Liyakat Derneği Başkanı
Kadına yönelik şiddet, yalnızca bireysel bir travma değil; toplumun tüm dokusunu zedeleyen, gelecek nesillerin güvenliğine ve umuduna gölge düşüren, yapısal bir sorundur. Bir ülkenin gerçek kalkınması, kadınlarının güvenle yaşadığı, sesini korkmadan yükseltebildiği, hayatın her alanında eşit şekilde var olabildiği bir düzenle mümkündür.
Bugün hâlâ pek çok kadın; ekonomik bağımlılık, toplumsal baskı, korku, yalnızlık duygusu veya doğru kanallara ulaşamama nedeniyle şiddeti dile getiremiyor. Bu sessizlik, çoğu zaman şiddetin sürekliliğini sağlayan görünmez zincirleri oluşturuyor. Oysa bizler çok iyi biliyoruz ki:
Şiddet, bir kader değildir.
Şiddet, bir aile içi mesele değildir.
Şiddet, kültürle, gelenekle, sabırla açıklanabilecek bir konu hiç değildir.
Şiddet, apaçık bir insan hakkı ihlalidir.
Toplumsal dönüşüm eşitlikle başlar
Liyakat Derneği olarak yıllardır savunduğumuz temel yaklaşım şudur:
Eşitlik olmazsa adalet olmaz; adalet olmazsa şiddet bitmez.
Eğitimde, istihdamda, liderlikte ve karar alma mekanizmalarında kadınların güçlendirilmesi; şiddetin önlenmesinde en etkili yollardan biridir. Çünkü ekonomik olarak güçlenen, sosyal olarak desteklenen, yaşamın içinde görünür olan kadın; kendine yönelen şiddetin karşısında daha güçlü durur.
Şiddetle mücadele sadece kadınların omzunda değildir
Bu mücadelenin yükü yalnızca kadınlara ait değildir.
Erkekler, kurumlar, sivil toplum, iş dünyası ve medya; hep birlikte aynı sorumluluğu taşımak zorundadır. Farkındalık artırılmadıkça, eğitim güçlendirilmedikçe, hukuki süreçler etkin işletilmedikçe ve toplumsal dil dönüşmedikçe şiddetle mücadele tam anlamıyla başarıya ulaşamayacaktır.
Liyakat Derneği olarak bizim duruşumuz nettir
- Kadına yönelik her türlü şiddetin karşısındayız.
- Kadınların ekonomik ve sosyal hayatta güçlenmesi için projeler üretiyoruz.
- Gençlere eşitlik bilinci aşılayan eğitim programları yürütüyoruz.
- Şiddete uğrayan kadınların hukuki süreçlere erişimini kolaylaştıran çalışmalar gerçekleştiriyoruz.
- Toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda kurumlarla işbirlikleri kuruyoruz.
Biz inanıyoruz ki; aile, iş hayatı, siyaset, sokak ve dijital dünya dahil olmak üzere kadınların güvende hissedemediği hiçbir yaşam alanı, gerçek anlamda gelişmiş değildir.
Değişim mümkün. Kararlılık şart.
Kadına yönelik şiddeti bitirmek bir hayal değildir; ancak bunun için susmayan, görmezden gelmeyen, bahane üretmeyen, kararlı bir toplum olmalıyız.
Bugün bir kez daha yineliyorum:
Kadınların yaşam hakkını korumak, yalnızca bir görev değil; bir toplumun vicdani sınavıdır.
Her birimizin bu sınavı onurla geçmesi mümkün… Yeter ki birlikte, aynı kararlılıkla, aynı cesaretle, aynı inançla mücadele edelim.
Kadınların özgür, eşit ve güvende olduğu bir Türkiye mümkün.
Ve biz, bu değişimin bir parçası olmaya kararlıyız.













