Enerji sektöründe dünya genelinde yaşanan dönüşüm, yenilenebilir enerji kaynaklarına olan ilgiyi giderek artırıyor. Gelişmiş ülkeler, enerji bağımsızlığı ve çevre dostu çözümler için yenilenebilir enerjiye hızla yönelirken, Türkiye de sahip olduğu potansiyel ile bu küresel dönüşümde öncü bir rol oynayabilir. Füzyon enerjisi, geleceğin enerji kaynağı olarak büyük bir umut vaat ederken, Türkiye’nin enerji dönüşümünde kararlılık ve yatırımların önemi daha da artıyor.
Avrupa’nın öncü ülkelerinden Almanya, 2020 yılında enerji tüketiminin yüzde 46’sını yenilenebilir enerjiden karşılamıştır. Aynı dönemde, güneş enerjisi kapasitesi 52 GW’a ulaşmış, rüzgâr enerjisi kapasitesi ise 64 GW’ı geçmiştir. İsveç ise 2030 yılına kadar enerji üretiminin yüzde 100’ünü yenilenebilir kaynaklardan sağlamayı hedeflemektedir. 2019 yılında İsveç’in toplam enerji tüketiminin yüzde 57’si su ve rüzgâr enerjisinden, yüzde 17’si biyokütle ve atıktan, yüzde 10’u ise güneş enerjisinden elde edilmiştir.
Dünyanın dört bir yanında enerji dönüşümünü hızlandırmak için yapılan yatırımlar da dikkat çekicidir. Yenilenebilir enerjiye yönelik toplam yatırımlar 2020 yılında 303,5 milyar dolar olmuştur ve bu yatırımların büyük bir kısmı güneş ve rüzgâr enerjisi projelerine yapılmıştır. Aynı dönemde, Avrupa’da toplamda 3,9 milyon kişi yenilenebilir enerji sektöründe istihdam edilmiştir.
Türkiye’nin enerji dönüşümünde de büyük bir potansiyel vardır. Ülkemizde güneş enerjisi potansiyeli yıllık ortalama 1628 kWh/m² iken, rüzgâr enerjisi potansiyeli de yıllık ortalama 8,2 m/s’dir. Ancak Türkiye’nin 2023 yılı itibarıyla toplam kurulu gücünün yaklaşık yüzde 32’si doğal gaz, yüzde 30’u kömür ve yüzde 22’si hidroelektrik santrallerden oluşmaktadır. Yenilenebilir enerji kaynaklarının payı ise henüz yüzde 14 civarındadır.
Türkiye’nin yenilenebilir enerjiye yönelik atacağı adımlar, sadece enerji bağımsızlığı ve çevre dostu bir enerji üretimi açısından önemli değil, aynı zamanda ekonomik açıdan da büyük fayda sağlayacaktır. Yenilenebilir enerji projeleri sayesinde iş imkanları yaratılacak, teknoloji ve bilgi birikimi artacak, dışa bağımlılık azalacaktır.
Füzyon enerjisi ise bu dönüşümün en potansiyelli adaylarından biridir. İngiltere’nin planladığı ticari nükleer füzyon reaktörü, 2040’ların başında faaliyete geçecek ve dünya genelinde büyük bir çığır açacak. Türkiye’nin de bu alanda daha fazla araştırma ve yatırım yapması, gelecekte enerji ihtiyacının büyük bir kısmını karşılayacak temiz ve sürdürülebilir bir enerji kaynağına sahip olma şansını artıracaktır.
Ancak tüm bunları başarmak için kararlılık ve tutarlılık gerekmektedir. Enerji politikalarında belirli bir vizyon ve strateji ile hareket etmek, hedeflere ulaşmak için kritik önem taşır. Aynı zamanda, kamu ve özel sektörün işbirliği ve ortaklık yaparak enerji projelerine yatırım yapması da dönüşüm sürecini hızlandıracaktır.
Sonuç olarak, Türkiye’nin enerji dönüşümü için doğal kaynaklarımızın potansiyelini etkin bir şekilde değerlendirmeli ve yenilenebilir enerjiye yönelik adımları hızlandırmalıyız. Füzyon enerjisi gibi geleceğin vaat ettiği temiz enerji kaynaklarına da yatırım yaparak, enerji bağımsızlığı ve çevresel sürdürülebilirlik hedeflerimize ulaşabiliriz. Kararlılık ve yatırımlarımızla Türkiye, enerji dönüşümünde öncü bir ülke haline gelerek, gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakma fırsatını yakalayacaktır.
Sevgiyle ve sonsuz inançla,
Dr. Bahar Zeynep Barut.
Beyond to Human R.M.C