Sessizce izliyoruz, ne olduğunu anlamaya çalışarak yorumlamaya uğraşıyoruz fakat tedirginliğimiz nedeniyle gerçeği gördüğümüz halde sesli söylemeye dilimiz varmıyor.
Ben yazayım en iyisi;
SAVAŞTAYIZ!
Karadeniz’de Türk gemileri İHA ile vuruldu! 10 günde 4 saldırı gerçekleşti.
Ankara semalarına kadar droneler giriyor ve düşürülüyor.
Libya Genelkurmay başkanını taşıyan özel jet, Ankara’da düşürülüyor pardon teknik nedenlerle düşüyor.
Devlet Bahçeli, Türk Kürt kardeşliği için çağrıda bulunuyor ve Öcalan’la bile diyalog kuruyor.
Bütün bunları alt alta topladığınızda ortaya ne çıkıyor?
Siyaset işaret okuma sanatıdır. İşaretler gerçeğin ön habercileridir. Hakan Fidan’ın Şam’da sözünün kesilmesi de Türkiye’ye verilmiş mesajdı, işaretti. Siz karışmayın demenin işaret yoluydu. Bu nedenle siyaset tamamen işaretleri yorumlama sanatıdır.
Ekrem İmamoğlu tutuklanıyor paraları götürdü diye, oysa daha fazlasını götürenler de var, onlara dokunulmuyor. Bu da bir işaret aslında.
Bu işareti şöyle okudum ben; Dünya zor bir dönemden geçiyor. Türkiye ateş çemberinin tam ortasında. Yukarda Ruslar gemilerimizi vuruyor, batıda Yunanistan sürekli kaşınıyor, altta İsrail var. İsrail yanına Kürtleri ve Rumları çekerek Türkiye’ye karşı geniş bir cephe oluşturuyor. Doğuda İran var ve ne yapacağı belli değil.
DÖRT BİR YANDAN SARILDIK!
Bu nedenle içerde tedbirler alınmaya çalışıldı. Türk milliyetçi bir partinin başkanı olan Bahçeli dahi Öcalan’la diyalog kurulmasını istiyorsa DURUM CİDDİ DEMEKTİR.
İşte tam da bu nedenle ortalıkta dolaşarak koltuk hırsıyla halkı tahrik etmesin diye İmamoğlu, paralar bahane edilerek içeri alındı ve susturuldu. Ekrem İmamoğlu’nun hapisten çıkması için Amerika İngiltere Avrupa istediği kadar baskı yapsın, fayda etmez. Bir dönem ilçe belediye başkanı, bir dönem de İBB belediye başkanlığı yapmış, daha yüksek koltuk hırsıyla seçim için gezmekten İstanbul’a hizmet etmemiş, devlet yönetme tecrübesi olmayan ve kibir dolu şımarıklık içindeki birisine tam görünmez bir savaşın ortasındaki ülkenin yönetimi verilmez.
Bu karar, yenilmez güç olduklarını düşünen AKP’lilerin kararı değil, onlardan da zeki olan görünmezlerin kararıdır. Hatta ümmetin peşinden koşmayı bırakıp Türk Dünyasıyla bağını kuvvetlendir, diyenlerin kararıdır.
Görünmez bir savaşın içinde bulunduğumuz şu dönemde ortalığı karıştıracak herkes pasifize edilecektir.
Çünkü ülke içinde bölünmelerle uğraşacak durumda olmayacağız.
Ülke içinde halkımız; ünlülerin fenomenlerin seks ve uyuşturucu parti haberleri ve tutuklanmalarıyla oyalanıyor. Hem kısmi bir temizlik, hem alttan altta bir uyarı hem de halka oyalanacak meşgale verilmiş oluyor.
İşaretleri okuma becerisi olan herkes bunu görebilir.
Kürtler, Siyonist İsrail’in desteği ile Türkiye’de hiç olmadıkları kadar arsızlaşmaya başladılar. Ana dilde eğitim çıkışları ve daha birçok talepleri arka planda ülkeyi bölmeye yönelik işaretler aslında.
Batıdaki bir Türk, çalışmaya rahatlıkla doğudaki herhangi bir şehre gidemezken, doğudaki Kürtler, ülkenin her tarafında rahatlıkla çalışıyor gezebiliyor. Batı sahillerimiz, tatil merkezlerimiz Kürtlerin elinde ama hala ezildiklerini iddia etmeleri şaşırtıcı. Bu ajitasyonun altında aslında ülkeyi bölmekten öte bizleri yok etmek istemeleri yatıyor. Çünkü doğuya kendi toprakları gözüyle bakıyorlar, batıdan da vazgeçemezler para kazanıyorlar. Bu nedenle canım vatanımı darmadağın ederek her köşede pozisyon alma derdindeler.
Ümmet kavramıyla yıllardır oy toplayan Tayyip Erdoğan, İslam aleminin Türkiye’nin yanında durmayacağını fark etmesiyle yönünü Ak Sakallılar Meclisi kurarak Türk dünyasına çeviriyor.
Suudi Arabistan, zaten Osmanlı imparatorluğundan beridir ki biz Türklere öfkeli. Müslümanlık, kendi topraklarında doğmuş fakat halifelik bizde olmuş. Bu öfke onları Türklerle dost olmaktan alıkoyacak kadar yoğun.
Ümmetçilik işe yarasaydı Filistin bu kadar acı çekmezdi. Filistin halkının yaşadıkları hiçbir ümmet Arap devletinin umurunda değil.
Demek ki neymiş ümmetçilik birleştirici güç değilmiş.
Türk Dünyası bir araya gelmesin diye boşuna uğraşmıyorlar. Çünkü büyük bir güç olacaktır birleşirse.
2030’lu yıllardan sonra Türkiye’de bir lider bekliyorum. Bu lider ne sağdan ne soldan çıkacak. Bu lider herkesin koşarak destekleyeceği özellikleri taşıyacak. Türklüğün ne olduğunu bir kez daha dünyaya ispatlayacak. Ve o lider göründüğünde, bildiğiniz her şeyi unutacak bambaşka bir Türkiye’ye bakacaksınız…
Fakat o günlere dek ülke olarak BİRLİK BERABERLİK içinde kalmalıyız.
Yüzlerce yıldır birlikte yaşadığımız kardeşlerimiz Kürtler, umarım doğru tarafta yer alır. İsrail kendilerinden başka kimseye fayda sağlamaz, önce maşa olarak kullanır sonra ortadan kaldırır. Ümmetçilik de birleştirici güç olamadı. Fakat Türk kimliği birleştirici güçtür daima.
Türk dünyası ayağa bir kalkarsa düşmanlarımız, yaptıkları hainliklerin bedelini ağır ödeyecektir…
Geleceği bilmek isteyen, önce tarihi bilmeli sonra işaretleri görebilmeli ve yorumlayabilmeli…
Çünkü her şey göz önünde yaşanıyor…













