Yazar: GİOCONDA BELLI
Önsözden:
“Hayatımda iki şeyin kaderimi belirlediğini düşünüyorum: ülkem ve cinsiyetim. Annemin doğum sancıları Managua stadyumunda,bir beyzbol maçında tuttuğundan mıdır nedir, halk yığınlarının s8cak bağrına çekilmek alın yazım oldu….”
“… Annemin hastaneye koştuğu stadyumunun dışında, Nikaragua’da 1937’de bir aile diktatörlüğü kuran Anastasio Somoza Garcia,’nın at sırtında bir heykeli vardı o zamanlar.”
“…. sonunda, at sırtındaki bu tiranın soyundan gelenlere karşı olanaklarımı sonuna kadar zorlayarak,Latin Amerika’nın en köklü istibdadından kurtulmak amacıyla ülkemin başlattığı kurtuluş mücadelesine katılmak için silaha sarıldım.”
“…….Bambaşka iki kadındım ve iki hayat yaşadım. Bu kadınlardan biri her şeyi genel geçer kadınlık ölçütlerine göre yapmak istiyordu: evlenecek, çocuk doğuracak, yardımsever, uysal, besleyen ve yetiştiren olacaktı. Öteki kadın erkeklerin tadını çıkardığı ayrıcalıklara özlem duyuyordu: bağımsızlık, kendi ayaklarının üzerinde durmak, insanların arasına karışmak, hareket serbestisi, sevgililer. Hayatımın önemli bir bölümünü, karşıt güçler tarafından parçalanmama gayretiyle, buiki kimliği uzlaştırmaya çalışarak geçirdim. Sanırım sonunda, iki kadının aynı deri içinde yaşamasına imkân veren bir yol buldum. Kadınlığımı inkâr etmeden, erkek gibi yaşamayı basardığımı sanıyorum.”
“..… Önemli eylemlerin içinde yer aldım, gerçekleştirildiklerine tanık oldum. Bir ulusun kanı, canı ve iradesiyle meydana gelen bir devrimin gebelik sürecinde ve doğumunda bulundum. Halk kitlelerinin kırk beş yıllık diktatörlüğün yıkılmasını coşkuyla kutlayışını izledim. Kişisel çıkarların üstünde bir amaç uğruna, hayatta kalma güdüsüne ve korkuya meydan okuma cüretinden kaynaklanan, heyecan verici enerjinin akışını duyumsadım. Çok ağladım, bir o kadar da güldüm.”Ben”den feragat ederek “bizi kucaklamanın sevincini keşfettim.