“Dün yaşadığınız her şeyin,
Bugün anılarda kalması…”
Ben yazın geldiğini dayılarımın İstanbul’a gelmesi ile anlardım…
Almanya’ya çalışmak için giden iki dayım, her yaz İstanbul’a yanımıza gelirlerdi elleri kolları hediyelerle dolu, nasıl heyecanla beklerdim gelişlerini…
Türkiye’de o zamanlar olmayan, yürüyen konuşan, ağlayan, gülen, işeyen her bebeğimi dayılarım getirdi bana, kalem kutular, rengarenk boyalar, ilk Barbie bebeğim, şekerlemenin en güzeli, çikolatanın en fındıklısı, ben yazın geldiğini onların gelişiyle anlardım hep küçükken…
Çocukluğumun, çocuk kalabilmesini onlarında sayesinde yaşadım ben, hep şefkatle ve sevgiyle ışıl ışıl gözlerle bakan
iki koca yürekli adam…
Aile bağının hayattaki en önemli duygu olduğunu, evlat için her türlü fedakarlığın yapılması gerektiğini, aileye, anne ve babaya asla küsülmeyeceğini, koşulsuz ve şartsız seven ailemde öğrendim ben…
Bir gün gelip köklerinden birinin gideceğini, onu bir daha hiç göremeyeceğini düşünmek istemiyor insan, sevdiklerimiz ölümsüzlük iksirini bulmuş gibi yaşıyoruz hep hayatımızı…
Ve gün geliyor en acı sınavdan geçiyorsunuz…
Haklarınızı helal ediyor musunuz?…
diyen bir sesle irkiliyorsunuz…
Helal olsun…
diye hep bir ağızdan bağıran insanlar…
Canınız, kanınız karşınızda bir tabutta…
Kalanlara mı sarılacaksın, gidene mi ağlayacaksın, koskocaman bir boşluk ve tarifi olmayan bir kalp acısı…
Anlatması zor… Çok zor…
Dayım aramızdan göçüp gideli bir hafta oldu…
Bir saniyenizi ertelemeyin söz konusu aileniz ve sevdiklerinizse…
Sevdiğinizi söyleyin, gösterin, arayın, sorun, ihmal etmeyin…
Ölüm var ölüm sakın unutmayın!
Işıklarda uyu benim aslan dayım…