Bazı kelimeler vardır, anlamını bilmesen bile tınısı seni yakalar.
“Merdümgiriz” de onlardan biri. Söylerken bile dilinin ucunda hafif bir hüzün, hafif bir mesafe duygusu bırakıyor.
Sözlükler, merdümgirizi “insandan kaçan, insanlardan uzak duran, içine kapanık kimse” diye tanımlar. Ama sen de biliyorsun ki kelimeler, sözlükte yazılandan daha derin.
Merdümgiriz dediğin insan; biraz kırılmış, biraz yorulmuş, biraz yanlış anlaşılmış, biraz da “Ben böyle iyiyim galiba…” diyerek kendini kenara çekmiş biridir.
Şimdi sana sorayım:
Sen de zaman zaman kendini biraz merdümgiriz hissetmiyor musun?
## Kalabalıklar İçinde Sessizce Geri Çekilmek
Bugün tuhaf bir çağdayız.
Hepimiz, her an “ulaşılabilir”iz. Bir mesajla, bir story ile, bir bildirimle herkes birbirine dokunabiliyormuş gibi görünüyor. Ama işin garibi şu ki, hiç olmadığımız kadar da yalnız hissediyoruz.
Biliyor musun, bazen merdümgiriz olmak, gürültüden kaçmanın sessiz bir yolu gibi.
Sürekli konuşulan ama az şeyin gerçekten söylendiği bir dünyada, içe kapanmak bir tür savunma mekanizmasına dönüşüyor.
Belki de sen de yaşadın:
Bir sohbetin ortasında susmak istedin.
Kalabalığın tam içinde, aniden uzaklaştığını hissettin.
Seni anlamadıklarını düşündüğün için, “Anlatmayayım daha iyi…” deyip içine attın.
İşte tam orada, merdümgirizliğin ince çizgisinde yürümeye başlıyoruz.## Yorgunluğun Adı: İnsan Yorgunluğu
İnsandan kaçmak, her zaman insan sevmemek demek değil.
Bazen tam tersi: Fazla sevmiş, fazla güvenmiş, fazla anlamaya çalışmış olmanın yorgunluğu bu.
Belki sen de fark etmişsindir;
Ne zaman beklenti kurduysan hayal kırıklığı kapıda belirdi.
“Bu sefer farklı olacak.” dediğinde, yine aynı yerden kırıldın.
İçinden, “Artık kimseyle uğraşamayacağım.” cümlesi geçmeye başladı.
İşte merdümgiriz ruh hâli biraz böyle doğuyor.
İnsan kalabalıklarından yorulan kalp, kendi kabuğuna çekilip sessiz bir köşe arıyor.
Bu yüzden merdümgiriz biri gördüğünde, ona “soğuk”, “itici”, “kendini beğenmiş” demeden önce, belki de içinden geçen cümle şudur:
“Ben artık sadece kendimi korumaya çalışıyorum.”
## Dijital Dünyanın Merdümgirizleri
Bir de işin dijital tarafı var.
Aslında hiç bu kadar “bağlı” olmamıştık ama bir o kadar da birbirimize “yabancı”yız.
Mesela:
Telefon rehberinde yüzlerce kişi var ama gerçekten arayabileceğin kaç kişi var?
Bir story atıyorsun, onlarca kişi izliyor ama “Nasılsın, gerçekten?” diye soran kaç kişi oluyor?
Kalabalık bir grup sohbetinde yazarken rahatsın ama biri “Hadi yüz yüze görüşelim.” dediğinde içinden hafif bir kaçma isteği yükseliyor mu?
Belki de yeni çağın merdümgirizliği böyle bir şey:
Ekran üzerinden temas edip, gerçek hayatta mesafeyi korumak.
## Kendini Korumak mı, Kendini Kaybetmek mi?
Şimdi burada durup sana da sormak istiyorum:
Sence merdümgiriz olmak kötü müdür?
Bence değil.
İnsanın kendine alan açması, kalabalıklardan uzaklaşması, her ortama karışmak zorunda hissetmemesi, aslında çok sağlıklı bir şey olabilir.
Herkesin konuştuğu bir çağda, susmayı seçebilmek; herkesin görünür olma derdinde olduğu bir dünyada, geri planda kalmayı göze almak az buz cesaret değil.
Ama işin tehlikeli bir tarafı da var:
İnsan, bir noktadan sonra sadece kendini korumaya çalışırken, fark etmeden kendini de kaybedebilir.
Kimseyi görmeyeyim derken, “kimsenin görmediği biri”ne dönüşmek…
İletişimden kaçarken, kendini anlatmayı tamamen bırakmak…
Gönlünü, incinmesin diye o kadar kalın duvarlarla çevirmek ki, o duvarların arkasında sen bile kendine ulaşamaz hâle gelmek…
İşte merdümgirizliğin kırılma noktası tam burası.
## Uzak Ama Tamamen Uzak Değil
Belki şu an bu satırları okurken, “Evet ya, bu biraz da benim hikâyem.” diyorsun.
Belki de sen de insanlara mesafeli duruyorsun, kimseye tam açılmıyorsun, kendini anlatmaktan yorulmuş durumdasın.
Şunu bil istiyorum:
Böyle hissetmen seni “eksik” ya da “hatalı” yapmıyor.
Bu çağda, bu kadar hızlı, bu kadar kırıcı, bu kadar yüzeysel ilişkilerin arasında, merdümgiriz hissetmek çok insanca.
Ama yine de, tamamen içeriye kapanmadan önce şunu unutmamakta fayda var:
Her insan, yanlış kişiler yüzünden doğru insanlardan da vazgeçmemeli.
Belki herkes seni anlamayacak.
Belki çoğu kişi seni dinler gibi yapacak.
Belki senden çok vereceksin, az alacaksın.
Ama arada bir, gerçekten dinleyen, gerçekten gören, gerçekten hisseden insanlar da çıkıyor bu hayata.
Onlar için, kapıyı azıcık aralık bırakmaya değer.
## Son Söz Niyetine
Merdümgiriz olmanın ayıp, kusur ya da eksiklik olduğunu düşünme.
Kendini korumak için geri çekildiğin, yorulduğun için sustuğun zamanlar olacak. Bu çok normal.
Ama ne olursa olsun, tamamen kapanma.
Dünyaya, insanlara, hayata, hatta kendine…
Çünkü bazen en güzel şeyler, tam da “Artık hiçbir şey beklemiyorum.” dediğin yerde başlıyor.
**Belki de mesele, insandan kaçmak değil; sadece, yanlış insanlardan uzak dururken, doğru insanlara kalbinde hâlâ küçük bir yer bırakmayı unutmamak.












