Psikiyatri Uzmanı Dr. Sema Bayçın, günümüz gençlerinin aile ve sevgi kavramlarına bakışını değerlendiriyor. Dijital çağda yetişen gençler, sevgiye artık bağ değil, anlaşılma ve öz saygı üzerinden anlam yükleyebiliyor.
Z Kuşağının Sevgi Tanımı: Duygu mu, Denge mi?
Her dönem kendi değerleriyle şekillenir. Ancak son yıllarda yapılan psikolojik gözlemler, gençlerin sevgi kavramını daha farklı tanımladığını gösteriyor. Günümüz gençliği sevgiye bir duygudan çok bir denge unsuru olarak bakabiliyor.
“Gençler için sevgi artık bir bağ değil, bir denge haline geldi. Bu denge, bireysel özgürlükleri ile ilişki sorumlulukları arasındaki hassas noktadır. Anlaşılmak, özgür hissetmek ve kendi kimliğini koruyabilmek, sevginin yeni tanımı oldu.”
Gençler, sosyal medyada sürekli maruz kaldıkları mükemmellik filtresi nedeniyle, gerçek ve kusurlu duygularını göstermekten çekinebiliyor. Temkinli davranışlarının altında, duygusal zayıflık göstermenin kabul görmeyeceği kaygısı yatıyor.
Düşünün:
- Sizce gençler neden duygularını paylaşırken daha temkinli davranıyor?
- Kendinizi ifade ederken, anlaşılmadığınızı düşündüğünüz bir an aklınıza geliyor mu?
Aile İletişiminde Görünür Olmak
Uzm. Dr. Bayçın, günümüzde birçok genç bireyin ailesiyle duygusal mesafe yaşadığını belirtiyor.
“Ebeveynler, iyi niyetle ‘doğruyu öğretmek’ isterken, gençler ‘eleştirildiklerini’ hissedebiliyor. Bu durum, duygusal görünürlüğü azaltabilir. Bu mesafe, aynı zamanda, gençlerin kendilerini koruma güdüsüyle, yüksek performans beklentisi altındaki kimlik arayışlarından da besleniyor.”
Küçük Bir Farkındalık Testi:
Aşağıdaki ifadelerden hangisi size daha yakın?
- “Ailemle konuşurken duygularımı rahatça ifade edebiliyorum.”
- “Konuşsam da anlaşılmadığımı hissediyorum.”
Bu farkındalık, aslında iletişimin yönünü anlamak için ilk adım olabilir.
Romantik İlişkilere Yansıma: Birlikte Büyümek
Sevgi algısındaki değişim, gençlerin romantik ilişkilerine de birebir yansıyor. Artık tamamlama veya ait olma gibi geleneksel beklentiler yerine, birlikte büyüme ve bireysel gelişimi destekleme ön plana çıkıyor. İlişkilerde aranan en temel özellik, karşılıklı empati ve kişisel sınırların ihlal edilmemesidir.
Sağlıklı Sevgi Algısı Nasıl Oluşur?
Bir çocuğun ilerleyen yaşlarda sevgiye bakışı, erken dönem deneyimlerle doğrudan bağlantılıdır. Uzm. Dr. Bayçın şöyle açıklıyor:
“Bir çocuk duygusunu ifade ettiğinde dinleniyor ve yargılanmadan kabul görüyorsa, ilerleyen yıllarda da kendini değerli hissedebilir. Bu duygusal kabul, gençlerin ileride sağlıklı sınırlar çizebilme ve toksik ilişkilerden kaçınma yeteneğini de geliştirir.”
Ebeveynlere Öneri:
- Dinlemek, anlamanın ilk adımıdır.
- Gençlerin duygularını küçümsemek yerine “bunu böyle hissetmene ne sebep oldu?” diye sormak, iletişimi güçlendirebilir.
- Sevgi, yalnızca ilgi göstermek değil; duygusal güven alanı yaratmaktır.
“Günümüz gençleri, duygularını bastırmak yerine görünür kılmak istiyor. Sevgi, artık sadece ‘bağ kurmak’ değil, ‘anlaşılmak’ üzerinden şekilleniyor. Ebeveynlerin bu dönüşümü fark etmesi, aile içi sağlıklı iletişimin en güçlü adımı olacaktır.”













