Ben Türkçe, İngilizce ve Fransızca okuyup yazabiliyorum. Ama yine de okuryazar olarak kabul edilmiyorum. Size bu durum biraz tuhaf geldi, değil mi? Bazen öyle olaylarla karşılaşıyorum ki, “Bunu da gördüm ya, artık başka hiçbir şeye şaşırmam” desem de yurdum insanının keskin zekası beni her daim şaşırtmayı başarıyor.
Kredi almak için bankalardan birine başvurdum, kredim onaylandı. Gerekli evrakları imzalamak için bankaya gittim, bir ton evrak imzaladım. Tam sonlara doğru geliyordum ki veznedar ile aramızda şu konuşma geçti:
- Yukarıda yazanların aynısını aşağıya kendi el yazınızla yazmalısınız.
- Ama ben görme engelliyim. Bu yazıyı yazamam.
- Anlıyorum.
Size hizmet sunan birisi “Anlıyorum” deyip bir müddet susarsa eyvah! Ya sizi hiç anlamamıştır ya da gerçekten anlamıştır fakat elinden gelen hiçbir şey yoktur.
Peki, başka bir çözüm bulabilir miyiz?
- Aslında ben zaten size ne yazacağınızı okuyacağım. “İşbu sözleşmenin bir nüshası tarafımca teslim alınmıştır” yazacaksınız. Hepsi bu kadar.
- Ben Latin harfleri ile yazamıyorum. E-posta onayı, e-imza gibi seçenekleriniz olabilir mi?
- Hayır, maalesef el yazısı ile yazmalısınız.
- Peki eşim yazsa, ben imzalasam?
- Yok, üzgünüm. Mümkün değil. Siz yazmalısınız.
- Sizlerin yanında bir bilgisayarda durumu özetleyen bir dilekçe yazsam ve ıslak imza ile imzalasam?
- Böyle bir uygulamamız yok efendim.
Şimdi buraya özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum. İşte beni benden alan ve tüm hayatım boyunca harcadığım emekleri birkaç saniye içinde hiçe sayan o efsane sözler:
— Efendim, kredi çekmek için okuryazar olma şartını arıyoruz.
Bu cevaba güleyim mi, üzüleyim mi bilemedim. Sen 5 yıl ilkokul, 3 yıl ortaokul, 4 yıl lise ve 6 yıl üniversite oku; ama bu yazıyı yazamadığın için okuryazar sayılma… Üstelik sunduğun hiçbir öneri de kabul edilmesin… Bu arada merak edenler olursa diye yazayım; tabii ki krediyi alamadım.
Oysa görme engelliler de okuma yazma bilirler. Onlara ilkokulda altı noktanın farklı kombinasyonlarından oluşan harflerin bulunduğu bir alfabe ile okuma yazma öğretilir. Braille alfabesi dediğimiz bu alfabeyi sizler daha çok asansör düğmelerinden bilirsiniz. İşte asansör düğmelerinde gördüğünüz farklı dizilimlerle sıralanmış bu noktacıklar aslında görmeyenlerin okuryazar olduklarının kanıtıdır.
Yine aynı bankadayız. Toki’den aldığımız evin devir işlemlerini yaptıracağız. Gerekli evrakları verdik, bekliyoruz. Fakat bize sıra bir türlü gelmek bilmiyor. Görevliye yaklaşıp soruyoruz:
— Biz çoktandır bekliyoruz. Acaba bizi unutmuş olabilir misiniz?
— Yok. Siz görme engelli olduğunuz için imzanızın geçerliliği ile ilgili Hukuk birimimizden bilgi almamız gerekti. Evinizin devir işlemlerini yaptırabilmek için iki şahit huzurunda imza atmalısınız.
— Yalnız şahit uygulaması eğer ben böyle bir talepte bulunursam, uygulamaya konuluyor. Ben bu şekilde bir uygulama istemiyorum.
— Efendim, siz bu imzalayacağınız kağıtlar üzerinde ne yazdığını okuyamadığınız için yani sizin güvenliğiniz için iki şahit bulundurulması gerekiyor. Başka türlü işlem yapmamız mümkün değil.
— Öyleyse eşim ve babamı şahit gösterelim.
— Birinci dereceden akrabaları kabul edemiyoruz efendim.
— Ama herkes işte şimdi. Bu saatte arkadaşlarımdan kimseyi bulamam. Bulsam dahi, onlardan böyle bir şeyi talep etmek istemiyorum. Bana çok saçma ve hukuksuz bir şey dayatıyorsunuz.
Eskisi kadar sakin değilim artık. Hafiften sinirleniyorum. Evi alırken, parasını öderken insan yerine konulan ben, söz konusu evimin devrini yaptırmak olunca şahit dayatması ile karşılaşıyorum. Benim yerimde siz olsaydınız ne hissederdiniz?
Evimiz bankaya yakın olduğu için bina görevlimizden ve yan bina görevlisinden gelip bana şahitlik yapmalarını istedim. Hâlbuki onlar neye şahit olduklarını bile anlayamadılar. Hele bir tanesi adını bile zor yazdı.
Başka bir gün maaş hesabımın bulunduğu bir bankanın şubesine giderek döviz hesabı açtırmak istediğimi söyledim. Sıkı durun, çalışmadığım yerden ters köşeye yatıran bir soru geliyor:
— Vekâletiniz var mı?
— Hayır yok. Neden olsun? 18 yaşını geçeli çok oldu ve akıl sağlığım da yerinde.
— O halde size hesap açmam mümkün değil.
— Ama benim maaş hesabım var bu bankada. O hesap açıldıysa bunun da açılması gerekir.
Sonrası zaten artık bildiğiniz şeyler… İşin özeti okuryazar değilim onların gözünde. Bankadan döviz hesabı açamadım. Mobil bankacılığı kullanarak kendi hesabımı kendim açtım.
Bankalarda, noterlerde bu sorunları yaşayan o kadar çok insan var ki… Bankaların bir an önce var olan yasal düzenlemeler hakkında bilgilenmesi ve personelini eğitmesi, sözleşmeler vb. dökümanları Braille veya dijital formatlarda sunabilmesi, müşterilerinin ihtiyaçları doğrultusunda düzenlemeler yapması, bilgisayar çağında “El yazısı da el yazısı” diye tutturmak yerine onay süreci için sms, e-posta veya mobil uygulamalar gibi diğer iletişim kanallarını kullanıma sunması gerekir. Aksi halde bunca diplomaya rağmen biz körcahil olmaya devam edeceğiz.