Denizli’nin Buldan ilçesindeki Türlübey Mahallesi, tarihten bugüne her türlü cefaya seyirci olmuş bir yerleşim merkezimizdir.
Geçen yıl (2024), hayvanlarını otlatıldığı otlağın, içme suyu, sulama suyu kaynağının olduğu ve ekilen, dikilen arazilerinin bulunduğu tek yer olan Türlübey’de yapılan maden arama çalışmalarına köylüler büyük tepki göstererek adeta ölüm-kalım savaşı vermişti.
Daha önce de (2 Ağustos 2021) büyük bir orman yangını ile sarsılmıştı.
Kısacası, Türlübey, tarih boyunca yanmış ve “Türlübey Yanıyor Sağdıç” adlı kitap ise bizleri daha da geçmişe götürerek içimizi yakan bir gerçekler silsilesine tanık ediyor.
Kitabın yazarı Süleyman Duman, 1957 yılında Denizli-Buldan’ın ilçesi olan Türlübey’de dünyaya gelmiGazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nin Kamu Yönetimi bölümünden mezun olan Duman, Türkiye Ziraatçılar Derneği Yönetim kurulu üyeliği ve genel sekreterlik görevlerinde bulunduğu süre içerisinde Ziraat Dünyası Dergisi’ne mesleki yazılar yazmıştır.
Emekli olduktan sonra Çağ Ankara gazetesinde haber müdürlüğü ve Anayurt gazetesinde köşe yazarlığı yapmıştır.
Yazarın köşe yazılarından derlemiş olduğu Arcs Yayınları tarafından çıkarılan “Siyasetin Mart Kedileri” adlı bir kitabı da bulunmaktadır.
Evli, iki çocuk ve üç torunu olan Süleyman Duman’ın Karina Yayınevi tarafından çıkarılan “TÜRLÜBEY YANIYOR SAĞDIÇ” kitabı, içten ve sade bir dille kaleme alınmış.
“Baş Efe’nin konuşmasından sonrasını izleyen günlerde Sarı Efe ile Dilsiz Efe göze görünmez oldular epeyce bir süre. Gece ya da gündüz, beklenmedik zamanlarda Baş Efe, gözcülerin yerlerini dolaşıyordu, sık sık erzak ve diğer gereksinimleri hakkında sorular sorar olmuştu. Atların barındığı germelerin önleri, pıynar ve meşe dallarıyla kanyonun karşı yakasından görünmeyecek hâle getirildi. Türlübey’in göründüğü bir tepeye, sürekli bir gözcü konmuştu.
Yunan askerlerinin buralara kadar gelmesine seyirci kalınacakmış gibi konuşulsa da Baş Efe’nin davranışlarındaki değişiklik, Sarı Efe ile Dilsiz Efe’nin ortalarda gözükmemesi, pek de öyle olmayacağı kanısı uyandırmıştı Ali Çavuş Süleyman’da…”
(Tanıtım bülteninden alıntı)
Diyaloglarda kullanılan yöresel dil ve olayların geliştiği ortamlar, okura bütün doğallığı ile hissettiriliyor.
Topyekün bir ulusun dişiyle tırnağıyla yürüttüğü bir mücadele olan Kurtuluş Savaşı’nda Kuvvacılar olduğu kadar köylüsü, kentlisi, cephe gerisinde ve cephede olağanüstü kahramanlıklar gösterilmişti.
Ordunun gerisinde pek çok isimsiz kahramanlarımızın emeği geçmiştir.
Vatan savunmasında milli ordunun ihtiyacı olan cephane-mühimmatın taşınmasında; bozulan yolların askerlerin geçebilmeleri için tamir edilmesinde, tarlaların ekilip biçilip orduya tayın- erzak yollanmasında ve daha pek çok ihtiyacı karşılayan kahramanlarımızın çoğu bilinmeden hayatını kaybetmişti.
Gazi olanlarsa sessiz sedasız evlerine dönerlerken hiçbir karşılık beklemeden izlerini kaybettirmişlerdir
Tarihin bu döneminde Türlübey’de meydana gelen ve günlerce söndürülemeyen yangın günlerinde verilen büyük mücadele kitaplaştırılırken, yazarımız atalarına duyduğu ahdi-vefa duygusu ile ekonomik ve psikolojik sıkıntılar içinde hangi zorlu şartlarda zafer kazandığımıza tanık olmamızı amaçlıyor.
Süleyman Duman, “geçmişini iyi bilenin, geleceğini iyi tasarlayacağını” düşünüyor.
Bu düşüncesinden yola çıkarak geçmişimize sahip çıkarak, son dönemlerde yaşamakta olduğumuz büyük infiallerin son bulmasını ve kitabın okurunun bol olmasını diliyorum.