20 Aralık 2025, Cumartesi akşamı “Nazım’ın Kedisi” oyunu, BMKM – Barış Manço Kültür Merkezi – Kadıköy’de, saat 20.30’da başladı.
Okday Korunan Bey’i izlerken Shakespeare Globe’da hissettim kendimi. Bir an İngilizce olarak hayal ettim, “Şiirleri, hümanist düşünceleri birçok dile çevrilmiş, hayatının çoğu cezaevinde geçmiş, inişli çıkışlı çoşkulu aşklarını dizelere aktarmış Nazım’ı dünyanın dört bir yanından gelen izleyiciler anlarlar mıydı?” diye düşündüm.
Nazım külliyatını çok iyi analiz etmiş Okday Korunan. Kültür ve bilgisini yansıttı.
Sahne bir çuvaldan kedi Mestan’ın çıkışı ile başlıyor. Dünyaca ünlü fabl yazarı La Fontain’den masalların içinden çıkmış gibi haz verdi.
Tekir kedi Mestan’ın gözünden; Nazım Hikmet, içinde bulunduğu ruh hali, Bursa cezaevi, ülke ve dünyanın sosyo ekonomik ve politik durumunun analizi, “II. Dünya Savaşı’na katılırsak ne zorluklar çekeriz, zaten yoklukla mücadele ediliyor” temasını tiyatro seyircisine yansıttı.

Mestan zaman zaman yerini Nazım’a bıraktı. Kucağına çıktı. Nazım, Mestan’ı severken duygularını anlattı.
Nazım, Kuvâyi Milliye’de “Afyon üzerinden…” diye öyle bir haykırdı ki göz yaşlarım kendiliğinden süzüldü.
“Sarışın bir kurda benziyordu.
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun başına kadar,
eğildi, durdu.
Bıraksalar
ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak
ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak
Kocatepe’den Afyon ovasına atlayacaktı”, Kuvâyi Milliye, 8. Bap
Nazım’ın kedisi Mestan söz aldı.
Kadınlarını saydı. Piraye, Münevver, Vera…
Nazım’ın Bursa cezaevinde eğitim verdiği Balaban’dan bahsetti. Balaban’ın “Şair Babası” Nazım. Ustasıdır Balaban’ın.
Raşit’in yani Orhan Kemal’in de ustası tabii.
Kemal Tahir ile dostlukları, mektuplaşmaları.
Bahriye Mektebinden hocası Yahya Kemal’in validesi Celile Hanım’a olan ilgisi…
Nazım’ın açlık grevindeyken Mestan’ın üzülmesi…
Bir saat süren tek kişilik tiyatro oyunu; ışık, musiki, bir tabure, yelek, kalın zincir, Mestan maskesi ile “Nazım’ın Kedisi” çok başarılı idi.
Tebrik ediyorum. Özellikle edebiyat ve tiyatro eğitimi alan, ilgi duyan öğrencilerin izlemesini tavsiye ediyorum.
İzleyici kitlesi kültürlü, zarifti. Beğenerek izlediler. Çokça alkış aldı.

Barış Manço Kültür Merkezi yetkilileri gayet içten yardımcı, kibardılar. Fuaye, tuvaletler tertemizdi. Sergi alanında bir açılış vardı. Küçük bir çocuk resim yapıyordu. Pek hoşumuza gitti. Bina içi duvarlarındaki tablolar da hoştu.
Emeği geçenleri kutluyoruz.
Bahariye’den Suadiye’deki evimize gece dönerken bizim çocukluk ve gençlik yıllarımızdaki Bahariye’yi konuştuk eşim Ersin ile. Ne kadar sakindi Moda, Bahariye. Büyük halamız zarif Cemile Hanım’ın evi vardı.
21 Aralık’ta Levent’e geçtik. Boğaziçi Üniversitesi’nde Fransızca hocası olan Dragos komşumuz Erhan Kayaalp’i ağırladık. Kendisi ev sineması uzmanıdır, Nişantaşı’nda film müzesi olabilecek teçhizata sahiptir. Sinema ve tiyatro ağırlıklı sohbet ettik akşam yemeğinde. İlk sinema işletmecilerinden Haydar Sarıali dedemizi andık. Bize tiyatro ve sinema sevgisini aşılayan, kitaplığını da koruma altına aldığım anne ve babam Prof. Dr. Faik – Güler Yaltırık’ın evlilik yıldönümü idi. Erhan Hoca’nın annesi Mualla Hanım teyzenin de bir gün sonra doğum günüydü ve yaşarlarken bir gün hep birlikte kutlamıştık Şişli’deki evinde. Ruhlarını şad ettik. En büyük zenginlik kültür bence, sağlıkla tabii.
Ertesi gün, çalışma odamda Nazım külliyatımı çıkarttım. Bursa cezaevi odaklı taramaya başladım. “Nazım’ın Kedisi” ilhamı ile hoş bir araştırma yazısı hazırlamanın faydalı olacağını düşünüyorum.
Hümanist Nazım’ın uzun bir dönem yasaklı olması, şiirlerinin okunamaması üzücü.
Oysa öyle güzel de botanik betimlemeleri var ki!
Sanat hep var olsun.













