Ankara’nın Gölbaşı ilçesine bağlı Kırıklı Köyü’nde açılması planlanan ikinci kömür madeni projesine kar şı açılan davada, Ankara 25. İdare Mahkemesi önemli bir karar verdi. Mahkeme, projeye ilişkin verilen “ÇED Gerekli Değildir” kararının yürütmesini durdurdu. Köylüler, Change.org/AnkaraGolbasi adresinde sürdürdükleri kampanya aracılığıyla bu kararın yalnızca bir başlangıç olduğunu, projenin tamamen iptal edilene kadar mücadelelerine devam edeceklerini belirtti.
Kırıklı Köyü sakinleri, Ankara Gölbaşı’nda açılması planlanan ikinci kömür maden projesine karşı hukuki ve toplumsal mücadele başlattı. Açılan davanın üzerine mahkeme, “projenin uygulanması durumunda bölgede yaşayanlar için telafisi güç zararlar doğacağı” gerekçesiyle kararın açıkça hukuka aykırı olduğunu vurguladı.
Sürecin arka planına bakıldığında, Ankara Valiliği Ocak 2024’te kömür madeni projesi için “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Gerekli Değ ildir” kararı verdi. Bu karara karşı çıkan Kırıklı Köyü sakinleri, Mart 2024’te Temiz Hava Hakkı Platformu’nun hukuki desteğiyle iptal davası açtı. Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği ile Doğa Derneği de teknik destek sunarak sürece katkıda bulundu. Mart 2025’te dava kapsamında bölgede bilirkişi keşfi gerçekleştirildi. Haziran 2025’te yayımlanan bilirkişi raporu, projenin hem hukuka hem de kamu yararına ve planlama ilkelerine açıkça aykırı olduğunu ortaya koydu. Bu gelişmelerin ardından Ankara 25. İdare Mahkemesi, Temmuz 2025’te “ÇED Gerekli Değildir” kararının yürütmesini durdurdu.
Bölge halkı, projenin köyün temiz havasını, suyunu ve verimli topraklarını geri dönülmez şekilde tahrip edeceğini belirtiyor. Madencilik faaliyeti, yalnızca ruhsat alanını değil, çevresindeki tarım arazilerini ve yerleşim alanlarını da tehdit edecek; milyonlarca ton toprağın taşınması v e ortaya çıkacak toz ile ağır metaller geniş bir coğrafyada ekolojik riske yol açacak.
Madenin etkileyeceği alan, Mogan ve Eymir Gölleri’nin de içinde bulunduğu Özel Çevre Koruma Bölgesi’ne çok yakın. Bu bölge, 83 kuş türüne ve 47’si endemik olmak üzere 493 bitki türüne ev sahipliği yapıyor. Türkiye’nin önemli kuş alanlarından biri olan bu ekosistem, aynı zamanda Ramsar’a aday gösterilmiş durumda. Toz, gürültü ve kimyasal salınım, bölgedeki biyolojik çeşitlilik üzerinde yıkıcı etkiler yaratabilir.
Zaten mevcut bir kömür madeniyle yıllardır yaşadıkları sorunlara dikkat çeken köylüler, bu yeni projenin hem kendilerini hem de Mogan ve Eymir Gölleri çevresindeki doğal yaşamı geri dönülmez biçimde tahrip edeceğini vurguluyor.
“Bu Sınırlandırma Hukukun Kötüye Kullanımıdır”
Davanın hukuki sürecini yürüten avukat Pınar Gayretli, sürecin hukuki açıdan taşıdı? ?ı önemi şu sözlerle değerlendirdi:
“Davamız, Gölbaşı Kırıklı Köyü’nde yaklaşık 25 hektarlık alanda yapılmak istenen kömür madeni için ÇED süreci işletilmeden verilen ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararına karşı açılmıştır. Oysa 1100 hektarlık ruhsat sahası içinde sadece 24,93 hektar seçilerek ÇED’den kaçılmak istenmiştir. Bu, açıkça hukukun kötüye kullanımıdır. Bilirkişi raporunda da bu durum açıkça tespit edilmiştir. Üstelik raporda, çevresel etkilerin yapay parsel sınırlarında kalmayacağı, su varlıkları, hava kalitesi, tarım, halk sağlığı ve biyolojik çeşitlilik gibi hayati konuların yeterince değerlendirilmediği belirtilmiştir. Mahkeme de bilirkişi raporunu esas alarak, projenin telafisi güç zararlar doğuracağı gerekçesiyle yürütmenin durdurulmasına karar vermiştir.”
Kırıklı, Mahmatlıbahçe ve Selametli köylerinde yaşayan yurttaşlar, bu kararın sadece bir ara aşama old uğunu vurguluyor ve projeyi tamamen durdurmak için tüm hukuki ve toplumsal yolları kullanmaya devam edeceklerini ifade ediyor. “Bu yalnızca bizim değil, Ankara’nın doğasının mücadelesi” diyen köylüler, herkesi kampanyaya destek vermeye çağırıyor.