Yaşamın hakkını vererek yaşamı idame ettirmek en başta gayret işidir. Çünkü yaşam güzelliklerden ziyade zorluklar da dayatır insana. Her türlü badireye rağmen, her düşüşte ayağa kalkmak için iyi insanın derinlerde var olan gücünü ortaya çıkarması gerekir. Mücadele azmine sıkı sıkıya sarılması gerekir. Eğer insan iyi yürekli ise karşılaştığı kötülükler karşısında daha da sarsılır.
Bu nasıl mümkün olabilir şaşkınlığı ruhunu esir alır, yüreğini incitir. İyi yürekli insan kötülüklerle, her türlü sağ gösterip sol vuruşlarla ne kadar karşılaşırsa karşılaşsın, yaptığı iyiliklere rağmen düştüğü bu durum karşısında her seferinde hayrete düşmekten kendini alıkoyamaz. Çünkü iyi yürekli insanı hayatta tutan şey içinde taşıdığı iyimserlik ve iyiye ve sevgiye olan sarsılmaz inancıdır. Başka türlü olmayı başaramayışıdır, ister yaradılışı isterse mizacı densin bu durum onu iyi olmaya koşullandırır. Dünyanın, iyilik yüzü suyu hürmetine ve güzellikler uğruna, sevgiyle döndüğüne inanır.
Kötülüğün iyilik karşısında galebe çaldığı bu çağda, kötülüğün sesi daha gür çıkar. İyi insanlar saf olmakla, bazen aptallıkla suçlanır. Safdillik buradaki kasıtla iyi niyetle karşısındakine inanma ve güvenme ihtiyacı içinde olma durumu bir türlü anlaşılmaz. Çağımızın yarattığı hastalıklı bir durumdur bu.
Bu durum kötülüğün iyilik karşısında edindiği zaferler nedeniyle iyiliğe olan inancın zayıflaması; kötü olmakla güçlü olmanın bir tutulur olması, bu güçlülük haline temelinde kötülük olduğuna bakılmaksızın hayranlık duyulması şeklinde tezahür eder. İnsanlar genelde güçlünün yanında saf durmayı seçerler ama bu gücün kaynağını sorgulamak işlerine gelmez. Düzen böyle, devran böyle, dünyayı ben mi düzelteceğim savunmalarına sığınarak güçlünün yanında, gücünün kaynağı kötülük olsa da yer alırlar.
Dünya zannımca dönemsel olarak karanlık çağlardan geçer. Ruhların çok kirlendiği, kötülüğün geçer akçe olduğu, iyinin yenik düştüğü bu devranda, umarsızca umut dolu olmanın mümkün olmadığı bu düzende iyi yürekli insan ne yapabilir? Adaleti bu dünyada arayan insanların bazıları cehennemin bu dünyada var olduğu gerçeğine inanır. Çoğu çaresizlikle gerçek adaletin yerine geleceği öteki dünyaya inanmayı seçer.
Kimileri cennet ve cehennem bu dünyada ve ben iyi olmama rağmen kaybedenler kulübünün üyesi olarak cehennemdeyim der. Her insanın zorluklarla ve haksızlıklarla mücadele etme şekli farklıdır. Hangi yöntemin benimsendiğinden ziyade her ne şekilde olursa olsun iyilik yolunda savaşma azmini kendinde bulmak çok elzem ve önemlidir. Zira bazı şeyleri değiştirecek kadar gücü olmasa da insanın, iyilik uğruna elinden gelen her şeyi yaptığını bilmek insana en azından iç huzurunu sağlar. Bu huzur hissi dönem dönem az ya da çok olsun her zaman varola gelmiş iyilik mücadelesinin nüvesini oluşturur. Bu nüvenin varlığıdır ki iyiliği mümkün kılar.













