Herkesin dilinde ve sürekli sosyal medyalarda karşımıza çıkıyor aynı cümle;
İNSANLIK ÇÖKÜYOR!
Her gün içimizi acıtan bir haberle sarsılıyoruz. İnsanların davranışları, öfkeleri, bencillikleri, bireysellikleri, acımasızlıkları şaşkına çeviriyor birçoğumuzu…
Neden durum kötüye gidiyor diye merak edince yine arkeolojiden araştırayım dedim. Geçmiş yıllarda insanlığın durumu nasıldı diye. Bizim bildiğimiz tarih boyunca hep savaşlar işkenceler vahşetler vardı.
Hiç mi dünyanın iyi zamanları olmadı?
Bu sorunun cevabını aramaya başladım. Cevabı Hint mitolojisinde buldum. Baştan yazayım, moralinizi biraz bozacağım.
Hindu kozmolojisine göre zaman, doğrusal değil döngüseldir.
Evren; ahlâk, bilinç ve düzenin yükselip düşmesiyle ilerleyen dört büyük çağdan (Yuga) oluşur. Bu dört çağa Mahāyuga (Büyük Yuga) denir.
Bu dört büyük dönemin ilkine Satya Yuga – Altın Çağ denir. 1.728.000 yıl sürmüştür. Bu dönemde insanlar uzun ömürlü, bilinçli ve erdemlidir. Hastalık, yalan, şiddet yoktur. Tanrılarla insanlar arasında perde yok gibidir. Saf bilinç, mutlak doğruluk vardır.
İkinci dönem Treta Yuga – Gümüş Çağdır ve 1.296.000 yıl sürmüştür. Bu dönemde dünyada iyilik hâlâ baskındır, fakat ilk bozulmalar başlar. Kurbanlar, ritüeller ve krallıklar önem kazanır. Erdemli mücadele ve görev bilinci hala vardır.
Üçüncü dönem, Dvapara Yuga – Bronz Çağdır ve 864.000 yıl sürmüştür. Bu çağda İyilik–kötülük dengededir. Hastalıklar, çatışmalar ve cehalet artar. Gerçek ile yanılgılar iç içe geçmiştir.
Dördüncü dönem, Kali Yuga – Karanlık Çağdır ve 432.000 yıl sürecektir. Bu çağda ahlâk, merhamet ve bilgelik zayıflar. Yalan, çıkarcılık, savaş ve ruhsal kopuş yaygındır. Bu çağın başlangıcı olarak M.Ö. 3100 yılı kabul edilir.
Sümerlerin ansızın tarih sahnesine çıkışını açıklar nitelikledir bu tarih bana göre. Bir önceki çağ yıkılmış, sağ kalan kişiler kültür ve teknolojilerini Sümerlere aktararak ansızın bir medeniyeti başlatmış gibi olmuşlardır.
Şu anda içinde yaşadığımız çağ Kali Yuga yani Karanlık Çağdır.
Öyleyse karanlık çağın daha başlarındayız demektir ve insanlık ahlak daha da bozulacak eğer aklımızı başımıza almazsak…
Hint mitolojisine göre döngülerin felsefesi, her düşüş yeni bir yükselişin tohumudur. Kali Yuga en karanlık çağ olsa da uyanış potansiyeli en yüksek dönemdir.
Tarih ve bilinç düz bir çizgi şeklinde ilerlemez, döngüseldir.
Arkeoloji bize yalnızca geçmişi değil, geleceğin bilgisini de verir. Bakmakla görmek arasındaki farkı bilenler tarihe bakmazlar, neyle karşılaşacaklarını da görürler.
Göbeklitepe ile Sümerler arasındaki dokuz bin yıllık zaman boşluğu bize neleri anlatıyor hala çözemedik, oysa sadece unuttuk, şimdi arkeolojik kazılarda çıkan yeni verilerle hatırlamanın eşiğindeyiz.
Bizden önce kaç kez ahlak ve insanlık çöktü unuttuk, hatırlasaydık aynı hatalara düşmezdik.
Bu dönemden bireysel olarak kendimizi düzelterek çıkacağız.
Toplum çökebilir ama sen çökme!












