Han Tiyatrosunun bu yılki tiyatro oyunlarından biri olan ” Oltanın Ucundaki Şiirler” bir Orhan Veli güzellemesi. Lise yıllarımdan beri şiiri çok seven ben, Orhan Veli’ yi şiirler ve şarkılarla anlatan bir oyun oynayacağımızı duyunca çok heyecanlandım. Pandemiye rağmen çok çalıştık ve şahane bir müzikli oyun ortaya çıkardık. Bu arada Orhan Veli ile ilgili birçok bilgi edinmiş olduk.
Otuz altı yıllık kısa yaşamında şiirden başka, hikâye makale ve çeviriler yazan Orhan Veli Kanık Türk Şiirini temelden değiştiren Garip Akımının şairlerinden biri…
Çok nazik ince ruhlu kibar bir adam. Türk Şiirini Avrupa Şiiriyle aynı düzeye çıkarmış biri. Onunla alay eden, inkâr eden eleştirenlere hiç aldırmayıp kendi bildiği yolda ilerlemiş bir şair. Birkaç neslin başarabileceği bir değişimi kısa sürede başarmış bir sanatçı. Herkesle iyi geçinen, kimseyi kırmayan bu inçe ruhlu sanatçı, Garip Akımını sadece şiirleriyle değil, günlük hayatıyla, gönül ilişkileriyle, çevresinde kendisi ile ilgili çıkan dedikodularla, fiziği ile yeni bir şair tipi yarattı.
Aydınların onun şiirini garip bulmasından dolayı bu akımın adı Garip’tir. Şairin ilk şiirleri içerik biçim dil ve tarz olarak gelenekçidir. Yalnız ve mutsuz bir kişinin yaşamın, acılarını, isteklerinizi aşklarını dile getirir. Yeni şiirlerinde ise ölçü ve uyağı kaldırır, sadeliği ve basitliği tercih eder. Şiirler doğa, insan, aşk, çocukluk, savaş, hayat, sarhoşluk seyahat gibi konuları içerir. Şiirlerinde giden yelkenlilere selam eder, martılara özenir, çocukluğunu uçurtmaların rengarenk kuyruklarına bağlar.
İstanbul, Boğaz ve deniz onun vazgeçilmezidir. Arkadaşlarıyla bindiği sandal batınca, kumsala çıkınca şiir yazmaya koyulacak kadar şiire tutkuludur.
Şiirlerinde bahsi geçen kadınlara fena halde tutulmuş, karşılıksız aşklar yaşamış, imkânsız aşkların içinde hapsolmuştur. Tüm duygularını şiirine aktarırken, okuyucusuna o bitmeyen yaşam enerjisini de aktarır. Aslında hepimizin zaman zaman hissedip de söylemediklerimizi, duygu dolu bir tonla anlatan ” Anlatamıyorum ” şiiri, 2019 da dünyada en çok okunan şiirler arasında ikinci seçilmiştir. Orhan Veli yaşasaydı bugün Avrupa’nın en değerli şairleri arasında yer alacaktı, denir.
Hayatı pek kolay geçmemiş, hep para sıkıntısı çekmiştir. Yaprak isimli dergisinin yayınlanması için maddi problemler yaşamış, hatta paltosunu satmak zorunda kalmıştır. Âmâ bu durum onu şiirleriyle haşır neşir olmaktan hiç alıkoymadı.
Orhan Veli’nin bazı dizeleri çok bilinir ve her yerde söylenir. Örneğin ” İstanbul’u dinliyorum gözlerim kapalı…”. ” Yazık oldu Süleyman Efendi’ye”, Ahmet Haşim’in ” Göllerde bu dem bir kamış olsam” dizesini hicvetmek için yazdığı ” Rakı şişesinde balık olsam” ” Ağlasam sesimi duyarmısınız mısralarımda?” ” Cep delik, cepken delik”, ” Bir elinde cımbız, bir elinde ayna…” gibi. Bazı eleştirmenlere göre Orhan Veli’yi anlamak biraz hayaldir. Ballı kaymaklı bir hayatın rehavetine düşenlerin, cebinde üç kuruş olmadan,” bedava yaşayan” bir Garip Orhan Veli’yi eleştirmeleriyse gariptir!
Orhan Veli dünya düzeni, savaşların anlamsızlığı, ile ilgili bütün duygularını, öfkesini neşesini alaycılığını şiirlerine taşımıştır. Cımbızlı Şiir buna çok iyi bir örnektir. Sivri dili, satirik ve alaycı anlatımıyla toplumsal olaylara dikkatimizi çeker. Bunu da hiç zorlanmadan başarır, sade yalın ve etkilidir.
Yaşayan ve hisseden her insanın Kanık’tan öğreneceği bir şeyler vardır diye düşünüyorum. Onun kuşlarının kanatlarına takılmak ve dünyasına girmek çok zevkli bir yolculuktur. Çocukluğundan beri talihsiz olaylar yaşamıştır. Maalesef otuz altı yaşında sokaktaki bir çukura düşüp, yanlış teşhis konulması nedeniyle vefat eden bu çocuk ruhlu şairimiz, Türk Şiiri için büyük bir kayıptır. Orhan Veli’ nin dizeleri bana göre hayatın kendisi gibidir. Kimi zaman karamsar, kimi zaman heyecanlı ve duyguları taşıp köpüren, kimi zaman üzgün, kimi zaman alaycı, kimi zaman içine dönük… Orhan Veli’yi tanımak, kendimizi daha iyi anlamaktır bence…
20.Yüzyılın en iyi şairlerinden biri sayılan Orhan Veli’ yi anlamaya ve anlatmaya çalıştığımız oyunumuza tüm dostlarımı beklerim.