Ritmi kaçırsan bile yakaladığın yerden devam et!
Spor ve dans, görme yetersizliği olan kişilerin dengelerini güçlendirmesine ve fiziksel kabiliyetlerini yitirmemesine büyük katkı sağlar. Her ikisine de hayatımda her fırsatta yer açmaya çabalıyorum.
Son zamanlardaki yeni tutkum; Flamenko Dansı…
Sevgi, aşk, acı, mutsuzluk ve isyanın en yüksek seviyede hissedilerek yapıldığı, Unecso’nun kültürel mirası olarak tescillenen Flamenko Dansı, İspanya’nın kendi folklorik müziğinin çingenelerin yarattıkları özgün müzikle uyumunun bir yansıması… ve uzmanlarının eşliğinde yapmaktan büyük keyif alıyorum.
Dans derslerine başlamadan önce, bu dansa uyum sağlamakla, koreografiye ayak uydurabilmekle ilgili tereddütlerim vardı. Ancak eğitmen her şeyi o kadar güzel betimledi ki, bir kaç dakika sonra her şey yoluna girdi ve tutkuyla dansa başladım. Bir saat su gibi akıp gitti ve 1,5 ay sonunda koreografiyi oluşturmaya başladık bile.
Bu dansın kilit noktası ayaklar ve kollar ile ritme uyum sağlamak ve hareketleri matematiksel bir sisteme oturtmak. Durmak yok… Ritmi kaçırsan bile yakaladığın yerden devam etmelisin çünkü sahne durmayı kabul etmez. Hayat da bir sahne değil mi?
Dünya’da ve Türkiye’de engelli hakları üzerine pek çok çalışmalar yapılıyor ve geçmişe nazaran farkındalık çalışmaları etkisini gösteriyor. Fırsat eşitliği verildiğinde, imkân sağlandığında hayata katılım mümkün olacağını, bu konudaki görselliğin toplumla paylaşılmasının önemini her fırsatta vurgulamaya devam edelim.
Ünlü bir dünya yıldızın dediği gibi “Hiçbir Şey İmkânsız Değildir İmkânsızlığın İçinde Bile İmkân Vardır”