“Benim bir sorunum yok ki, neden psikoloğa gideyim?”
Belki de bu cümleyi en çok duyduğumuz zamanlardayız. Psikolojik destek hala bir “sorunlu olma haliyle” özdeşleştiriliyor. Oysa kırıldığımızda değil, kırılmadan önce de konuşmaya ihtiyacımız var. Tıpkı beden sağlığımız gibi, ruh sağlığımız da düzenli bakıma muhtaç.
Peki gerçekten herkesin bir psikoloğa ihtiyacı var mı?
Yanıtım: Evet, ama bu “herkes terapiye gitmeli” anlamında değil. Her insanın dinlenmeye, anlaşılmaya, yargılanmadan konuşmaya, kendine ayna tutulmasına ihtiyacı var. Ve bir psikolog, sadece kriz anlarında değil, yaşamın sıradan ama biriktiren yüklerinde de bir yol arkadaşı olabilir.
Psikolojik destek almak, yalnızca “hasta” olmakla ilgili değildir. Bazen sadece kendimizi tanımak, içsel çelişkilerimize anlam vermek, geçmişin yankılarından sıyrılmak ya da geleceğe daha net bakabilmek için bir uzmana ihtiyaç duyarız.
Duygularını ifade edemeyen bir çocukken büyüyüp, duygularını anlamlandıramayan bir yetişkine dönüşüyoruz. İşte burada devreye psikolog giriyor. O çocukla yeniden tanışmak, onun ihtiyaçlarını bugünkü benliğimizle onarmak için.
Trafikte, işte, evde, ilişkilerde… Öfke, kaygı, değersizlik hissi ya da tükenmişlik… Bunlar sadece “zayıf” insanların yaşadığı duygular değil. Hepimizin ruhunda zamanla biriken, dışarıdan görülmeyen küçük çatlaklar var. Psikologlar, o çatlaklardan ışık sızmasını sağlayabilir. Bazen bir soru, bazen bir sessizlik bile insanın kendi içine inmeye cesaret etmesine yardım eder.
Ne yazık ki ülkemizde psikoloğa gitmek hâlâ bir tabu, hâlâ ayıp. Hâlâ “deli misin sen?” gibi küçültücü tepkilerle karşılaşabiliyoruz.
Oysa insanın kendi iç dünyasını keşfetmeye çalışması delilik değil, cesarettir. Kendine dürüstlük, kendine şefkattir.
Psikoloğa gitmek, “iyi olmaya” karar vermektir. Ve bu karar, yalnızca acı çektiğimizde değil, yaşamı daha farkındalıkla yaşamak istediğimizde de verilebilir.
Belki de hepimizin bir psikoloğa ihtiyacı var. Ama en çok da, psikolojik desteğe ihtiyaç duymanın normalleşmesine ihtiyacımız var.
Unutmayalım!
Psikoloğa gitmek, zayıflık değil, kendine yatırım yapmak.
Bir gün değil, her gün ruh sağlığımız için bir adım atmak mümkün.
Yalnızca acı çektiğimizde değil, iyi kalmak için de destek alabiliriz.
Çünkü ruh sağlığı, sadece kriz anlarında değil, yaşamın tüm anlarında gerekli.
İyi olmak bir şans değil, bir seçim. Kendine bunu çok görme.