan) Dr. Fuat Umay Bolu Milletvekili seçildi. 1921 (17 Ocak) Himaye-i Etfal Cemiyeti padişah iradesi ile kamu yararına çalışan cemiyet olarak kabul edildi. 1921 (30 Haziran) Ankara’da Hakimiyeti Millî Matbaasında küçük bir odada Himaye-i Etfal Cemiyetinin kuruluşu gerçekleştirildi.

1921 (1 Ağustos) Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi Mustafa Kemal, Himaye-i Etfal Cemiyetinin koruyuculuğunu kabul etti. 1922 (16 Ocak) Dr. Fuat Bey, HEC’nin posta ücretlerinden muaf tutulması için TMMM önerge verdi. 1922 (4 Şubat) HEC Başkanı Dr. Fuat ve beş arkadaşı Himaye-i Etfal Cemiyetine ek gelir sağlamak amacıyla pullu zarf ve kartpostalların Himaye-i Etfal Cemiyeti yararına kullanımı hakkında tekliflerini, Türkiye Büyük Millet Meclisine sundular. 1923 Ankara Himaye-i Etfal Cemiyetinin kurulup güçlenmesi nedeniyle İstanbul HEC çalışmalarına son verdi.1923 (21 Mart) Himaye-i Etfal Cemiyeti Başkanı ve Bolu Milletvekili Dr. Fuat Umay Türkiye Büyük Millet Meclisinden 5 ay izin alarak ABD yaşanan Türklerden yardım toplamak amacıyla yola çıktı. 1923 (26 Kasım) Posta Kanunu ile HEC posta ücretlerinden muaf tutuldu. 1922 Himaye-i Etfal Cemiyeti muayene tedavi, para yardımı, koruma hizmetlerini başlattı. 1923 Himaye-i Etfal Cemiyetince yiyecek yardımları başlatıldı. 1923, İlk Süt Damlası İzmir’de açıldı.1923 (15 Nisan 1923) Mc. Alpin Oteli’nde yapılan kongre ile Himaye-i Etfal Cemiyetinin Merkezi New York’ta açıldı. 1923 (18-24 Mayıs) HEC Başkanı Dr. Fuat Bey Washington Milletler Arası Sosyal Hizmetler Kongresine Türkiye adına katıldı. 1924, Himaye-i Etfal Cemiyetince paralı ve parasız olmak üzere pastörize süt dağıtımı  başlandı. 1925, Kurumun daha önce yapmış olduğu 5 değişik yardımın yanı sıra diğer yardımlar adı altında çalışmalar başlatılmış ve bu yardımlardan 30.757 çocuk yararlandırıldı. 1925, Himaye-i Etfal Cemiyetince ilk olarak Ankara Hacımusa mahallesinde kiralayarak açtığı çocuk yuvasının yetersizliği nedeniyle, Keçiören’deki 39.000 metre karelik bir sahada eski bir binaya taşınarak yuva hizmetini sürdürmeye başladı. 1926 Himaye-i Etfal Cemiyeti; yiyecek, doğum yardımı, okul malzemeleri dağıtımı, okula ve diğer yerlere yerleştirme çalışmalarını başlattı. 1926 (17 Mart) Dr. Fuat Bey Türkiye Büyük Millet Meclisine HEC’nin damga vergisinden muaf tutulması konusunda yasa teklifi verdi. 1926 (21-22 Haziran) “Himaye-i Etfal Cemiyetine Ait Evrakın Damga Resminden İstisnası Hakkında Kanun” kabul edildi. 1927 Sıhhi Banyolar hizmete girmiş. Anne ve çocukların ücretli veya ücretsiz olarak banyolardan yararlanması sağlandı.  1927 Avrupa’dan özel olarak getirtilen, ağzı bira şişesi gibi lastikli, yaylı tıpalı şişelerde süt dağıtımı başlanmıştır. 1927 HEC Başkanı Dr. Fuat Umay “Amerika’da Türkler ve Gördüklerim” isimli inceleme ve anılarını Osmanlıca olarak yayınladı. Şubat 1927, Başbakan İsmet Paşa’nın ev sahipliği ve Bakanlar Kurulu, İstiklal Mahkemesi üyeleri, yabancı büyükelçiler ve iş adamlarının katıldığı yaklaşık iki yüz kişilik bir balo düzenlenirken iki gün sonra yine Ankara’da Cumhurbaşkanı M. Kemal Paşa’nın katıldığı muhteşem bir Himaye-i Etfal Balosu düzenlenmiş, baloya birçok seçkin yerli ve yabancı konuk katıldı. 1928, Himaye-i Etfal Cemiyetince Çocuk Bahçelerinin açılışı gerçekleştirildi. 1928 ABD Cambridge şehrinde bulunan Türk Vatandaşları kuruma yardım olarak 62 dolar gönderdiler. Aynı şekilde Toledo 36, Mazkira 111 dolar yardımda bulundular.

1928 (29 Ocak) Himaye-i Etfal Cemiyeti toplantısında Dr. Fuat Umay, 1 Dünya Savaşı, Kurtuluş Savaşı sonunda evladını, eşini kaybeden, maddi manevi yoksulluk içine düşen kadınlarımızın da korunması gerektiğini belirterek, onlara da el uzatacak bir kuruma ihtiyaç duyulduğu görüşünü savunmuş, bunun sonucunda “Himaye-i Etfal Yoksul Kadına Yardım Cemiyeti” kurulması kararı alınmıştır. 1928 (10 Şubat) ABD Detroit şehrinde düzenlenen Çocuk Esirgeme Kurumu müsameresinden elde edilen 2.300 dolar Türkiye’ye gönderildi.

1929 (23 Nisan) Çocuk Haftası kutlamalarını başlaması nedeniyle Himaye-i Etfal Cemiyeti yöneticileri ve bir grup çocuk Gazi Mustafa Kemal tarafından Çankaya’da kabul edildi. Ankara Palas’ta yapılan çocuk müsameresine Mustafa Kemal katıldı.” T.C. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Genel Müdürlüğü Tarihçe

Atatürk gibi “Çocuk” diye seslenen Anneannem Bahriye Sarıali

Anneannemin “Çocuk” diye seslenmesi çok hoşuma giderdi. İncecik, zarif sesinin ve gözlerinin içinde sevgi barındırdı.

1937 doğumlu annem Güler’in öğretmeni 23 Nisan’da “Hadi anneniz krepon kâğıdından size elbise diksin” der. Bahriye anneannem krepon kâğıdından pileli etek, üzerine bolca bluz diker. Giyerken bazen yırtılır. Üzerinde teyeller. Kısa süreli, okul içi müsamerelerde pratik olur. Müsamere akşamına da 23 Nisan Balosu tertiplenir.  Neşeyle anne ve babalarla, çocuklar, öğretmenler buluşurlar. Çocuk neşesinde balo. Kâğıdı da ziyân etmeye kıyamazlar.

Bahriye anneannem, yelpazesi olmadı mı kartonu katlar katlar, yelpaze yapardı. Kâğıt katlama sanatında üstüne yoktu zâten. Bir sanat, bir zarâfet, bir yaratıcılıktır. Kâğıttan gemi, tuzluk, şapka, gözlük, maske, taç, uçurtma, uçak, çiçek yapar. O kâğıtları sâkin sâkin, tebessümle katlar, katlar ve birden döndürüverir, işte size güzel bir  gemi. Kâğıttan tayyârenin uçları ağır olmalı ki güzel uçsun, uzağa gitsin, aksi takdirde yanı başına düşüverir.

Ya oyuncak bebek elbiseleri! Hepsi birbirinden güzel.  Bez bebekleri de kendisi itinâyla diker. Elastiki bir kumaş bulursa, hemen bebek şeklinde keser. Pamuk  doldurur içine ve elinde itinâ ile diker. Biraz eller ayaklar, yanda durur ama yüzünü çok güzel yapar. Beyaz poplin bir kumaşla neredeyse gerçeğe yakın hoş bir surat olur. Sabit kalemi de diliyle ıslatır, yay gibi kaş, gözler, burun ve dudak çizer.  Kırmızı krepon kâğıdını da allık ve ruj olarak kullanır.

Tığ işinden elbiseler, patikler, şapkalar örer. Kızlara da oyuncak bebeği ile bir örnek, ajurlu etek, hırka, bluz, çanta örer. Her biri  özgün bir sanat olan patiklerin altına, urganı dolaya dolaya, topuk şeklini verir. Kışın sıcacık ev ayakkabısı olur.  Krepon kâğıdından elbiseler, etek  ve bol bluzlar diker. Sâdece oyuncak bebeklere değil. Güzel, renkli krepon kâğıtlarını pek sever ve saklar. “23 Nisan’da çocuklara lâzım olur” düşüncesiyle.

Bahriye Sarıali  origami bilir, kâğıttan gemiler katlar… Çocuk hayâllerine… 

Bahriye Hanım, sadece kızı minik Güler’e değil akraba, komşu, çalışanların çocuklarına da elbiseler diker, örer, kendisine de sevdiklerine de. Saçlarına kendisi şekil verir, biraz limonlu su ve toka ile. Masallar anlatır. Kanaviçe işler. Tavus kuşu, gül motiflerini sever. Gelin başı yapar, gelin olacak kızlara hediyesidir. Krepon kâğıtları ile 23 Nisan elbiseleri diker. Kâğıtları, kurdeleleri, düğmeleri saklar, her birini değerlendirir. Bez bebekler diker, sabit kalemle gülen surat yapar.

Haydar dedem gibi anneannem ve annem de hasta, yardıma muhtaç çocuklara yardım ederlerdi. Yardımlar söylenmezdi, gizliydi. “Sağ elin verdiğini sol el bilmemeli” gibi konuşmaları olurdu.

Levent’teki Köy Çocuklarını Yükseltme Yurdu’na da destek olurlardı. Annesi çok genç yaşta vefat etmiş olan komşu çocuklarının yaş günlerinde mutlaka çok özenli pasta yaparlar, elbise diker ya da örerlerdi. İhtiyaçlarına göre yardım ederlerdi, sessiz sedasız. Eli sıkışık olan akrabaların erzaklarını her ay muntazam alırlar, harçlık verirlerdi.

Nevzat babaannem ve babam da yapardı bu ifade ettiklerimi. Şeker ve Kurban bayramlarında, okulların açılışına yakın tarihlerde… Eyüp dedem ve Nevzat babaannem 2 kurban keserlerdi her yıl. Anneannem ve annem babam da bu alışkanlıklarını Darülaceze için yaparlardı ben daha küçükken. Bir kere beni de götürmüşlerdi, ne kadar etkilenmiş ve hüngür hüngür ağlamıştım. Ersin bu konudaki hatıralarını aktardı; son yıllarda annem rica ediyordu kendisine  Darülaceze’ye hazırladıkları  poşetleri bırakması için.

1969 yıllarından itibaren anneannem 1976’da vefat edene kadar, sonrasında annem, babam çocukların okuması için yardım ettiler. Son yıllardaki telefon defterlerinde; babam büyük harflerle “Sokak Çocukları Koruma Derneği – Yusuf Kulca” diye kayıt etmiş.

Biz henüz Teşvikiye’de oturduğumuz yıllarda, haftanın belirli bir günü terbiyeli, akça pakça, çok genç bir anne, bebeği kucağında anneme gelirdi. Anneannem ve annem bebek bakımı ile ilgili bu genç ve çok mahdut gelirli anneye bildiklerini aktarırlar, yedirir içirirler, bebeği yıkarlar, giydirirler, ihtiyaçlarını karşılarlardı. Bir gün okulumun olmadığı güne denk gelmiştim ve hayret ettiğim için sormuştum. “Vazife kızım, vazife” demişti annem. Anneannemin hastanede (Şişli Etfal) hasta bebeklerle ilgilendiğini biliyorum. Yaşamları boyunca böyle nice gizli, maddi ve manevi gönüllü yardımseverdi sevgili annem ve anneannem, babaannem ve aile büyüklerim. Leman Arbatlı Hanımefendi’yi de anmadan geçemeyeceğim, anneme imzaladığı  “Çetelede Bir Çentik” kitabındaki satır araları ile.

“Senelerden beri Darüşşafaka’da azayım. Bu çok muhterem ve değerli üyelere sahip olan bu kıymetli müesseseden ben, kadın olarak azınlıkta kalır, ekseriya toplantı ve kongreyi tek başıma takip ederim. Şu salonda (anaların) adedi çoğalmalı, bugünkü gibi bir tek kadın olmamalıyım. Analar ve babalar yaklaşalım, her şey para ile halledilmez, samimi ahlaka ve icap eden sevgiyi göstermesini bilelim. Ahlaki tekâmül olmadan yalnız fikri tekâmül kısır kalır. Dört duvar arasında büyüyen çocuk ise kuru, haşin ve hayata küskün yetişir şüphesiz. İnsani duygulara hareket ederek, bu mahzuru imkân nispetinde giderebiliriz, hatta yok ederiz. Teklifim: Hepinizin evinde bir gün Darüşşafaka günü olacaktır. Kolej yahut Galatasaraylı bir öğrenci hafta sonu evine koşarken, niçin Darüşşafakalının da böyle bir yuvası olmasın. Bu çocuğun ihtiyacı yok mudur?  Ana, ocak, nezaket, şefkat, saygı, sevgi duyguları bu çocuklarda nasıl tatbik edilecek ve nasıl giderilecektir. Bir ya da iki çocuk alalım, muayyen tatil günleri bana yani “evine” gelsin. Onun ana babasızlığını giderelim, samimi ev hayatını görsün, soframızda yeri olsun. Evdeki çocuklarımızla arkadaşlık etsin ve benim oğlum da “Benim bugün Darüşşafakalı kardeşim gelecek” desin.  Her ay yüzlerce para ödeyerek bir çatı aramaya lüzum görmeden ben Cihangir’deki evimin kapılarını Yoksullarım ve Cemiyetim için parasız olarak ardına kadar açtım. Şurasını da kayıt etmek isterim ki, benim bir tek evim vardır. Kazancım, maaşım, tekaüdiyem hepsi bu tek binadan ibarettir. 8 seneden beri memleketimin muhtaç ve yoksul vatandaşlarıyla haşır neşir olmaktayım.  Tabii bu şekilde yaşamak kolay değil. Cemiyetimize bir bina teberru edilinceye kadar bu vaziyet muhafaza edilecektir. Evimde misafir salonu, yemek hatta yatak odası diye bir şey kalmamıştır. Baştan başa, yoksul kardeşlerim işgal ettiler. Derslerine çalışmak için oğlum Mete’ye ancak bir oda ayırabiliyorum. Öyle günler oluyor ki, değil evim caddeler dolup taşıyor. Önlük, elbise dağıtım günlerinde şehrimizin ilkokul çağındaki binlerce çocuk bu çatıya koşar, sığınır, burada ihtiyaçlar giderilir, bu binadan sevinerek ayrılırlar.”

Dünyadaki her çocuk mutlu, neşeli, sağlıklı, sevgi çemberinde, bütün hayatını etkileyebilecek çocuklukta geçirilen hastalıklar, travmalardan uzak maddi ve manevi bollukla büyüsünler isterdim, isterim.

23 Nisan, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı bize armağan eden başta Gazi Mustafa Kemal olmak üzere vatan sevgisini, ulvi değerleri bizlere aşılayan aile büyüklerime şükranlarımı ve saygılarımı iletirim.

23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos, 29 Ekim… Daim olsun.

 

Önceki Yazı

105 Yıl Sonra Çocuklardan Atatürk’e Dijital Mektup: Tiny Minies’in 23 Nisan Sanat Sergisi ve Çocuk Resimleri Analizi

Sonraki Yazı

44. İstanbul Film Festivali Ödülleri Sahiplerini buldu

Rengigül Ural

Rengigül Ural

Sonraki Yazı
44. İstanbul Film Festivali Ödülleri Sahiplerini buldu

44. İstanbul Film Festivali Ödülleri Sahiplerini buldu

Plugin Install : Widget Tab Post needs JNews - View Counter to be installed
  • Popüler
  • Yorum
  • En Son
Semra Kosovalı: Seçim sonucu ve gelecek

Semra Kosovalı: Seçim sonucu ve gelecek

21 Kasım 2024
İstanbul’u Kanatları Altına Alan Ressam İrem Çamlıca : “İstanbul Yeri Göğü Altın Şehir”

İstanbul’u Kanatları Altına Alan Ressam İrem Çamlıca : “İstanbul Yeri Göğü Altın Şehir”

4 Eylül 2024
Astroloji Yolculuğu: Gökyüzünden Haberler 18-24 Kasım 2024 (Ankara Saatine Göre)

Astroloji Yolculuğu: Gökyüzünden Haberler 2024’de Burçları Neler Bekliyor?

8 Ocak 2025
Sizi Daha Genç Gösterecek Saç Renkleri

Sizi Daha Genç Gösterecek Saç Renkleri

22 Ocak 2024
Semra Kosovalı: Seçim sonucu ve gelecek

Semra Kosovalı: Seçim sonucu ve gelecek

0
Duygu Şengül: Türkiye’de kadının var olma sorunu

Duygu Şengül : Duygu’sal Aforizmalar

0
Ayşe Demir: DO-ra-to

Ayşe Demir: DO-ra-to

0
Buket Keskinol: Toprak Ana Gaia

Buket Keskinol : İskenderunlu olmak

0
Van Olgunlaşma Enstitüsü’nden muhteşem defile

Van Olgunlaşma Enstitüsü’nden muhteşem defile

19 Mayıs 2025
‘Bi’ Değişik Tiyatro’dan ‘EŞEK ARILARI’…

‘Bi’ Değişik Tiyatro’dan ‘EŞEK ARILARI’…

19 Mayıs 2025
Oyuncu Yaren Güldiken : “Uzak Şehir benim ilk televizyon işim”

Oyuncu Yaren Güldiken : “Uzak Şehir benim ilk televizyon işim”

19 Mayıs 2025
‘Tarihi Kilikya Projesi’nde Ziyaretçiler Antik Çağ’a uzanan Tarihi Yolculuk yaptılar

‘Tarihi Kilikya Projesi’nde Ziyaretçiler Antik Çağ’a uzanan Tarihi Yolculuk yaptılar

19 Mayıs 2025

Son Yazılar

Van Olgunlaşma Enstitüsü’nden muhteşem defile

Van Olgunlaşma Enstitüsü’nden muhteşem defile

19 Mayıs 2025
‘Bi’ Değişik Tiyatro’dan ‘EŞEK ARILARI’…

‘Bi’ Değişik Tiyatro’dan ‘EŞEK ARILARI’…

19 Mayıs 2025
Oyuncu Yaren Güldiken : “Uzak Şehir benim ilk televizyon işim”

Oyuncu Yaren Güldiken : “Uzak Şehir benim ilk televizyon işim”

19 Mayıs 2025
‘Tarihi Kilikya Projesi’nde Ziyaretçiler Antik Çağ’a uzanan Tarihi Yolculuk yaptılar

‘Tarihi Kilikya Projesi’nde Ziyaretçiler Antik Çağ’a uzanan Tarihi Yolculuk yaptılar

19 Mayıs 2025
Güncel Kadın

Güncel Kadın

Sosyal Medya

Kategoriler

  • Anasayfa
  • Dünya
  • Ekonomi
  • Genel
  • Güncel Haberler
  • Güncel Sağlık
  • Güzellik
  • İş Dünyası
  • Magazin
  • Moda
  • Röportaj
  • Sağlık
  • Sanat
  • Yaşam
  • Yazarlar

Son Haberler

Van Olgunlaşma Enstitüsü’nden muhteşem defile

Van Olgunlaşma Enstitüsü’nden muhteşem defile

19 Mayıs 2025
‘Bi’ Değişik Tiyatro’dan ‘EŞEK ARILARI’…

‘Bi’ Değişik Tiyatro’dan ‘EŞEK ARILARI’…

19 Mayıs 2025
  • İletişim: info@guncelkadin.com.tr

© 2023 Güncel Kadın.

No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • Güncel Haberler
  • İş Dünyası
  • Ekonomi
  • Moda
  • Güzellik
  • Sağlık
  • Yaşam
  • Sanat
  • Röportaj

© 2023 Güncel Kadın.