Sevgili okurlarım,
Bilirsiniz ki ayrılık kararı hiçbir zaman kolay değil. Bazen aylarca bazen de yıllarca düşünür insan ayrılmayı; ama bir kez gerçekten karar verdi mi dönüşü yoktur artık.
İnsan ilişkiye genelde kalbini dinleyerek başlar. Fakat ayrılık kararını beyin verdirir genellikle. Hatta o kadar ki, içten içe ayrılık vaktinin geldiğini bilseniz de kalbinize yenik düşersiniz bir süre. Sizi gitmeniz gereken yoldan alı koyar kalbiniz. Eski güzel günleri, zamanında birbirinizi ne kadar sevdiğinizi ve aslında ne kadar mutlu olabileceğinizi pompalar. Biraz haindir kalp bu açıdan. Anı düşünür, kendini düşünür. Kırılmaktan, tekrar sevememekten veya sevilmemekten korkar.
Hâlbuki ayrılık işi cesaret işidir. “Seni seviyorum ama gel birbirimize dürüst olalım, mutlu değiliz” demektir bazen. Bu açıdan da her ayrılık içinde biraz hüzün taşır. Çünkü bir taraf her zaman kırılır. Ama unutmayın ki birini terk etmek onu sevmemek değildir.
Kimse birlikte olduğu kişiyi üzmek ya da yüz üstü bırakmak istemez. Ama mutsuzsanız ayrılmak en büyük hakkınız. Karşınızdaki kişinin hislerini düşünürken kendi hislerinizi de yok sayamazsınız. Çünkü mutsuz bir ilişkiyi sürdürmek sadece size değil ona da büyük haksızlık.
Mutsuzluk ayrılığın en büyük sebebi olmalı. Sevgisizlik de bir diğer ayrılma sebebi. Onu sevmediğinizi ya da onun sizi sevmediğini hissediyorsanız hiç durmayın zaten.
Gerçekten ayrılmak isteyip istemediğinize sakin kafayla karar verin. Ve ayrılığı çocuk oyuncağı haline getirmeyin. Zırt pırt ayrılıp barışan, ayrılmayı bile laçka hale getiren çiftlerden olmayın. Sinirle veya duygularınızla hareket etmeyin. Bir kere karar verin, son kez karar verin.
Hele o ayrıldıktan sonra “Son bir kez buluşalım, seni son bir kez göreyim, içimde kalanları anlatayım” bahanesi ile onu tekrar görmeye çalışmayın veya ondan gelen daveti kabul etmeyin. Zorla güzellik zorla aşk zorlamayla hiç bir ilişki yürümez. Hep o son bir konuşalımlar gerçekten SON oluyor. Hayatınızı sonlandırıyor. Örneklerini çok duyduk. Vatan Şaşmaz, Sultan Tat, Dilan Toptaş, Pınar Gültekin ve daha niceleri…
Peki, son yıllarda sevgili cinayetleri, kadına şiddet neden bu kadar hızla arttı dersiniz?
Dizilerde artan şiddet sahneleri sayesinde sadece kadına şiddet değil toplumsal şiddette de artış oldu. Diziler maganda dolu! Hani, olur olmaz yerlerde ateş eden, silah kullanan, tehditler savuran… Dizilere bakarsanız boyun eğen, sorgulamayan, itiraz etmeyen, şiddeti içselleştiren tipler dolu. Ciddi şekilde şiddet içeren ve çok izlenen diziler bulunuyor. Özellikle ergenler bazen herhangi bir zihinsel işleme tabi tutmadan bu rol modelleri kopya ediyor. İzleyenlerin eleştirmediği, her eylemi onayladığı bir dramatik anlayışla kurulunca oradaki yanlışlar doğru geliyor, şiddet onaylanıyor. Dizilerde izliyoruz, bir adam iyilik adına üç kişiyi öldürüyor ama biz, ‘iyi adam kötüleri öldürüyor’ diye onu onaylıyoruz. Dizilerde şiddet böylece onaylanıyor.
Freud’un düşüncelerinin ışığında film ve dizi yapımcıları, şiddet ve cinsellik içeren unsurların dizilerde ve filmlerde kullanımını tercih ederek yüksek izleyici kitlelerine ulaşıyor. Çünkü bu tip unsurlar insanın doğasında bulunan inkâr edemeyeceği kadar insanlığa ait, bastırmaya çalıştığımız “id” lerimizdir.
İd dediğimiz nedir? Zevk temelli istekler ve aşırı ısrarcı temel enerjinin çıkış noktası. Temel ve en ilkel benlik. Ana kaynağı cinsellik, açlık, şiddet gibi ihtiyaçların en bencilce doyurulması.
Televizyonlarda yayınlanan bazı programların konunun uzmanları tarafından süzgeçten geçirilip değerlendirildikten sonra yayına verilmesi gerekir. Cinayet ve çatışma içeren haberler kontrollü, detaya girmeden, şiddetin yol ve yöntemi gösterilmeden verilmeli.
Türkiye’de şiddet bir gün biter diyemiyorum; ama azalacağından eminim. Ne zaman mı? Ne zaman ki Tv kanallarında şiddet içerikli film ve diziler yerine barışı, sevgiyi, merhameti, umudu, dostluğu, gülmeyi ana tema almış diziler oynar işte o vakit insanoğlu “ kıyamama” duygusunu öğrenir.
70’lerin 80’lerin ve 90’ların o güzel dizilerine selam, sevgi ve özlemle: Kaynanalar, Perihan Abla, Bizimkiler, Şehnaz Tango, Çiçek Taksi, Çocuklar Duymasın ve dahası…