Birkaç gün önce beni Trabzon’dan bir gayrimenkul uzmanı aradı ve yabancı müşterisi için lüks bir villa aradığını söyledi. Portföyümüzde olan villaları iletirken yabancı satışta Trabzon’da son durum nedir diye sorma gafletinde bulundum ve hemen ardından aramızda tartışma başladı zaten.
Ben de mi yabancılara konut satışına karşı çıkıyormuşum, onlar sayesinde para kazanıyormuş, ülkemize yatırım yapıyorlarmış, benim gibi düşünenler nankörmüş…
Senin insan sıfatına tüküreyim dedim, iki kuruş para için oturduğu evi dahi satacak kadar onurunu kaybetmiş birde bana ahkâm kesiyor.
M.Ö.400’lü yıllarda Sinop’ta yaşayan Diyojen, elinde fenerle dolaşıp “İNSAN ARIYORUM İNSAN” diye bağırırmış. Tam Diyojen durumundayım, sokaklara çıkıp haykırmak istiyorum, vatanını seven arıyorum diye.
Bu para sevdası COVİT virüsünden bile tehlikeli ancak gören anlayan yok!
Yabancıya konut satışının şöyle olmasını öneriyorum daima; süreli olmalı, 80 yıllık gibi. Dubai böyle yapıyorken biz neden ömür boyu ve sülale boyu hem mülk hem de vatandaşlık satışı yapıyoruz.
Bu akıl tutulmasını bana mantıkla açıklayacak bir Allah’ın kulu yok mu?
Yabancıya satış nedeniyle kiralık ev bulunamıyor, zaten maliyetlerin yükselmesi nedeniyle şişen konut fiyatlarını bir de yabancı satışları daha da yükseltiyor.
Bunların kontrollü yapılması gerekmiyor mu?
Öncelik vatandaşını korumak olmalıyken, gerçek vatandaşlar kendi özyurtlarında ikinci sınıf insan muamelesi görüyor.
Bu durumun ileriki yıllarda yaratacağı tehlikeyi ve sorunları gören yalnızca bir avuç insan mıyız?
Gerisi paraları sayarken bana ne deyip omuz silkiyor hayasızca.
Sadece fuhuşla eşleştirilen Ukrayna’nın kadınları ülkelerini savunmak için silahlanırken, bizim kucak açtığımız, kadınlarımıza kızlarımıza sarkan Ortadoğulu erkekler, ülkelerindeki savaştan kaçıp sahillerimizde nargile içiyor. Bu canım güzelim ülkeme ne katkıları olacak bu nargilecilerin, soran yok.
Mustafa Kemal, 100 yıl sonrasını dahi düşünerek Montrö anlaşmasını hazırlatırken, yarınını hesaplayamayanlar vatandaşlık ve gayrimenkulleri satıyor.
Her şey sadece para mı?
Para gelsin de nasıl gelirse gelsin diyen ülkeler yok olmaya mahkûmdur. Önce ahlak yok olur, sonra hayatlar ve sonunda ülke gider.
Ha bu arada Merkez Bankamız da Ankara’dan İstanbul’a taşınıyormuş. Gün gelir İstanbul semalarında düşman uçakları uçtuğunda, ilk Merkez Bankana el konulduğunda bu vatan nasıl savunulur düşünen yok. Ülkenin Merkez Bankası en güvenli yerde kalması gerekirken, hangi sebeple herkesin bir gün ele geçirme hayali olduğu ve büyük depremin beklendiği İstanbul’a taşınır?
Gerçekten şu ülkede yarını planlayacak aklıselim insanlar kalmadı mı?
Hiç mi çocuklarımızın geleceği düşünülmüyor?
Ben yolun sonunu görüyorken, bu para için fırıldaklaşanlar nereye bakıyor ne görüyor?
ÖNCE VATAN diyerek konut ve vatandaşlık satışlarını tez vakitte düzenlemeliyiz.
ÖNCE VATAN diyerek Merkez Bankamızı, çiftçimizi, halkımızı korumalıyız.
ÖNCE VATAN diyerek geleceği planlamalıyız.