İlişkilerde söylenenlerle gerçekler arasında çoğu zaman uçurumlar vardır. Sürekli meşguliyet gerekçeleriyle geçiştirilen açıklamalar, aslında başka gerçekliklerin gizlenmesine hizmet edebilir. Telefonlara ve mesajlara cevap vermemek çoğunlukla hesap vermekten kaçmak ya da karşı tarafı şaşırtmak anlamına gelir; bunlar güvenli bağlanmanın değil, güvenin sessiz sessiz zedelendiğinin işaretleridir. Bu tür davranışların altında, derin bir sorumsuzluk ve bencillik yatar. Ve ne yazık ki, bu durum sağlıklı ilişkilerin en temel yapıtaşı olan karşılıklı güveni yavaş yavaş kemirir. Adı konmasa da bu “duygusal tuzaklar” ilişkiyi zehirler.
İnsanın en temel psikolojik ihtiyaçlarından biri olan sevgi, kabul görme ve bağ kurma arzusu, John Bowlby’nin (1969) bağlanma kuramına göre, sağlıklı ve güvenli ilişkilerle tatmin edilir. Ancak günümüzde love bombing, gaslighting ve ghosting gibi manipülatif davranış kalıpları, bu temel ihtiyacı acımasızca sömürür, bireyin özgüvenini sistematik biçimde aşındırır.
Görünürde sevgi ve ilgi olarak sunulan bu davranışlar, kişinin psikolojik sınırlarını ihlal eder; kendilik algısını sarsar ve uzun vadede derin yaralar bırakır. Romantizmin perdesinin ardına saklanmış güç mücadeleleri ve kontrol arzuları, ilişkinin gerçek doğasını belirler.
Love Bombing: Sevgiyle Saldırmak
Love bombing terimi, psikolojik manipülasyon bağlamında Moon tarikatı gibi kült yapılanmalardan tanımlanmıştır (Singer, 2003). Bu davranış, karşı tarafı aşırı övgü, ilgi ve romantik jestlerle hızla kendine bağlamayı amaçlar. Klasik örüntü şöyledir: İlişkinin başında idealize edilen kişi, kısa sürede “hayalindeki insan” olduğuna inanır. Ancak bu dönem, bir “bağlılık tuzağı”na zemin hazırlar. Kısa süre sonra manipülatör kontrolcü davranışlarını artırır, eleştiriler başlar, ilgi azalır, ama mağdur hâlâ o ilk günlerdeki sıcaklığı aramaya devam eder.
Love bombing özellikle narsisistik kişilik yapısına sahip bireylerde görülür. Narsisistikler, “idealize-değersizleştir-terk et” döngüsünü uygular (Kernberg, 1975). Başta büyüleyici olan kişi, zamanla küçümseyici, eleştirel ve mesafeli hale gelir.
Gaslighting: Gerçekliğin Sistematik İnkarı
Gaslighting terimi, 1944 yapımı “Gaslight” filminden gelir. Bu manipülasyonda kişi, algılarını ve hafızasını sorgular hale getirilir. “Bunu hiç söylemedim”, “Sen çok abartıyorsun”, “Her şeyi yanlış anlıyorsun” gibi ifadelerle mağdurun gerçeklik algısı sistematik olarak sarsılır. Amerikan Psikoloji Derneği (APA), gaslighting’i psikolojik istismarın bir formu olarak tanımlar.
Gaslighting mağdurları sıklıkla:
- Kendilerini sürekli sorgular,
- Gerçekliği karıştırır ve emin olamaz,
- Karşısındaki kişinin ne zaman patlayacağını bilemez,
- Özsaygı ve özgüvenlerinde belirgin düşüş yaşar.
Bu manipülasyon sadece bireysel ilişkilerde değil, aile dinamiklerinde, iş yerlerinde hatta toplumsal yapılarda da görülür. Mağdur, “çok hassas” ya da “aşırı duygusal” olmakla suçlanır; bu da yalnızlaştırma sürecini derinleştirir.
Ghosting: Görünmez Yaraların Sessizliği
Ghosting, yani aniden ortadan kaybolma, dijital çağın hızla yayılan ve psikolojik olarak yıpratıcı ilişki sonlandırma biçimidir. Özellikle çevrim içi tanışmalarda, bağ kurma süreci tamamlanmadan veya ilişki derinleşirken aniden iletişimi kesmek şeklinde ortaya çıkar.
Ghosting’in psikolojik etkileri üzerine yapılan araştırmalar (Freedman ve ark., 2019) terk edilenlerde;
- Değersizlik hissi,
- Kapanmamış duygusal döngüler,
- Travmatik ayrılık sonrası depresyon belirtileri gözlemler.
Ghosting, sadece bir iletişim eksikliği değildir; karşı tarafın duygusal varlığını inkâr etmektir. Bu davranış, kişinin insan olarak tanınma ve veda edilme hakkını elinden alır. Yas süreci yarım kalır.
Bu üç davranış biçimi; bireylerin ruhsal bütünlüğünü hedef alan, görünmez ama derin yaralar bırakan şiddet türleridir. Ve ne yazık ki, bu şiddet çoğu zaman “romantizm”, “tutku” ya da “kadersel aşk” gibi kalıplarla masumlaştırılır.
Toplumun duygusal manipülasyonu tanıma becerisini artırması, bu yaraları önlemenin en güçlü yoludur. Duygusal şiddet fiziksel iz bırakmaz ama kişilik bütünlüğünü yok eder. Bu nedenle hem bireysel farkındalık hem de profesyonel psikolojik destek şarttır.
Sağlıklı ilişkiler korkuya değil, güvene; manipülasyona değil, karşılıklı saygıya dayanır. Eğer bir ilişkide sürekli değersizlik, kafa karışıklığı ve bastırılmışlık hissediyorsanız, o ilişki sorgulanmalıdır.
Ve unutmayın:
Sevgi adına yapılan her şey gerçekten sevgi midir, yoksa sadece korku ve kontrol arzusunun maskesi mi?
Dr. Bahar Zeynep Barut
Telif Hakkı Saklıdır.