Konservatuarın olmadığı dönemde gençler sorumluluk üstlenerek “Eğitim tiyatrodan yükselir” düşüncesiyle ‘Gençlik Tiyatrosu’nu kurarlar. Kolay mı, o günün şartlarında tiyatro kurmak! Kendilerini değil ülkelerini düşünerek insanlara bir şeyler öğretmek, öğretmek içinde sürekli üretmek! O günün gençleri bugünün usta oyunculara dönüşür. 71 yıl önce kurulan ‘Gençlik Tiyatrosu’nu yönetmen Nurgül Bayram, hazırlamış olduğu belgeselle unutulmaya yüz tutmuş ‘Gençlik Tiyatrosu’nu hatırlatarak güzel bir projeye imza attı.
Nurgül Bayram ile gerçekleştirmiş olduğumuz röportajı beğenerek okuyacağınızı umuyoruz.
İyi okumalar.
Nurgül Bayram
Yönetmen- Senarist
1979 yılında Adana’da doğdu. Mustafa Kemal Üniversitesi Haberleşme bölümünden 2000 yılında mezun oldu.
Senaryo Yazarları Derneği’nden; Safa Önal, Ümit Ünal, Birol Güven, Atay Sözer’den senaryo yazarlığı eğitimi ve sertifikası aldı. (2006)
Sabah Çocuk Gazetesi Yazı İşleri Müdürlüğü ve birçok dergide editörlük yaptı.
Usta Senarist ve Yönetmen Safa Önal’ın senaryo asistanı ve yardımcı yönetmeni olarak birçok dizi ve sinema filminde görev aldı.
Görev aldığı sinema filmleri:
7 Melek (2022), Şipşak Anadolu (2016), Tarihe Adını Yazdıran Kadınlar (2006), Hicran Sokağı, Kirpi, Muhalif Başkan, İkimize Bir Dünya, Kuyu, Yolun Sonu, Hadi Hayırlısı
Belgesel filmleri:
Gençlik Tiyatrosu, Üsküdar Faciası, Kalbe Dokunan Kadın Prof. Dr. Sabahat Kaymakçalan, Kokunun Serüveni, Bahur, Biruni, Side’ye Hayat Verenler, Tarihe Adını Yazdıran Kadınlar (17 Bölüm)
Diziler:
Bez Bebek, Yemin, Yeniden Çalıkuşu, Hanımın Çiftliği, Yıllar Sonra, Yamak Ahmet, Araf Zamanı, İki Dünya Arasında, Kahireli Palas
Kitap:
* “Çıktık Açık Alınla: Gençlik Tiyatrosu” – Henüz yayınlanmadı.
* Nehir Söyleşileri – “Ne Kadar Gamlı Bu Akşam Vakti” – Safa ÖNAL – Türkiye İş Bankası Yayınları (2007)
Ödül:
“1. Tepebaşı Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali”
“T.C. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Ödülü”
Birleşmiş Milletler sponsorluğunda iklim değişikliğine farkındalık yaratma amaçlı hazırladığı “İklim İzcileri” adlı çizgi filmi Türkiye’de birçok ilköğretim okulunda gösterildi. (2008)
Özlem Güveli – 30 Ocak Salı akşamı Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda, Türk Tiyatro tarihine imza attı Nurgül Bayram. Gençliğimizden bugüne ayna tutarak “1953’te gençler bunları yaptı, tarihinize bakın, hatırlayın ve kıymetini bilin” diyerek, muhteşem bir kurguyla özlemini duyduğumuz günlere götürdün herkesi. O gece eminim hepimizin bir yanı iyileşti. Şikâyet ettiğimiz dünya sanki bi’ umut vadetti. Bir Devlet Tiyatrosu sanatçısı olarak çok teşekkür ediyorum sana… Sevgili Nurgül, Gençlik Tiyatrosu’nu ve belgesel yolculuğun anlatır mısın?
Nurgül Bayram – Farkındalık yaratmak istediğim noktayı güzel özetlediğin için ben teşekkür ederim. Cumhuriyetimizin gençlerinin 1953’te kurmuş olduğu bu amatör topluluk, ülkemizin gelişmiş ülkeler düzeyinde ve hep daha ileri gitmesini istiyor ve bunun için çalışıyorlar. Tiyatroyu bir araç olarak görüp “Eğitim tiyatrodan yükselir” sloganıyla yola çıkıyorlar, yurt içinde ve dışında ülkemizi, sanatını tanıtıyorlar. 1956’da Türkiye’nin ilk kültür festivalini başlattıklarındaysa Oktay Arayıcı ve arkadaşları: “Çıktık Açık Alınla” diyorlar. Konservatuarların olmadığı, TRT’nin bile olmadığı bir dönemde Gençlik Tiyatrosu adeta bir konservatuar görevi üstlenerek Türkiye’nin birçok usta tiyatrocusunun yetişmesine olanak sağlıyor.
Böyle bir topluluğun ülkemiz tarihinde var olduğunu, bir Gençlik Tiyatrosu emektarı, sinema ve tiyatro ustası Can Kolukısa’dan öğrendiğimde hemen yola çıktım. Cumhuriyetin aydınlanma yolcuğunda sanatın ne denli önemli olduğunun farkında olan o gençlerin ortaya koyduğu bu örnek atılımları bir belgeselle taçlandırarak, bugüne ve gelecek kuşaklara aktarmak istedim.
Özlem Güveli – Çok iyi yaptın. Ben çocukluğumdan beri tiyatronun içinde olduğumdan biliyorum, 68 kuşağındaki o abilerden, ablalardan ben bunları masal gibi dinledim. Sen belgesi olmayan o masalı gerçek tarih haline çevirmişsin… Umarım bu çabanla bir akım başlar ve ülkemizde değerli miraslar gündeme gelir… Konuşmanda da “gençlere armağan” ettin belgeselini, neden?
Nurgül Bayram – Dönemi ve koşulları içerisinde başardıklarının, dayanışmanın, enerjilerinin etkisinde kaldım ve bugünkü gençliğin o dönemin gençliğinin azmine, enerjisine ne kadar da ihtiyaç duyduğunu gördüm. Bu belgesel etrafında yine üniversitelerde çeşitli konferansların yapılması, günümüz Türkiye’sinde gençleri; yaratıcı güçlerini kullanabileceklerine, üretebileceklerine, bağımsız sanat yapabileceklerine inandırmak ve şevklendirmek istediğim için gençlere armağan ediyorum. Galadan çıkışta yanıma gelen birkaç tiyatrocu genç gözyaşları içerisinde ne kadar etkilendiklerini, detaylı bilmedikleri bir dönemi belgelediğim için teşekkür ettiler. Bu beni çok mutlu etti.
Hakkını vermek lazım bugün bazı üniversitelerde böyle topluluklar var; ODTÜ Tiyatro Topluluğu gibi. Eminim başka üniversitelerde de vardır. 70 yıl öncesinde böyle topluluklar daha yaygın ve üretkenmiş. 1950’lerde Türkiye Milli Talebe Federasyonu’na bağlı talebe birliklerine üye o gençler inanılmaz şeyler başarmışlar. Bugün o çağdaş gençlik ruhunu yeniden canlandırmak Türkiye’ye önemli bir açılım sağlayacaktır.
Özlem Güveli – Metin Serezli, Nisa Serezli, Cüneyt Türel, Tuncel Kurtiz gibi isimleri biliyordum ama meğerse daha ne çok isim varmış oradan yolu geçen o gece öğrendik hepsini.
Nurgül Bayram- Evet çok fazla hem de… Yapım sürecinde karşıma çıkan isimleri gördükçe “Onlar da mı oradan çıkmışlar? Diye hayretler içerisinde kaldım. Genco Erkal konuşmasında “Akan, çağlayan bir nehir vardı orada…” demişti, ben bu nehirin suyunu takip ettim, hayatta olan herkesi bulmaya çalıştım. Bu konu üzerine yapılmış neredeyse hiç çalışma yoktu. Onca değerli insanın yetiştiği, ülkenin sanatına bunca katkısı olmuş bir olaya bu ilgisizlik beni şaşırtmıştı doğrusu… Görüntü, arşiv bulmak da bir hayli zordu. Ancak okudukça, araştırdıkça, söyleştikçe, tozlu albümler açıldıkça birçok belge, fotoğraf ortaya çıktı…
Bu belgesel ile Gençlik Tiyatrosu unutuluş kuyusundan çıktı
Özlem Güveli – 70 yıl sonrası çok uzun bir zaman… Ve belgeselde konuşup aramızdan ayrılanlar da çoktu… Galada onlar için hazırladığın video klip hepimizi çok duygulandırdı. Onların aileleri de galadaydı, gözyaşları içinde izlediler.
Nurgül Bayram – İlk döneminden çok az kişi hayattaydı zaten ve 90 yaşlarında idiler. İlk işim, Gençlik Tiyatrosu’nun kurucularından, yıllarca İstanbul Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanlığı yapmış Hüsnü Çınar’a ulaşmak oldu. Hüsnü Bey elime bir yol haritası tutuşturarak röportajımızdan hemen sonra aynı yıl içinde sonsuzluğa gitti. Ardından Erol Keskin, Yılmaz Gruda, Okay Sağtürk, Tunca Yönder, Aydın Engin, Rana Cabbar, Osman Arolat…
Kiminle konuştuysam ilk söylediği şey şuydu: “Yahu bunca sene sonra nereden aklına geldi bunu yapmak? Gençlik Tiyatrosu, bizim gençliğimiz.”
En son yakın zamanda kaybettiğimiz Osman Arolat’ı evinde ziyaret ettim, belgeseli birlikte izledik. Çok duygulandı, telefonu aldı eline Tan Oral’dan başlayarak, tek tek aradı belgeselde gördüğü dostlarını ve ailelerini, uzun uzun eski günleri konuştular. Kendisinin de bilmediği fotoğraflarını kullanmıştım belgeselde, bir sonraki buluşmamızda o fotoğraflardan baskı alıp ziyaretine gitmek üzere sözleşmiştik, birkaç gün sonra onu kaybettik.
Çok özel insanlardı hepsi, onlarla tanıştığım, söyleşiler yaptığım için kendimi çok şanslı hissediyorum. Bu projeden sonra kocaman bir “Gençlik Tiyatrosu ailem” oldu.
Özlem Güveli – Onların birlikte sahneye çıktıkları an çok muhteşemdi galada. Hepimiz çok etkilendik, duygulandık, ayakta alkışladık… Onları sahneye çıkarmayı düşünmen de ayrıca bir vefa göstergesiydi…
Nurgül Bayram – Evet sahneye çıktıkları o an çok heyecanlandım. Muhteşem bir enerji vardı sahnede… Daha sonradan hepsi beni arayarak teşekkür ettiler, çok mutlu olduklarını söylediler. Gençlik Tiyatrosunun afişlerini bazen festival gazetesine çizimler yapan Usta karikatürist Tan Oral telefon etti: “Ekranda kocaman Gençlik Tiyatrosu yazıyor. Altında sıralanmış bize baktım, güldüm, komiğime gitti.” dedi gülerek, o sırada bile mizah üretiyor düşünsenize bu insanların farklılığını. Bizim çok önemli değerlerimiz onlar, kıymetlerini hayattayken bilmek, hatırlamak, hep alkışlamak, haklarını teslim etmek lazım.
Özlem Güveli – Sadece tiyatrocu değil, birçok alanda önemli isimleri gördük belgeselde. TRT eski spikeri Güneş Uğurlu, dünya çapında ünlü seramikçi İlgi Adalan da vardı mesela sahnede…
Nurgül Bayram – Belgesel sadece tiyatroyu, tiyatrocuları anlatmıyor; bir dönemin Türkiye’nin kültür ve sanat tarihine kattıklarını anlatıyor. 1968’e kadar varlığını sürdürmüş olan Gençlik Tiyatrosu’ndan ayrıldıktan sonra bu gençlerin bazıları profesyonel tiyatroya devam ediyor, farklı mesleklerden de çok önemli isimler var. Yazarlar, edebiyatçılar, şairler, çizerler, doktor, devlet adamı yetişiyor oradan…
Özlem Güveli – Devlet adamı demişken, belgeselde Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’in hikâyesi de büyük alkış aldı. Hatta galaya katılacağını bekliyorduk. Çünkü bizim tiyatro camiasında Yılmaz Hoca çok sevilir, onun tiyatro geçmişini öğrenmek, hatta kan bağışlayarak tiyatro kurmalarını izlemek çok etkileyiciydi.
Nurgül Bayram – Evet, Yılmaz Hoca’nın galaya gelmesini çok istemiştim, sahneye çıkan isimlerin arasında onun da bir tiyatrocu olarak bulunmasını, alkışlanmasını, olamadı rahatsızlığı nedeniyle katılamadı ama mesajıyla, gönlüyle aramızdaydı. Can Kolukısa’dan Yılmaz Büyükerşen’in de Gençlik Tiyatrosu’ndan etkilenip Eskişehir’de kanlarını bağışlayarak sermaye oluşturup tiyatro kurduklarını öğrendiğimde ben de etkilendim ve konuşmak istedim. Telefonunu buldum ve direk aradım. Özel kaleminden randevu alayım falan düşünmedim çünkü o öyle muhteşem biri ki, her kesimden insanın kolayca ulaşabileceği bir başkandır. “Yılmaz Hocam, sizin neden Türkiye’nin en başarılı belediye başkanı olduğunuzu ben biliyorum” dedim. “Nedenmiş?” dedi. “Çünkü siz her şeyden önce tiyatrocusunuz hocam” dedim. Gülümsedi, davet etti Eskişehir’e, bana tam gününü ayırdı o yoğunluğunun arasında. Bu çok önemliydi. Belgeselde süre darlığından dolayı konuşmasından çok kısa kullanabildim ama şu an gazeteci-avukat arkadaşım Yasemin Arpa ile birlikte hazırladığımız “Çıktık Açık Alınla – Gençlik Tiyatrosu” adlı kitapta uzun uzun anlatıyorum Yılmaz hocanın tiyatroya ve tiyatroculara katkısını.
“Aşkla ve açlıkla tiyatro yapıyorduk”
Özlem Güveli – Ben son dönemde ilk defa bir belgeselin bu kadar alkış aldığına tanıklık ettim, hele ki tiyatro alanında. Belgesel aralarında da kesilerek alkış aldı. Gözlem yaptım biraz, tiyatronun gülen ve ağlayan maskı gibiydi salon… Amatör ruhla yapılanlar nasıl da etkiliyor insanları değil mi?
Nurgül Bayram – Kesinlikle, yaptığınız eserinize ruhunuzu, duygunuzu katıyorsanız, etkisi de farklı oluyor! Bunun hissedilmesine mutlu oldum. O takım, gönüllü çalışmaktan haz alıyor. Birlik, beraberlik ve sanat üretme heyecanları çok yüksek, uzun süren provalar esnasında kumanyaları bir çuval sarı leblebi sadece… “Aşkla ve açlıkla tiyatro yapıyorduk” dediler. O kuşak bambaşkaymış. Amatör heyecanlarını hiç kaybetmemiş, her koşulda üretmiş ve bir sonraki kuşağı beslemişler. İşte 68 kuşağı da bu sayede ortaya çıkmış.
Özlem Güveli – Sahnede Can Kolukısa geçmişte kendilerini destekleyen bir bankanın böylesi değerli bir belgesel filme sponsor olmadığından bahsetti, biraz açabilir misin konuyu? Beş yıl gibi uzun süren bir yapım için bir kaynağın var mıydı?
Nurgül Bayram – Can abi bana bu belgeli yapmam gerektiğini söylediğinde hemen atladım, geçmiş güzel günlerin peşine takılmak hoş güzeldi ama bir de; nasıl geçineceğim, kiramı nasıl ödeyeceğim, ekip ve ekipmanın parasını nasıl karşılayacağım gibi dertlerim vardı. Bütün bu kaygılarla bir belgesel yapmak elbette zor bir süreçti. Beş farklı şehirde 42 röportaj yaptım. Kurgusu bir yılımı aldı. Arşivleri toplamak, bazılarına telif ücreti ödemek, deşifrelerini yaptırmak zaman aldı, üstüne bir de pandemi girdi. Can abinin sahnede söylediği gibi 1953’te Gençlik Tiyatrosu’nun perdesine adını yazdırarak Anadolu’yu dolaşan özel bir bankaya gittik, çok umutluyduk ama belgesele sponsor olmak istemediler. Belki ortaya böyle bir belgesel çıkacağını öngörmemiş olabilirler. Ben de kendi imkânlarımla başladım, yolun sonuna doğru Kültür Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü’nden bir destek alarak kurguyu tamamladım.
Özlem Güveli – Böyle projelerin kurumlar tarafından desteklenmesi çok önemli oysa…
Nurgül Bayram – İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Daire Başkanlığı’na minnet borçluyum, belgeselime kıymet verip, CRR gibi bir salonu tahsis ederek, ikram vererek muhteşem bir gala yaşanmasına olanak sağladılar. Yoksa kendi başıma bağımsız bir belgeselci olarak böyle bir organizasyonun altından kalkamazdım.
Özlem Güveli – Salon tam doluydu, herkes çok etkilendi, duygu yüklü bir geceydi. Üç buçuk saat süren etkinlikte hiç sıkılmadan kalındı. Senin belgeselinin de bu denli etkileyici olmasında belgeselin de aynı amatör ruhla yapılmış olması etkili oldu sanırım.
Nurgül Bayram – Bu dediğine kesinlikle katılıyorum. Gençlik Tiyatrosu’nun yetmiş yıl sonra belgeseli de aynı amatör heyecanla, kolektif bir emekle, sanatsever dostlarımın gönüllü destekleriyle yapıldı. İlk gösterimde belgeselimize gösterilen ilgi ekibimizi çok mutlu etti. Gözyaşlarımı tutamadım finalde, hayatımın en mutlu anlarından biriydi… Katkı veren herkese ömrüm boyunca minnettar kalacağım.
Özlem Güveli – Okuyucularımıza da bildirelim. Gençlik Tiyatrosu belgeseli şuan dijital bir platformdan Hoox Tv’den (https://hoox.tv/) yayında. Herkese bu belgeseli izlemesini tavsiye ediyorum.
Bu keyifli söyleşi için çok teşekkür ediyorum Nurgül Bayram. Seni ve ekip arkadaşlarını yürekten kutluyorum. Alkışınız hep sürsün.