Sevgili Okurlarım,
Bu yazımda biraz zülfe yâre dokunacağım. Biliyorum bazılarınız yazıya tepki gösterecek, kızacak bazılarınız da yazdıklarıma katılacak, beni alkışlayacak. İstisnalar kaideyi bozmaz, ben çoğunluğa bakarım.
Şu an birbiriyle bağlantılı iki ayrı konu hakkındaki görüşlerimi okuyacaksınız.
Birincisi, genç kadın ve yaşlı erkek ilişkisi
Son günlerde önemli bir konu olduğunu düşünüyorum. Gerek danışanlarımdan gerek medyadan ve gerekse çevremden edindiğim bilgilere göre genç kız hayranı pek çok yaşlı beyefendi ( kadının yaşına göre büyük ) ve bununla birlikte kendini Alis Harikalar Diyarı’nda hissettiren beyaz atlı, beyaz saçlı prens hayranı genç kadın…
İkincisi Kişisel Gelişimciler
Hani hayatı daha güzel yaşamak adına çok farklı önerilerde bulunan; enerji gönderen ya da motivasyon koçluğu yaptıklarını iddia eden kişisel gelişim uzmanları. İkisi ne alaka diyecekseniz? Çok alakalı, birazdan hepimiz göreceğiz.
Gecmis yıllarda genç kadın yaş almış erkek ilişkisinde en fazla 10-15 yaş normal sayılırken 90’lı yıllarda 20-25 yaşa çıktı her ne kadar doğru bir aralık olmamasına rağmen bu fark da kabul edilir bir şey oldu. Sonra yaş farkı yavaş yavaş 40-50 hatta 60 yaşa kadar çıkmaya başladı. İşte o zaman düşünmeye başladım. Kadın 25 yaşında erkek 65 yaşında! Kadın daha hayatının baharında erkekte bahar bitmiş yaz sonu.
Biliyoruz ki ilişkide yaşanması beklenen ruhsal doyum yaş almış erkek ile genç kadın arasında zor. Kişilerin çocukluk çağı anılarının ve buna bağlı kişisel sorunları nedeniyle yaptıkları ilişkilerin sağlıklı olmayabileceğini düşünüyorum.
Günümüzde pek çok orta yaşlı erkeğin kendisinden daha genç ve hoş kadının peşinde olma nedeni erkeklerin kendi gençliklerinden bu yana akıllarının bir köşesinde yerine getirilmeyi bekleyen bir düş ya da fantezinin peşinde olması. Genelde bu insanlar 50 yaşında da olsa içlerinden hala genç olduklarını düşünürler. Haklılar, çünkü duygusal gereksinimlerinin bir kısmı hala genç ve geliştirilmeyi beklemektedir.
Yaşlı erkeğin hayat bilgisi, karizması genç kadına inanılmaz cazibeli gelmeye başlayabilir. Hele bahsi gecen ilişki patron-çalışan ilişki ise ise beraber geçirilen zaman günün büyük bir bölümünü alabilir. Yaşlı erkek andropoz döneminde ise genç kızımızın çalışma azmi, enerjisi ona giderek daha seksi gelmeye başlayacak ve şakayla karışık genç kızımızı yoklayacaktır. Eğer ki genç kızımız duygusal bir çöküntü içerisindeyse ailevi problemler, erkek arkadaş, maddi durum, sosyal hayat, akademik korku, vs. bu yakınlaşmalara oda cevapsız kalmayabilir. Her şey yolunda giderse çoğunlukla cinsel içerikli bir birliktelik baslar. Herkesten gizlice yapılan buluşmalar, yazılan mesajlar, sözde iş konusu konuşmak icin çıkılan öğle yemekleri vs. iliskisine de dönebilir bu.
Sevgi ve aşk ilişkisi kural tanımaz elbette. İnsanların aşklarını yaşamalarına saygı duyun, diyebilirsiniz. Tabi ki kimsenin aşkı kimseyi ilgilendirmez. Ancaaak ( a’yı uzatıyorum bak) 1 yaşındaki bebekle 35 veya 50 yaşındaki adamın ilişkisini kimse normal görmemekte değil mi? İşin ahlaki ve hukuki yönü de var. Örneğin çocuk evlat edinilecek kişilerin evlat edinilenden en az 18 yaş büyük olması gerekmektedir. Bu ne demek? Aranızda 18 veya daha fazla yaş olursa ancak o çocuğa siz annelik ve babalık yapabilirsiniz kanunlar bu şekilde.
Peki size bir gıybet yapayım mı?
Tanınmış ve oldukça ilgi gören 56 yaşındaki evli kişisel gelişim uzmanı 22 yaşında yanında asistanlık yapan bir genç kızla ilişki yaşıyor. Üstelik gayrimeşru bir ilişki bu. Bir de bu ismi lazım değil şahıs genç kızımıza psikolojik baskı yapıyor : “ Sen dişi değilsin, dişi olmayı öğren… Çok zayıfsın hatların yuvarlak değil, v.s.” Hayatı daha güzel yaşamak için eğitim veren ve pek çok kitaplar yazan bir eğitimcinin özel ilişkide kadına bakışını görebiliyor musunuz? Her iki kadını da hem aşağılıyor hem de kadını suçluyor. Peki bu ismi lazım değil şahsın kişisel gelişimci olmasına ne diyorsunuz? Kendini ne yazık ki geliştirememiş.
Peki siz hiç onların hayatlarını incelediniz mi? Kişisel gelişim adında verilen önerileri uygulayanların psikolijilerini de incelemek gerek. Tüm bu kişisel gelişimcilere birer kişilik ölçeği testi uygulasam. Bakalım bu kendini eşsiz keşfetmiş insanların özellikle de çocukluk dönemlerinde ne tür yaşantıları vardı, dersiniz?
Ben açıkçası hayatımıza bu kadar müdahale eden kişisel gelişim kitaplarından ve uzmanlarını dogru bulmuyorum. Çünkü hepsi birer uzman psikolog edasında seanslar yapmakta ve insanları yanlış yönlendirmekteler. Hatta patolojik bir sorunu olanları bile tedavi etmeye calışmaktalar. Çok yanlış. Bu durum insanların ruh sağlığında derin yara açabilirler! Onlar nedir psikolog ne de psikiyatrist. Günümüzde yeri geliyor psikologlara bile söz ediliyor.
Kişisel gelisimcilerden en çok kadınlar etkileniyor. Çünkü kadınları kendine bağlıyorlar. Bana göre bu da bir istismar. Sen 56 yaşındaki adam 22 yaşındaki bir genç kızın zaaflarından faydalanarak onu kendine sevgili yap. Üstelik eşinden gizli yaşa bütün bunları. Sonra adı AŞK olsun!
Hadi ordan!!!
Sevgili okurlarım, siz kişisel gelişimini tamamlayan, gayet münzevi hayat yaşayan, para istemeyen bir kişisel gelişimci tanıyor musunuz? Ağızları öyle güzel laf yapıyor ki adeta bağımlı oluyorsunuz onlara. Olun, buna bir şey demiyorum. Ama Immanuel Kant’ ın ahlak felsefesi görüşünde olduğu gibi öyle davran ki davranışın temelindeki ilke, tüm insanlar için geçerli olan evrensel ilke veya yasa olsun. İnsanlığı, kendinde ve başkalarında, bir araç olarak değil de her zaman bir amaç olarak görecek şekilde davran! Yani senin eylemin bir çıkar veya beklenti içerisinde yapılmışsa bu eylem, koşullu eylemdir ve bu eylem ahlaki değildir. O zaman nerede kaldı senin kisisel gelisimciligin? Önce kendi zaaflarını onar!
HEPİNİZE MUTLU VE SEVİNÇLİ BAYRAMLAR DİLERİM…