Yeşil İnsan Kaynağı, Teknoloji ve Dijital Güvenlik:
2025, yalnızca ekonomik ve politik dalgalanmaların değil; insanın, emeğin, teknolojinin ve verinin yeniden tanımlandığı bir yıl oldu. İklim krizinin görünür etkileri, artan afetler, sosyal medyanın yanlış kullanımı, veri ihlalleri ve güvenlik açıkları; şirketleri klasik yönetim anlayışını sorgulamaya zorladı. Artık konuşulan şey sadece “çevre” değil; insan kaynağının yok oluşunu önlemek, bilgi ve beceriyi hem sürdürülebilir hem güvenli bir geleceğe taşıyabilmek.
Bu dönüşüm teknolojiyi de dönüştürüyor. Sıfır emisyonlu enerji sistemleri, yapay zekâ destekli optimizasyonlar, karbon hesaplayıcılar, sosyal etki ölçüm araçları ve veri koruma protokolleri 2025’te birer “trend” olmaktan çıktı, rekabetin merkezine yerleşti. 2025’ten çıkartmamız gereken dersler;
- Yeşil Beceri Açığı: Çalışanların yalnızca iş süreçlerini değil, çevresel ve sosyal etkileri yönetebilecek bilgi ve duyarlılığa sahip olması gerekiyor.
- Teknoloji + İnsan + Veri: Karbon-nötr altyapılar, dijital ikizler, enerji verimliliği yazılımları, veri koruma ve siber güvenlik protokolleri artık ayrılmaz bir bütün.
- Kırılganlık ve Güvenlik: Krizlere karşı yalnızca finansal dayanıklılık yetmiyor; insan kaynağını, teknolojiyi ve veriyi aynı anda güvenceye almak gerekiyor.
- Ekonomik Zorluklar: Döviz dalgalanmaları, enflasyon ve tedarik zinciri kırılmaları, şirketlerin “sadece çevreci” değil “finansal açıdan dayanıklı” bir iş modeli geliştirmesini zorunlu kıldı.
- Sosyal Medya ve İtibar Riski: Yanlış bilgi, veri sızıntısı ve hızlı yayılan krizler, şirketlerin sadece PR değil, bütünleşik dijital etik ve güvenlik politikaları geliştirmesi gerektiğini gösterdi.
2026: Sektörler Arası Büyük Dönüşüm ve Yeşil + Dijital Gelecek
2026’ya girerken tablo netleşiyor: Bugüne dek gönüllülük esasıyla yürüyen çevre, sosyal etki ve veri güvenliği uygulamaları artık küresel regülasyonlara, yatırımcı kriterlerine ve tüketici beklentilerine bağlanmış durumda. Bu yıl, özellikle dört alanda büyük bir kırılma bekleniyor:
- Yeşil İnsan Kaynağının Kurumsallaşması: “Green skills” yanında “digital ethics” yani dijital etik ve veri güvenliği becerileri insan kaynaklarının resmi strateji dokümanlarına girecek. Artık işe alım ilanlarında sürdürülebilirlik farkındalığı, çevresel risk yönetimi ve veri koruma bilgisi gibi beceriler istenecek.
- Yeşil Teknoloji ve Veri Tabanlı Güvenli Yönetim:Karbon-nötr altyapılar, enerji verimliliği, dijital ikiz ve blockchain tabanlı tedarik izleme sistemleri, veri güvenlik standartlarıyla birlikte şirketlerin “olmazsa olmaz” yatırımları olacak.
- Sosyal Etki + Kriz + Dijital Direnç:Afetler, savaşlar, ekonomik dalgalanmalar ve sosyal medya krizleri… 2026’da “proaktif sosyal risk ve veri güvenliği yönetimi” gerekliliği gündeme gelecek. Artık sadece sigorta değil, toplumsal ve dijital direnç inşa eden projeler yatırımcıların dikkat ettiği kriterler arasına girecek.
- Yeni Nesil Danışmanlık ve İşbirliği Modelleri:Şirketler bu dönüşümü tek başına yapamayacaklarını fark ediyor. 2026’da bağımsız ve çok disiplinli danışman ekiplerle çalışan şirketlerin sayısı artacak. Bu ekipler, yeşil beceri ve dijital güvenlik eğitimlerinden sosyal etki ve sürdürülebilirlik raporlamasına kadar şirketleri geleceğe hazırlayan katalizör işlevi görecek.
2026 için sektörel manifest;
- Yeşil insan kaynağı ve yeşil teknoloji yatırımları, kâr marjlarını artıran “rekabet avantajı” hâline gelecek.
- Çalışan refahı, çeşitlilik, veri güvenliği ve sosyal medya etiği, ihale dosyalarında ve yatırımcı değerlendirmelerinde kritik puan kazanım alanı hâline gelecek.
- Sosyal etki ve çevresel risklerle birlikte dijital güvenliği yönetebilen şirketler, yeni yatırım fonları ve uluslararası kredilere daha kolay erişecek.
- Teknolojiyi, insanı ve veriyi birleştiren kurumlar, kriz dönemlerinde müşteri ve tedarikçi güvenini daha az kaybederek hızlı toparlanacak.
- Bu yaklaşımı erken benimseyen kurumlar, yalnızca “yeşil” değil “insan ve veri odaklı” olarak da markalarını güçlendirecek.
Umut, Dönüşüm ve Güven …
2025 bize gösterdi ki, değişim kaçınılmaz; önemli olan bu değişimi kim yönlendiriyor. 2026’ya giriş, yalnızca ekonomik veya teknik zorluklarla değil, insan odaklı değerlere, adalet, psikolojik sağlık, veri güvenliği ve çevre bilinciyle yürünecek bir sınav olacak. Bugünden harekete geçen kurumlar, yarının sadece “sağlam” değil, “tercih edilen” markaları hâline gelecek. Bu sadece çevre ve teknoloji yatırımı değil, insanı ve veriyi geleceğe taşıyan bir vizyon.
Yazar Hakkında;
Bahar Zeynep Barut, Beyondtohuman’ın kurucusu ve Anneden Anneye Destek Derneği’nin kurucu üyesidir. İnsan kaynağı yönetimi, sürdürülebilirlik, yeşil dönüşüm, sosyal etki ve dijital güvenlik alanlarında projeler yürütmekte, şirket ve sivil toplum kuruluşlarına bu konularda danışmanlık vermektedir. “İnsanı geleceğe taşımak” vizyonuyla kurumlarda kültürel, çevresel ve dijital dönüşüm süreçlerine katkıda bulunuyor.
