“Bu kitap bir elmadır.”
Gözünüzle takip ettiğiniz cümleler retinanızdan yola çıkıp zihninize yol alırken, kitabın ilk cümlesiyle kafanızı nostaljik bir otobüste cama yaslayıp Galata manzarasının gölgesinde Arnavut kaldırımları arasında sızan yağmur suları gibi tarihi dokuların üstünden, zamanın bir parçasında yaşanan, yaşanmış olan ve belkililiğinde yaşanacak olan suretler mezarlığında bazen akıp bazen de bir anının gölgesinde birikip çoğalıp yol alıyorsunuz.
“Bu kitap bir elmadır ” dedim. Sanırım içinde barındırdığı sembolize yaşam değerine en yakın somut nesne budur.
Kitabı okurken farkında olmadan zihniniz yatay bir şekilde kesip özünde minimal bir forma ulaşıyor.
20+1 dairelik bir apartman karakterlerine hasr edilmiş küçük yaşam formları ile kendi ekosistemleri modern Türkiye’nin minik bir hali gibi. Düşünüyorsunuz ki tüm ülke bir apartmanda! Hemen hemen tüm sosyal çevrenin apartmanın katlarına, dairelerine kapısından çıkınca da sokağına semtine belli bir matematiksel düzende ya da ince örülmüş bir dantela gibi bir sistem ve ritimde sıralandığını görüyoruz. Bu sıralama birden fazla derinlik elde etmesini, kurgunun tarihten, kültüre, öz eleştiriden, toplumun hafızasında infial yaratan travmatik vakalara, anılardan, objelere kadar birçok alana dayanması ve bunda da başarılı olması gerçekten inanılmaz. Özenle kurgulanmış. Apartman karar defteri Hititler’in Yıllıklarını aratmayacak bir şekilde oluşturulmuş. Daire daire yazarın moderatörlüğünde konuk olurken, apartman sakinlerinin hayatlarına kulak misafiri olarak iştirak ederken arada Karar Defterleri’nden kesitler birer gazete güpürü gibi gözünüzün önünde dönemin olaylarıyla sizde bir hologram etkisi yaratıp direk o döneme ışınlıyor. Bir binanın vücuduna iskele edilmiş bir zaman makinesi gibi sizi insanların, sokakların arasında var edebiliyor. Bir kitabın ilk defa güçlü bir simülasyon etkisine şahit oldum. Eş zamanlı, yarı zamanlı ya da tam zamanlı olarak Papadopulos Apartmanı’nın sakinlerine komşu olma, kültürel mirasından faydalanma fırsatı vermesi yazarın okuyucuya sunduğu ilginç bir deneyim.
Güçlü bir kalemine şahit olduğum yazarın ileride Türkiye’den Nobel Edebiyat Ödülü’ne aday olacak güçlü bir isim olarak anılmaya başlayacağını düşünüyorum.