“Anlamsızlığın Anlamına Giden Şair”
“Ötekileştirilenlerin Şairi”
1960’lı yıllar hemen öncesi ve hemen sonrasıyla beraber Türkçe şiir tarihinin en verimli ve yaratıcı yıllarının başında gelmektedir ve Ece Ayhan da bu dönemin başat isimlerinden biridir. Ece Ayhan’ı henüz yazın yaşamının ilk başında belirleyen iki olgu öne çıkar. Birincisi Sait Faik etkisi, ikincisi ise henüz 1950’lerin başında Türkçe ’de yayımlananan J. Rousselot’un “Sürrealist Antoloji”sidir. Bu antolojide Mülkiyeli şair Ece Ayhan’ı en çok etkileyen isimler, Rimboud ve Lautremont’tur.
Ece Ayhan şiirinde kapitalist iş bölümüne karşıtlık ve sivil itaatsizlik olduğu söylenebilir. Ece Ayhan’nın “aylaklığı” kapitalist iş bölümünü reddeden bir tipleme olarak karşımıza çıkar.
Ece Ayhan şiirlerinde “yapmamayı” tercih edendir. Daha da önemlisi “Kınar Hanımın Denizleri” adlı eserinden bu yana kendisini kapitalist düzenin dışında tanımlayan bir portre ile karşılaşırız.
Ece Ayhan geleneksel edebiyattan sıyrılma bağlamında şiir ile modern öyküyü iç içe geçiren biçimler arası bir tekniği tedavüle sokar.
Oğuz Demiralp Ece Ayhan hakkında şu saptamayı yapmaktadır: “Ece Ayhan’da kişisel sorun yani eşcinsellik ile toplumsal sorun, yani tarih ve hayatla hesaplaşma birleşmiş, normal dışı cinsellik kendi doğal müttefikini tarihin konsesüslerinden dışlanmış olan döküntüler ve yasaklarda bulmuştur.”
Ortodoksluklar adlı şiir kitabı örtük bir cinsellik anlatısıdır. Şiirler otobiyografik öğelerin serpiştirildiği bu anlatı ile şekillenir. Ama Ece Ayhan açık ve belirgin ya da yerli bir özdeşlikle yapmaz bunu. Aksine yaşadığı çevrenin tarihsel karşılığına odaklanır. Ortodoksluklar’daki cinsel istekler; çok biçimli sapkınlığın gövdesi, öz doyum, eşcinsellik olarak görülür. Ece Ayhan şiirinde cinsel şiddet imgelerinin neyi belirttiği sorulabilir. Bunlar birçok ilişki çeşidine gönderme yapar. İlki çift ilişkisi, belli özel sado-mozaşist cinsel pratiklerdir, bu anlamda olağan bir cinselliğe ilişkin arzusal boyut bulunur. İkincisi eşcinsel içerik, üçüncüsü ise çocuklara ve kadınlara özellikle de seks işçilerine uygulanan cinsel şiddettir.
Ece Ayhan şiirinin temel özellikleri bu anlamada eşcinselliğin örtükleştirilmesi, aylaklık, biçimler arası alışveriş, geleneksel ses ve yapı ile uyumsuzluk ve anti-lirik olmaktır. Ece Ayhan şiiri tarih ve toplum dışı kalanların (seks işçilerinin, genelev patroniçelerinin, işçilerin, devlet şiddetinin gadrine uğrayanların, kovulmuşların yani gayrimüslimlerin, idam edilenlerin) tüm öteki kimliklerin ortaklaştığı bir yerden kurulur.
Ece Ayhan’nın burjuva ahlakına, egemenlere ve sisteme karşı duyduğu tiksinti ve nefret onu sürrealizmin İkinci Yeni’deki tek gerçek temsilcisi yapar. Anti-milliyetçi bir duruşu vardır. Ece Ayhan şiirinde “Devlet ve Tabiat” adlı kitabında nihai bir kurucu Kemalizm’e eleştireldir. Tarafını otokratik Kemalizm’e karşıtlık olarak kuran bir şiir dili vardır. Dönem olarak anti-Kemalizm’in yavaş yavaş görünürlük kazandığı ilk yıllarda bunun için adresi bellidir, “İdris Küçükömer ve Şerif Mardin”. Ayhan’nın özellikle cumhuriyet modernleşmesine karşı eleştirel bir bakış açısı bulunur. Ece Ayhan şiiri kendi toplumunun geleneksel değerleri ile barışık değildir. Tam tersine devlet ve tarihle; kendisini sözde “vatandaş” kılan şeyle, düzenle, sistemle kavgaya tutuşur. Genç Ece’nin ilk üç kitabında özellikle anti-kapitalist, mülkiyet dışı, aylak, din dışında bir tipoloji çizilmektedir. Ancak 1970 sonrasındaki Ece Ayhan şiiri salt bir anti-Kemalizm vurgusu yapar.
Ece Ayhan anlatısı tamamen modern Türkçe şiirinin seslerinin, imge örgüsünün ve şiir yapısının dışında kurulmuş bir anti-lirizmin belki de tek örneğidir.
Ece Ayhan’nın ilk şiirlerinde güncellik olgusu yoğun biçimde hissedilir. Bakışsız Bir Kedi Kara’da ve Ortadoksluklar’da bu olgu kesintiye uğrar. “Devlet ve Tabiat”ta da yeniden ortaya çıkar. “Tarihe ağarken üç ağır yıldız” dizesi ile “Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan” ı yad eder.
Ece Ayhan şiirinde gerçeküstü metaforik tarz ve atonallik yani yeni bir bestecilik çağına göre “ton ve makama bağlı kalmadan yapılan besteciliğe” benzerlik öne çıkar. Ece Ayhan’ın atonalliği, şiiri düzyazıya yakınlaştırması, sistem ve devletle uyuşmazlığı ile sürrealizme en yakın İkinci Yeni şairi olduğu söylenebilir.
Sonuç olarak herkesin bir Ece Ayhan’ı var. Belki de Ece Ayhan’ı bu kadar özel kılan da bu özelliği. Kendisini liberal olarak tanımlayanlar olduğu kadar anarşist olarak da tanımlayanlar da var. Ben bu yazımda genelgeçer ve üzerinde uzlaşılmış bir Ece Ayhan üzerinden gitmeyi tercih ettim. Fakat bu benim de “Bir Ece Ayhan’nım olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
KAYNAKÇA;
Ali Özgür Özkarcı, Ece Ayhan (Şiir, Tarih,İdeoloji), Edebi Şeyleri, Kasım 2018, İstanbul (özet)
Ender Erenel, Ece Ayhan Sözlüğü, Ece Ayhan Ortodoksluklar 50 yaşında, sayfa 47-69,
Yapı Kredi Yayınları, Mayıs 2018, İstanbul