Bu bölümde de Rönesansla devam ediyoruz. Bu dönem çok önemli atılımların olduğu, sanatın yeniden doğduğu bir dönem olduğu için uzun uzun incelenebilir.
Rönesansta edebiyat, tarih arkeoloji, resim, heykel sanatına önem verildiğini çok ünlü sanatçıların yetiştiğini biliyoruz.
Rönesans ta mimaride Gotik tarz terk edildi, Barok ve Rokoko üslubu geliştirildi. Yine eski Yunan ve Roma edebiyatı incelendi.
Bir önceki yazımızda Rönesansın İtalya da başladığını söylemiştik. Bunun nedenleri arasında, Osmanlı İmparatorluğunun fetihleri ile bilgin ve sanatçıların İtalya ya göç etmesi de etkendir görüşü vardır. Bir diğer görüş ise, Floransa da yaşayan ünlü ve zengin ailelerin sanatı ve sanatçıyı korumaları, teşvik etmeleri şeklindedir.
Bazı otoritelere göre de Petrarca’nın etkisiyle, rönesansın başladığı kabul edilir
Katolik kilisesi dünyanın düz olduğunu savunurken, dünyanın yuvarlak olduğu düşüncesi gelişmiştir. Ayrıca Kopernik Dünyanın değil güneşin merkez olduğu bir evreni savunmuştur.
Anatomi çalışmaları hız kazanmış, Yeni keşifler sayesinde bir çok bitki ve hayvan türü keşfedilmiştir.
Orta çağda soyluların kullandığı dil halk tarafından anlaşılmıyordu. Saray edebiyatı halktan kopuktu. Rönesansla gelişen Ulus devlet anlayışı ile ulusal dil kavramı a benimsendi.
Protestanların kutsal kitabın Latince yerine ulusal dillerde okunmasındaki ısrarı ile, ulusal diller gelişmiş, bunun yanı sıra okur yazarlık oranı artmıştır.
Rönesans düşüncesinde: gerçeği bulmak için, bilimsel şüphecilik ve bilimsel yöntem kullanılmalıdır.
Rönesansta edebiyat ve sanatın yanı sıra felsefi bir derinlik vardır. İnsan derinden ele alınıp tartışılmıştır.
Bu dönemdeki hümanist yaklaşım, insana iyimser yaklaşır, İnsanın güzel ve iyi şeyler yapmak, iyi yaşamak, daha iyi bir dünya için çalışmalıdır. Öteki dünya için kaygılanmayı kabul etmez. Rönesans bireyi için doğru olana ancak akıl yoluyla ulaşılabilir di, ve insanın isterse her şeyi başarabileceğine güveniyorlardı.
Orta çağda birbirinden kopuk olan Aristokratlar, köylüler ve orta sınıf yerini, gittikçe yoksullaşan soylularla, ticaret yaparak zenginleşen orta sınıfa bıraktı. Para ticaretle orta sınıfın eline geçti, Soyluluk para ile satın alınabilir oldu.
Orta çağda ( kökel günah) düşüncesi hakimdi. İnsan ne yaparsa yapsın hiçbir zaman günahtan kurtulamayacaktı. Çünkü doğuştan günaha mahkûm edilmişti.
Toplum hayatına baktığımızda, orta çağdaki soylular orta sınıf, ve köylüler arasındaki kopukluk değişmeye başlamıştır. Artık Zengin olmayan soyluluk önemini yitirmiş, ticaretle zenginleşen bir orta sınıf kendini geliştirmeye başladı. Orta çağda soyluluk doğumla evlada geçerken, artık kan bağı gerektirmedi. Unvanlar satın alınabiliyordu.
Rönesansa hâkim olan Hümanist düşünce insan kapasitesine de iyimser yaklaşır. İnsan şimdi iyi şeyler yapmaya iyi yaşamaya, geleceğe daha iyi bir dünya bırakmaya çalışır. Öte dünya için endişe duymayı anlamsız bulur.
Gelecek sayımızda Rönesans düşünürlerini ve sanatçılarını tanımaya çalışırız.
Hoşça kalın