Ruh öyle yollanır uyanılmaz bir uykuya:
Duymaz bu anda taş gibi kalbinde bir sızı;
Fark etmez anne toprak ölüm maceramızı.
Yahya Kemal Beyatlı
Ölüm uykunun kardeşidir. Thanatos ve Hipnoz… Ama bu ölüm, ölümlerin en masum halidir. Geleneklere göre gömülmeyen ve acı çeken ruhların ellerinden tutar Thanatos. Gecenin tanrıçası Nyx ve karanlıkların tanrısı Erebus’un çocukları olan Thanatos (ölüm) ve Hipnoz(uyku) ikiz kardeştir. Sonsuz uykuya yatan ruhları önce kız kardeşleri olan Moiralar (Klotho, Lakhesis ve Atropos) değerlendirirlerdi. Ruhlara yaşam paylarını dağıtırlardı. Sonrasında ise ruhlar, Thanatos eşliğinde öbür dünyaya huzur içinde giderlerdi.
Yaşam ve ölüm arasında bağlantılar kuran mitler, insanın içine su serpiyor öyle değil mi? Her ne yaşanırsa yaşansın, öldükten sonra size sahip çıkan bir varlığın olmasının düşüncesi bile ölümü hafifletmeye yetiyor. Masum ruhlara sahip çıkılıyor, ruhlar arınıp huzura kavuşuyor.
Oysa depremin 6. ayındayız… Ve ben ölümü hafifletecek bir düşünceye sahip olamıyorum. Hipnoz onları derin uykuya yatırdı ve acı çekmeden öldüler diyemiyorum… Moiralar onlara yaşam paylarını verdiler, ölenlerin hepsine birden yetiştiler diyemiyorum… Doğru düzgün mezarları bile olmadı ama Thanatos masumların ellerinden tutup, onları huzura kavuşturdu diyemiyorum… Diyebildiğim tek şey, Thanatos olsa da olmasa da o depremde, ölümün en masum hallerinin, bin bir farklı şekilde yaşandığıdır.