Meşher’de, 18.İstanbul Bienali’ne paralel olarak gerçekleştirilecek “Hikâyeden Sonra: Çağdaş Sanat ve Edebiyat” başlıklı etkinlik, Hikâye İstanbul’da Geçiyor sergisinde yer alan kitaplar ile çağdaş sanat a lanında üretilen yapıtlar arasındaki diyaloglara odaklanacak.
Meşher, 18. İstanbul Bienali paralelinde, 25–26 Eylül 2025 tarihlerinde “Hikâyeden Sonra: Çağdaş Sanat ve Edebiyat” başlıklı bir etkinlik serisi düzenleyecek.
18 Ocak 2026’ya kadar devam eden Hikâye İstanbul’da Geçiyor sergisi kapsamında gerçekleştirilecek bu panel, edebiyat ve çağdaş sanat arasındaki ilişkiye odaklanarak seçkide yer alan kitapların çağdaş sanat yapıtları arasındaki farklı diyalogları detaylı bir şekilde değerlendirme imkânı sunacak.
İki güne yayılan oturumlarda Meşher’e konuk olacak sanatçılar ve akademisyenler, kendi çalışmalarından hareketle bu diyaloglara katkıda bulunacak. Panelin moderatörlüğünü Hikâye İstanbul’da Geçiyor sergisinin küratörleri Ebru Esra Satıcı ve Şeyda Çetin üstlenecek.
Program:
25 Eylül 2025, 16.00–17.30
< strong>Mine Özyurt Kılıç: Hikâyenin İçinde: İç İçe Geçen Sözcükler, İmgeler ve Sesler
Programın ilk günü, araştırmacı Mine Özyurt Kılıç’ın açılış konuşmasıyla başlayacak.
Bu açılış konuşması, “Hikâyeden Sonra” konuşma dizisini hikâyenin içinde kalma düşüncesi etrafında konumlandırırken, sergideki İstanbul izlerini “imge-düşünür” kavramından hareketle söz–imge–mekân ekseninde, bir içsel dinleyiş ritmiyle okumaya davet ediyor.
Hikâye, bu bağlamda çizgisel değil; her yeniden okumada yön değiştiren, kabuğunu büyüten bir varlık olarak kavranıyor. Katılımcılar, bu konuşmada anlatının dokusuna—canlı, geçirgen, dönüşebilir bir yüzeye—davet ediliyor.
İz Öztat – Ra: “Uf” (2022), Kolektif Video Çalışmasına Dair
Bu konuşma, İz Öztat ve Ra’nın 2022 tarihli kolektif video çalışmaları Uf’un araştırma sürecin e odaklanacak. Sanatçılar, Zişan (1894–1970) ve Vita Sackville-West’in 1913 İstanbul’unda yaşadığı hayali bir aşkı merkezine alan video çalışmasında, Sackville-West ve Virginia Woolf’un otobiyografik yazılarını, 20. yüzyıl başı edebi ve görsel üretimleriyle birlikte ele alıyor.
Zişan, Öztat’ın 2010’dan bu yana hayalet, tarihsel figür ve alter ego olarak birlikte çalıştığı kurgusal bir karakter. Ra’nın toplumsal cinsiyet normlarını sorgulayan performatif pratiği, bu ortaklıkla birleşerek, arşiv–beden–kurgu ilişkisini çoğul bir bakışla inceliyor.
Uf, Zişan ile Vita’nın Cihangir’deki bir fotoğraf stüdyosunda karşılaştıkları varsayımsal bir mekânda geçiyor. Bu kurgusal stüdyo, oryantalist temsiller, sanatçı stüdyosu mitleri ve arzunun estetiği gibi izleklerle örülüyor. İzleyiciyi gözetleyen konuma yerleştiren video, aşk ve temsile dair sorularla birlikte iki öznenin birbirine aynalık eden yaralarını görünür kılıyor. Uf, 14 Eylül 2022–12 Şubat 2023 tarihleri arasında Meşher’de yer alan, Selen Ansen’in küratörlüğünü üstlendiği Ben Kimse. Sen de mi Kimsesin? sergisinde izleyiciler ile buluşmuştu.
26 Eylül 2025, 16.00–17.30
Can Akgümüş: Vanmour’dan Orlando’ya: Yâdigâr ve Hafıza
Programın ikinci günü, 26 Eylül Cuma günü saat 16.00’da sanatçı Can Akgümüş’ün Vanmour’dan Orlando’ya: Yâdigâr ve Hafıza başlıklı sunumuyla başlayacak.
Bu sunum, Can Akgümüş’ün Yâdigâr serisinin kavramsal ve teknik çerçevesine odaklanırken ilhamını Virginia Woolf’un Orlando: Bir Biyografi isimli yapıtından alıyor.
Seride yan yana gelen iki eser –Jean Baptiste Vanmour’a ait Bir Çavuş, Sultan’ın Habercisi (İstanbul, 1700–1737) ile Lady Mary Wortley Montagu, Oğlu Edward ve Maiyetiyle (İstanbul, 1717 öncesi) –yeniden ve muhalif biçimde ele alınarak, kavramsal, teknik ve tarihsel bağlamlarında Woolf’un Orlando’su ile diyalog içine yerleştiriliyor. Yâdigâr serisi, Osmanlı İmparatorluğu’nun ritüellerini ve toplumsal düzenini çağdaş bir gözle yeniden yorumlarken, mekânı kimlik ve belleğin taşıyıcısı olarak ele alıyor. Bu bağlamda İstanbul, Woolf’un zamanı ve mekânı kuir bir algıyla yeniden kurgulama arzusunu besleyen tarihsel bir metafor işlevi görüyor.
Sezin Romi: Jules Verne’in İzinde, Hüseyin Bahri Alptekin’e Dair
Panelde Sezin Romi ise Jules Verne’in İnatçı Keraban romanı üzerinden sanatçı Hüseyin Bahri Alptekin’in (1957–2007) çalışmalarını ele alacak.
Alptekin’in kurucularından olduğu Sea Elephant Travel Agency’nin hayata geçmemiş projesi, tıpkı Keraban gibi Karadeniz kıyılarını dolaşarak İstanbul’a dönmeyi hedefliyord u. Bu seyahat gerçekleşmese de sanatçının üretiminde, Karadeniz coğrafyası ve yolculuk fikri kalıcı bir iz bıraktı.
Sanatçının Salt Araştırma’daki arşivinden hareketle Romi, Verne’in romanının farklı baskılarını içeren Alptekin’in kütüphanesini, belgeleri ve haritaları sanatçının düşsel yolculuğunun tanıkları olarak ele alıyor.
Katılımın ücretsiz olduğu “Hikâyeden Sonra: Çağdaş Sanat ve Edebiyat” etkinlik serisi için rezervasyon yapılması gerekiyor.