• İletişim: info@guncelkadin.com.tr
Güncel Kadın
  • Anasayfa
  • Güncel Haberler
  • İş Dünyası
  • Ekonomi
  • Moda
  • Güzellik
  • Sağlık
  • Yaşam
  • Sanat
  • Röportaj
No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • Güncel Haberler
  • İş Dünyası
  • Ekonomi
  • Moda
  • Güzellik
  • Sağlık
  • Yaşam
  • Sanat
  • Röportaj
No Result
View All Result
Güncel Kadın
No Result
View All Result

“Geleceğini Biliyorduk” gerçek bir başyapıt/ Aylin Saraçoğlu

Aylin Saraçoğlu by Aylin Saraçoğlu
6 Aralık 2025
in Genel
0
“Geleceğini Biliyorduk” gerçek bir başyapıt/ Aylin Saraçoğlu
0
SHARES
78
VIEWS
Facebook'ta PaylaşTwitter'da PaylaşWhatsapp PaylaşLinkedin'de PaylaşPaylaşPaylaş

Cinsiyetçiliğin eleştirisi

“Geleceğini Biliyorduk” son yılların en çok dikkat çeken oyunlarından biri olmaya aday. Okday Korunan’ın yazıp yönettiği, Özlem Güveli ile sahnede devleştikleri oyun, “İşte sanat ve sanatçılık bu” dedirtiyor.

Okday Korunan ile yaptığımız özel söyleşide “bizler ekip olarak bütün bir yaşam bu muhteşem anı bekledik. “Geleceğini Biliyorduk” oyunu için bir ömrü hazırlanarak geçirdik… “ diyor.

Gerçekten de tüm salonun ayakta alkışladığı tam bir sanat şaheserine ancak bir ömür hazırlanarak ulaşılır.

Sisteme karşı bir duruş sergileyen oyunda kadına ve toplumların kadınlara yaşattığı sorunlara da mercek tutuluyor.

Oyunda cinsiyetçiliğin eleştirisi ve hedonist yaklaşımın ucuzluğuna da sarkastik göndermeler yapılıyor.

Öncelikle son derece başarılı bir tiyatro oyununa imza attığınız için tebrik ediyorum. “Geleceğini Biliyorduk” oyununun sahnelenmesine kadar olan süreç nasıl gelişti? Oyun ne kadarlık bir sürede ortaya koyuldu? Nasıl?

– Aylin Hanım kıymetli sözcüklerle yaptığınız zarif giriş için şahsınıza ve Güncel Kadın’a teşekkür ederim. Okura saygılarımı sunarım. Tiyatronun bir iletişim dili olduğuna vurgu yaparak sorunuza yanıt vermeyi deneyeceğim. Bu dil çağın dili ile buluştuğunda ortaya bir tanık olma sorumluluğu çıkar. Yaşamla, yaşanmışlıkla, kurgu ile gelişen bir bağdan söz ediyorum. Yaşamı zihninizde kristalize ettiğiniz ve anlam yaratan tek bir cümleye dönüştürdüğünüzde bu cümle bakış noktanız olur. Çıkışınızı belirleyen teziniz haline gelir… Artık kuramsal alt yapınız hazırdır ama her oyun sözcüklerle yazılır. Sözcüklerin dansı, kurgusu, sanat felsefeniz, estetik bakışınız, tarihsellik bağınız, derinlikleriniz, uzay, anlam, zaman, mekân, insan çözümlemeleriniz klavyenizin tuşlarında yeni bir oyunun müjdecisi olur. Kurulu bir metin önünüzde şekillenir. Artık sahnelenmesi, izlenmesi gereken yepyeni bir somut heyecan elinizdedir. Soyuttan somuta geçilmiştir. Çamurun anlam kazanıp heykele, büste, sanatlı bir objeye dönüşmesi gibi deneysel bir süreçten söz ediyorum… Oyun işte temelde böyle bir süreçten geçerek gündeme gelir. Yaratıcı süreç ilk meyvesini satırlar üzerinden vermiştir. Sonrası rejisörün metni okuma, yorumlama aşaması ve elbette oyuncunun bu yoruma katkısı ile zenginleşerek gelişir. Artık sözcükler ete kemiğe bürünmüştür. Yeni basamaklara, yeni adımlara yelken açılır. İyi, güzel, yararlı gibi geçmiş dönemin üzerinde çok konuşularak aşılmış tartışmalarının ötesinde erdemli, estetik, felsefi, yaratıcı, anlatımcı, kültürel yaklaşımlar ve göstergelerle yaşantı, durum, eylem haline gelir.

Işıkla, mekânla, kostümle, müzik ve efektle yeniden beslenerek gelişimini sürdürür. Tiyatro tüm bu yaşananların, sürecin ve katkıların sonucunda heyecan yaratan bir eylem halidir. Haz ya da acının bile isteye ölçülü kimyasından, fiziksel eylemin matematik formülasyonundan başka bir şey değildir. Harfler melodik tartım ve tempo eşliğinde sayfaların arasından çıkıp sahnede can bulduğunda, ortak bir amaç için elele tutuşur cümlecikler, cümleler… İşte o an üçüncü zil salonda yankılanır. Artık oyun zamanıdır. Her deneyim öğretici, her tez yeniden çürütülmeyi bekleyen ve zaman ile sınanan bir sınav, hatta sınavınız olur… Sahne üzerinde bu pratiğe yaklaşık bir buçuk ayda gelindi. Bana gerçek düşüncemi soracak olursanız, bizler ekip olarak bütün bir yaşam bu muhteşem anı bekledik. “Geleceğini Biliyorduk” oyunu için bir ömrü hazırlanarak geçirdik…

Seyirci olarak, pek çok şey anlatan dopdolu bir metin ve bunun kusursuz anlatımını izledik. Bu kusursuzluk nasıl yakalanıldı? Nelere önem verildi?

– Sanat alanında çalışma sorumluluğu, profesyonel iş becerisi ve iş bitirme kabiliyetinin çok ötesindedir. Sanat alanı insanın kendini tanıma, kendini inşa etme atölyesidir. Bu alan bir iş değil yaşam alanıdır. Bu alanın temelinde sevgi, yaratıcılık vardır. Vasatın üstünde olma, ideale yaklaşma arayışı saklıdır. İnsan kendini hiçlik makamına taşımadan var olamaz… Biz ona sıfır noktası diyelim. Tiyatro sanatının mitolojik öyküsüne gönderme yaparsak Dionysos da küllerinden doğmamış mıydı? İnsan kendini tanımadan, varlığını anlamlandırmadan, kendini bulmadan yeni benini kurgulaması olanaksızdır. Akıllara şöyle bir soru da gelebilir. Benliği silmek, egoyu yenmek insan figürünün üzerini çizmek anlamına gelmez mi? Batı felsefesinin süper ego ile dengeleyici öğretisine kadar bir ölçüde evet ama kültür ve bakış noktanızdaki seçimleriniz, bilinç düzeyiniz, filtre kabiliyetiniz söz konusu endişeleri silmeye yetecektir. Yaşadığımız coğrafyada zahit (yok) olmak bir değer ve derinliktir. Kendinizi yeniden kurmanızda aklınıza karşı bir oyun yoksa ortada sorun da yok demektir. “Sanat yoktur. Sanatçı vardır.” Sözünden ben sanatlı adımı atan, insanlığa da kocaman bir adım attırır cümlesini okuyorum… Sözünü ettiğim adımların toplamı kültür, kültürünüz olur diyorum. Bu adım bizleri aydınlığa taşır diye de konuyu özetliyorum… Sözünü ettiğim bir yaratım, bir var oluş sürecidir.

Özü, öğreticisi de sanatın dilidir. Yöntem, yeni pratikleri yeniden sınamak ve sınanmak olmalıdır. Sanatı geleceğe taşıyanın kim olduğu, olacağı ile uğraşmaktan çok zamanımızı sanatın yanında olmaya ayırmalıyız… Sonuç olarak kusursuzu aramak iddiasını elbette her sanatçı gibi bizler de taşıdık. Eldeki sonuç kusurları da içinde barındıran bir süreçte mevcut sonucu ortaya çıkardı… Şimdi ders notlarımızı alıp daha iyisini başaramasak bile daha yenisini yapmak üzere daha fazla donanmış, öğrenmiş bir birikimle dağınık masamızın başına geçip, atölyemizde çalışmaya devam edeceğiz. Bir basamak daha üste çıkmayı hedefleyeceğiz. Bu cümleler isteklerimize, beklentilerimize ulaşamadığımız anlamı taşımıyor. Aksine daha iyilerini gerçekleştirme kararlılığımızı, ciddiyetimizi ortaya koyuyor. En azından düşüncemiz bu yönde olacak.

Sistem, toplum eleştirisi sergilerken çok ciddi mesajlar veren oyun; diğer taraftan da eğlenceli anlatımlar içeriyor, bir anda ise seyirciyi şok edebiliyordu. Bu geçişlerdeki bütünlük nasıl sağlandı? Oyuncular olarak geçişleri nasıl yönettiniz?

– Az önce de ifade etmeye çalıştığım gibi bu noktaya gelişimizde süreç ve geçilen basamaklar belirleyici oldu. Biz yaşamı modelledik. Haz ve acı üzerinden insanı nesnelleştirerek, fenomen olarak sahneye taşıdık. Bu biraz da yazardan, yazarın yaklaşımından kaynaklıydı. Yazarla iyi dosttuk ama rejisör olarak sürekli yazarı sorguluyorduk. Oyuncu olarak ise yazara ve rejisöre pratik birikimimizle katkı sağlarken her şeyi sürekli elekten geçiriyorduk. Yazar, yönetmen ve oyuncu olmak gerçekten zorlayıcı bir seçim. Tiyatronun bu üç farklı disiplinin ortak üretiminde daha önce de çalışmış olsam da, her seferinde bu yorucu süreci tam ve kusursuz geçemediğim anlar mutlaka oldu, oluyor. Bu gün sahnede bir eylem ve karşılığında bir alkış varsa, bu kollektif bilinçle aynı hayale inanmış bireylerin kümülatif katkılarıyla yüceltilmiş bir kıymettir. Zaten tiyatro da ancak böyle bir birliktelikle yapılabilir. Bunun dışındaki arayışlarda samimiyet, sevgi ve mesleğe saygının eksikliği, insana verilen kıymetin zayıflığı ortaya çıkar ki, sanattan söz etmek anlamsızlaşır. Korunan Sahne bu anlamda huzuru, keyifle buluşturarak sanat yapmanın derdinde bir adres olma iddiasını da taşımaktadır.

Cyrano de Bergerac’ın ünlü “İstemem! Eksik olsun!” tiradına gönderme de yer alıyor ve oyunla çok güzel gidiyordu. Bu bölüm oyuna nasıl katıldı?

– Yazar kimliğimle ustalara gönderme yapmak oyunlarımda karşılaşacağınız sevdiğim örtülü bir selamdır. Sonuçta hepimiz Gogol’ün paltosundan çıkmadık mı? Her yoğurdun mayasında o ilk bakterinin izi yok mu? Geleceğin dilini arayan bizler dünün taş tabletlerinden öğrendiklerimizle bu günlere kadar gelmedik mi? Analojiler yapmak, çağı anlamak için metodik bir yöntemdir. İnsan bilgi arayışını deneyimleri ile geliştirdiğinde bilgelik yoluna kapı aralar. Bu yol sonsuza açılır, zor ve zorlayıcıdır. Cesaret gerektirir. Kaybolmadan yol bulunmaz. Önemli olan yolda ve kaybolma cesaretine sahip olmakta saklı. Anlam aramak, var olmak. Yok olmayı göze alabilmek önemli basamaklar… İnsan olmak, insanı aramak sanatın zaten temel hedefi değil mi?

Tecavüzü bu defa kadına yaptıran sahnede tüm salon adeta nefesini tuttu. Bu sahne nasıl hazırlandı, nasıl teknikler kullanıldı?

– Oyun sürekli tersinlemelerle yolculuğunu sürdürüyor. Cinsiyet, cinsellik öne çıkarılması gereken odak değil. Ön yargı, töre, ezberlerimiz bu kavramı öne çıkarıyor. Oysa oyun olanla olması gereken arasındaki çelişkiye ışık tutmayı hedefliyor. Sorgucu, sorgulayıcı bir yolculuk içeriyor. Mitlere, mitolojiye göndermeler yapıyor. Bilinen ezberleri sarsıyor. Toplumsal fayı tetikliyor. Sahne plastiği metinden gelen bu özün vurgulu estetik eylemi olarak sahnede vücut buluyor. Başta da söylediğim gibi oyunda cinsellik hedeflenen bir şey değil. Cinsiyetçiliğin eleştirisi yapılıyor. Oyun hedonist yaklaşımın ucuzluğuna sarkastik göndermeler yapıyor.

Medya ve televizyon eleştirisi çok çarpıcıydı. Sizin günümüz medyası üzerine yorumunuzu alabilir miyim?

– Medya hukuk güvencesi ile korunan demokratik toplumların önemli bir değeridir. İfade özgürlüğünü destekler, habere ulaşma hakkını sağlar. Düşünceyi özgürce yayma hakkını kullandırır. Toplumun haber alma hak ve özgürlüğüne kamusal hizmet verir. Olgularla bilgi vermeyi, analiz yapmayı hedefler. Bu alanın dışına taşmak mesleğe, ilkelerine ihanet anlamı taşır. Söz ve kalemlerine fiyat biçenlere itibar eden toplumlar yok olur. Yasama, yürütme, yargı, medya örgütlü toplumsal yapı olan devlet kavramını güçlendiren vazgeçilemez sorumluluk noktalarıdır. Hedefi şaşan oka yön vermek, hedefe yönlendirmek de sanatın, sanatçının tarihsel görevi, toplumsal ödevidir.

Oyunun en sevdiğiniz mesajı ne oldu?

– Bir oyun yazılı metni ile edebiyat. Sahnelenişi ile yeniden bir okuma biçimi. Seyirci karşısında oyuncusu ile gösteri ya da tiyatro anlamı taşır. Bir oyunun sahneden söyledikleri, o oyun üzerine söylenecek her sözün üzerindedir. Oyun sözünü ilk ışıkla sahnede söylemeye başlar ve ışık karardığında biter. O sözün üzerine daha fazla bir şey de söylenemez. Seyirci ve oyuncu arasındaki bu derin ilişki, etkileşim, enerji önemlidir. Sanat en etkili iletişim biçimidir. Aklın ve duyguların sentezi çerçevesinde kurulan bu bağ anı ölümsüzleştirir. Var oluşun ilk anına şahitlik eder. “Var oluşuna ihanet eden biter” teması yazar kimliğimle bu oyunda çıkış noktam oldu. Oyunu, hayatın içinde “yemin ederken kılıcı dik tutanlara” ithaf etmiştim. Sanatın dili uyarıcı ve uyandırıcı olmalıdır. Çağın dili ile söz söylemek, sanatın dili ile bu içeriği göstermek, bilinci diri tutmak anlamına gelir.

Güncel Kadın okuyucularına neler söylemek istersiniz?

– Çok kıymetli Güncel Kadın okurları sizler bu söyleşide şu anki satırlara kadar geldiyseniz. Biz de yaşadığımız dünyanın aynası olmayı, yazarak, oynayarak, diliniz, kulağınız kalmayı, yüzünüzde gülücükler yaratan oyunlar oynamayı, geleceğe mum yakmayı sürdüreceğiz. İçinizdeki alevi canlı tutun. Yaşamak devrimci bir eylemdir. Sizi yazıp oynayacağız. Bu ilkeden saptığımızda sahnelerden çekilmeyi erdemli bir davranış sayacağız. Size, sanat sevginize emanetiz. Sizin için ve sizin sevginizle varız. Unutmayınız ki, alkışlarınız içimizdeki heyecanı tazelemekte…

Eklemek istedikleriniz…

– Böyle bir fırsat verip, kıymetli sorularla kendimizi ifade teme şansı sunduğunuz için Korunan Sahne ve adıma şahsınıza, Güncel Kadın’a bir daha teşekkür ederim. Tiyatro Severleri, korunansahne.com ve Korunan Sahne – Okday Korunan instagram hesabı üzerinden bizleri takip etmeye davet ediyorum. Agah yayınevinden çıkan Zamansız Oyunlar I-II Okday Korunan kitaplarına sosyal medyadan yapacağınız yorumlarınızı bekliyorum. “Nazım’ın Kedisi” ve “Geleceğini Biliyorduk” oyunlarımızı izlemenizi diliyorum. www.biletinial.com üzerinden oyunlarımıza yapacağınız yorumları merak ederek önemsiyorum. Her deneyim bir birikimdir. Paylaşmak yürek işidir. Biliyorum ki, tarih cesareti olanları yazacak. Korunan Sahne sanata – sanatçıya kapılarını açmak, sanatsevere tiyatro keyfini yaşatmak, sanatın muhteşem yaratıcı ziyafetinde buluşmak için perdesini sizlerle ve sizin için açıyor. Korunan sahnenin bu samimi hayaline inanan, gönlünü açan, destek veren herkese huzurunuzdan defalarca teşekkürü borç bilirim. Tiyatrolar sahiplerini bekliyor. Salonları sahipsiz bırakmayın. Hayatı ve oyunları kaçırmayın, seyredin asla seyirci kalmayın… Saygılarımla.

 

 

Önceki Yazı

25. Uluslararası Antalya Piyano Festivali tüm coşkusuyla sürüyor

Aylin Saraçoğlu

Aylin Saraçoğlu

Plugin Install : Widget Tab Post needs JNews - View Counter to be installed
  • Popüler
  • Yorum
  • En Son
Semra Kosovalı: Seçim sonucu ve gelecek

Semra Kosovalı: Seçim sonucu ve gelecek

21 Kasım 2024
İstanbul’u Kanatları Altına Alan Ressam İrem Çamlıca : “İstanbul Yeri Göğü Altın Şehir”

İstanbul’u Kanatları Altına Alan Ressam İrem Çamlıca : “İstanbul Yeri Göğü Altın Şehir”

4 Eylül 2024
Astroloji Yolculuğu: Gökyüzünden Haberler 28 Temmuz-3 Ağustos Gökyüzü Gündemi

Astroloji Yolculuğu: Gökyüzünden Haberler 2024’de Burçları Neler Bekliyor?

27 Temmuz 2025
Sizi Daha Genç Gösterecek Saç Renkleri

Sizi Daha Genç Gösterecek Saç Renkleri

22 Ocak 2024
Semra Kosovalı: Seçim sonucu ve gelecek

Semra Kosovalı: Seçim sonucu ve gelecek

0
Duygu Şengül: Türkiye’de kadının var olma sorunu

Duygu Şengül : Duygu’sal Aforizmalar

0
Ayşe Demir: DO-ra-to

Ayşe Demir: DO-ra-to

0
Buket Keskinol: Toprak Ana Gaia

Buket Keskinol : İskenderunlu olmak

0
“Geleceğini Biliyorduk” gerçek bir başyapıt/ Aylin Saraçoğlu

“Geleceğini Biliyorduk” gerçek bir başyapıt/ Aylin Saraçoğlu

6 Aralık 2025
25. Uluslararası Antalya Piyano Festivali tüm coşkusuyla sürüyor

25. Uluslararası Antalya Piyano Festivali tüm coşkusuyla sürüyor

6 Aralık 2025
LÖSEV Dünya gönüllüler günü’nde gönüllüleriyle bir araya geldi: “Sen Varsan Biz Varız”

LÖSEV Dünya gönüllüler günü’nde gönüllüleriyle bir araya geldi: “Sen Varsan Biz Varız”

6 Aralık 2025
Elektirk Mühendisi İzmir Şubesi: Üretim ve Ar-Ge Hafızası Siliniyor: Nitelikli İşgücünü Kaybederiz!

Elektirk Mühendisi İzmir Şubesi: Üretim ve Ar-Ge Hafızası Siliniyor: Nitelikli İşgücünü Kaybederiz!

6 Aralık 2025

Son Yazılar

“Geleceğini Biliyorduk” gerçek bir başyapıt/ Aylin Saraçoğlu

“Geleceğini Biliyorduk” gerçek bir başyapıt/ Aylin Saraçoğlu

6 Aralık 2025
25. Uluslararası Antalya Piyano Festivali tüm coşkusuyla sürüyor

25. Uluslararası Antalya Piyano Festivali tüm coşkusuyla sürüyor

6 Aralık 2025
LÖSEV Dünya gönüllüler günü’nde gönüllüleriyle bir araya geldi: “Sen Varsan Biz Varız”

LÖSEV Dünya gönüllüler günü’nde gönüllüleriyle bir araya geldi: “Sen Varsan Biz Varız”

6 Aralık 2025
Elektirk Mühendisi İzmir Şubesi: Üretim ve Ar-Ge Hafızası Siliniyor: Nitelikli İşgücünü Kaybederiz!

Elektirk Mühendisi İzmir Şubesi: Üretim ve Ar-Ge Hafızası Siliniyor: Nitelikli İşgücünü Kaybederiz!

6 Aralık 2025
Güncel Kadın

Güncel Kadın

Sosyal Medya

Kategoriler

  • Anasayfa
  • Dünya
  • Ekonomi
  • Genel
  • Güncel Haberler
  • Güncel Sağlık
  • Güzellik
  • İş Dünyası
  • Magazin
  • Moda
  • Röportaj
  • Sağlık
  • Sanat
  • Yaşam
  • Yazarlar

Son Haberler

“Geleceğini Biliyorduk” gerçek bir başyapıt/ Aylin Saraçoğlu

“Geleceğini Biliyorduk” gerçek bir başyapıt/ Aylin Saraçoğlu

6 Aralık 2025
25. Uluslararası Antalya Piyano Festivali tüm coşkusuyla sürüyor

25. Uluslararası Antalya Piyano Festivali tüm coşkusuyla sürüyor

6 Aralık 2025
  • İletişim: info@guncelkadin.com.tr

© 2023 Güncel Kadın.

No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • Güncel Haberler
  • İş Dünyası
  • Ekonomi
  • Moda
  • Güzellik
  • Sağlık
  • Yaşam
  • Sanat
  • Röportaj

© 2023 Güncel Kadın.