Bu haritadaki koyu renkler, Türkiye’de gittiğim şehirleri gösteriyor!
İnternette bir uygulama var, harita üzerinde gezdiğin şehirleri işaretleyerek nerelere gidip gitmediğini görebiliyorsun. İşaretlediğimde nerelere gittiğimi görmüş oldum. Gitmediğim az sayıdaki şehre de en kısa zamanda gitmeyi planlıyorum.
Çok gezen mi bilir, çok okuyan mı?
Hala cevabı bulunamamış bu teoriye göre hem gezdiğim hem fazlasıyla kitap okuduğum için C şıkkı hepsi diye cevap verebiliyorum.
Yurt dışında da birçok ülke gezme fırsatım oldu.
Tüm bunları ego yapmak için anlatmadım, kibir işimiz değil, sağlam zemine dayanan bilgi paylaşmak istediğim için anlatıyorum.
Gittiğimi gezdiğimi bilin ki şimdi yazacaklarımı yerinde görerek yazdığımı anlayın diye haritalı girişle başladım.
Canım vatanımda gezdiğim onlarca şehirde ilk gözüme çarpan plansız, ruhsuz, anlamsız şehirleşmeler oldu daima. Herkes kafasına göre bina koymuş gönlünün istediği yere, Ne yönü ne mimarisi ne dış sıva rengi hiç biri birbirini tamamlamayan binlerce binanın yan yana duruşu öyle çirkin görüntülere sebep oluyor ki, bunu bir ben mi görüyorum bir ben mi rahatsız oluyorum anlamış değilim.
Avrupa ve Amerika’da şehirler inanılmaz düzenli, yollar binaların yönleri ve mimarileri hepsi birbirini tamamlıyor ve uyum içindeler.
Türkiye’de yerel yönetimlerde bu şehir planlamalarını yapan kişiler büyük vebal altındalar.
Vatana bu kadar mı ihanet edilir ya!
Şehrin dokusuna uygun alternatif seçenekli mimariler oluşturmak ve her bina yapanın buna uyma şartının getirilmesi bu kadar mı zordu?
Hadi bunu yapamadınız, şehirlerarası yollarda ana yola cephe olan binalara boyama zorunluluğu getirin bari!
Binasını boyamayanlara da ceza yazarsınız hem belediye de para kazanmış olur.
Binalar boyanarak da şehirde bir bütünlük ve hoş görüntü sağlanır.
Buna en iyi örnek Samsun Çiftlikte bulunan İstiklal caddesidir. Cadde üzerindeki tüm binaların cepheleri aynı boyanmış ve çok hoş bir bütünlük sağlanmıştır. Bunu yapmak bir vizyon değil zorunluluk olması gerekir.
Bomboş tarlalarda dahi çok çirkin, barakalara benzeyen tek katlı köy evlerinin, güzelim tarlaların ortasında ucube gibi durduğunu ne zaman fark edeceğiz acaba?
Evlerimizin içini nasıl güzelleştiriyorsak, mahallelerimizi şehirlerimizi de güzelleştirmemiz gerektiğini yerel yöneticilerimiz ne zaman idrak edecekler?
Kendimizi güzel ortamlarda yaşamaya layık görmeliyiz ve kentlerimizi güzelleştirmeliyiz. Bu kadar çirkinlik hayata dair umutlarımızı da karartıyor ve mutsuz insanlarla doluyor her taraf.
Bir an önce bina adını verdiğimiz ucube görüntülere dur demeliyiz.
YETER artık, birilerinin yarattığı çirkinliği seyretmek zorunda mıyız?!!
👏👏