Bazı kötülükler çığlık atmaz.
Ne ses duyarız ne darbe izi bırakır ne de bir rapora girer.
Oysa insanın ruhunda açılan en derin yaralar, çoğu zaman sessiz kötülüklerin ince ve keskin darbeleriyle oluşur.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’ne her yıl aynı soruyla giriyoruz:
Şiddet sadece fiziksel midir?
Hayır.
Bazen şiddet, bir insanın güvenini incitmekle başlar; bazen, sevildiğini sanan bir kalbin üstüne ağır bir yük bırakmakla; bazen de sessizlikle, yok saymayla, duygusal manipülasyonla…
Kötülüğün en tehlikeli hâli, hunhar bir saldırıdan değil; sahte nezaketin içinden çıkan bıçak darbelerinden doğar. Çünkü insanı hazırlıksız yakalar. Gülerken vurur. Güven verirken çeker. Ve en acısı: İyilikmiş gibi görünen bir davranışla, insanı kendi kendinden bile şüphe ettirebilir.
Birçok kadın hayatında en çok şu anlarda kırılır: Birisi ona “değer veriyormuş” gibi davranırken arka planda başka niyetlerin dolaştığını fark ettiğinde…
Kimi zaman bir kahve masasında, kimi zaman bir yolculuk anısında, kimi zaman da bir tebessümün gölgesinde… İnsan, kendisini uçurumdan atmadan evvel ona şık bir kahvaltı hazırlayanların kötülüğünü geç anlar.
Çünkü kötülüğün bu türü asla yüksek sesle gelmez; zaten amacı da o değildir.
25 Kasım bize şunu hatırlatır: Kadına yönelik şiddet sadece fiziksel izlerden ibaret değildir. Bir insanın duygularını küçümsemek, umutlarını değersizleştirmek, güvenini sömürmek… Bunların hepsi görünmeyen yaralardır. Ve en ağır acıyı, çoğu zaman en derinden sevmeye çalışan kadınlar çeker.
Fakat bugün bir ağıt değil; bir uyanış günüdür. Şiddet hangi formda gelirse gelsin-adı ister sessizlik ister manipülasyon ister duygusal oyun olsun-kadınların her defasında yeniden ayağa kalktığını, yeniden güçlendiğini, yeniden kendini inşa ettiğini gösteren bir gündür. Çünkü bazı insanlar kötüdür; ama bazı kadınlar da öyle güçlüdür ki, bir kahvaltı masasında yediği darbeyi, bir ömür boyu başkalarına ışık olacak bir güce dönüştürür.
Karanlıktan çıkan her kadın, başka bir kadının yolunu aydınlatır. Bu yüzden bugün, yalnızca şiddete karşı çıkma günü değildir; aynı zamanda kendini yeniden var etme, yeniden doğrulma ve “Ben buradayım” deme günüdür. Kadın iyileştiğinde değil; kırıldığında gösterir gerçek gücünü.
Ve unutmamak gerekir ki:
Bazı insanlar öyle kötüdür ki, sizi kullanıp uçurumdan atmadan önce şık bir kahvaltı hazırlayabilirler… çünkü kötülük her zaman sert değildir; bazen sahte nezaketin ince bir bıçağıdır.
Ve en önemlisi:
Gerçek güç, kötülüğe rağmen iyiliği seçebilen kalplerdedir.
Dr Bahar Zeynep Barut.
Tüm yazılarım telif hakkı içerir.













