Spor, sağlıklı bir yaşamın ayrılmaz bir parçasıdır. Ancak bazı sporcular için performans beklentisi, başarı baskısı ve beden algısına yönelik kaygılar sağlıklı sınırların dışına taşabilir. Son yıllarda özellikle profesyonel ve amatör sporcularda giderek daha fazla fark edilmeye başlanan Anoreksiya Athletica, performansı artırma amacıyla bilinçsizce kilo kısıtlama davranışlarının geliştiği bir yeme bozukluğu türüdür.
Psikiyatri Uzmanı Dr. Sema Bayçın, bu bozukluğun yalnızca fiziksel bir kilo kaybı hedefinden ibaret olmadığını, asıl tehlikenin kişinin bedenine ve performansına dair algısının bozulması olduğunu vurguluyor:
“Anoreksiya Athletica’da sporcu artık bedeniyle iş birliği içinde değildir; ona hükmetmeye çalışır. Yeme davranışı performansın bir parçası olmaktan çıkar, kaygıyı kontrol etme aracına dönüşür.”
Sporcu Disiplini mi, Kontrol Saplantısı mı?
Anoreksiya Athletica’nın en belirgin özelliği, sporcunun beslenmesini bir başarı ölçütü haline getirmesidir. Öğün atlama, kalori takibiyle aşırı meşgul olma, açlık hissini baskılama veya yoğun antrenman sonrası yemek yemekten kaçınma gibi davranışlar zamanla günlük hayatın tamamını etkiler.
Sporcu başlangıçta bu davranışı disiplin olarak tanımlar; ancak süreç ilerledikçe yemek, performans kaygısı ve beden algısı arasında bir denge kuramaz.
Uzm. Dr. Sema Bayçın,
“Anoreksiya Athletica’da amaç kilo vermek değildir; kilo kontrolü üzerinden kaygıyı kontrol etmeye çalışmaktır. Sporcu bir süre sonra bedenini bir performans projesi gibi görmeye başlar.”
Başarı Baskısı ile Beden Algısının Bozulması Arasındaki İlişkiye Dikkat
Bu durum özellikle estetik beklentinin yüksek olduğu jimnastik, koşu, dans, yüzme gibi branşlarda sık görülür. Ancak dış görünüş baskısı yalnızca profesyonellerle sınırlı değildir; amatör sporcularda da sosyal medya etkisi, rekabet duygusu ve mükemmeliyetçilik bu tabloyu besleyebilir. Sporcu, zihninde sürekli “Daha hafif olursam daha hızlı olurum.” ya da “Zayıflık başarı demektir.” gibi kalıplaşmış düşünceler geliştirebilir.
Uzm. Dr. Sema Bayçın,
“Sporcu, fiziksel sınırlarını zorlamayı başarı olarak kodladığında, bedeninin ihtiyaçlarını duymamaya başlar. Zihin, bedenin sinyallerinden kopar.”
Zihin ve beden arasındaki bağın kopuşu; yorgunluk, odaklanma güçlüğü, uyku bozuklukları ve duygudurum değişimleriyle kendini gösterir. Performans düşmeye başladıkça kaygı artar, kaygı arttıkça kısıtlama davranışı derinleşir.
Yeme Davranışı Bozukluğunun Psikolojik Dinamiği
Anoreksiya Athletica’nın psikolojik temelinde çoğu zaman mükemmeliyetçilik ve kontrol ihtiyacı bulunur. Sporcu kontrol duygusunu beden üzerinden sağlamaya çalıştıkça, yeme davranışı duygusal düzenleme aracı haline gelir. Kilo, bir sayı olmaktan çıkar ve öz değer belirleyicisi olur.
Bu süreçte sporcu:
- Yemekle ilgili suçluluk hissetmeye başlayabilir.
- Aynada bedenini sürekli eleştirebilir.
- Antrenman kaçırdığında yoğun kaygı duyabilir.
- Tüm bunlar depresyon, kaygı bozukluğu ve tükenmişlik sendromuna eşlik etmeye adaydır.
Tedavide Ana Hedef: Kontrolü Bedenden Zihne Taşımak
Tedavi yalnızca kilo takibini kapsamaz; sporcunun yemekle olan ilişkisini, beden algısını ve başarıya yüklediği anlamı yeniden yapılandırmayı amaçlar. Psikiyatrik değerlendirme, bilişsel-davranışçı terapi ve gerektiğinde beslenme uzmanı ile multidisipliner bir yaklaşım uygulanır.
Uzm. Dr. Bayçın,
“Sağlıklı spor, bedenle savaşmak değil, bedenle iş birliği yapabilmektir. Bir sporcu dengeli beslenmeden performans gösteremez.”
Sağlık, Performansın Temelidir
Anoreksiya Athletica, sporun sağlıklı yönü ile başarı baskısının kırılgan çizgisi arasında yer alır. Erken fark edildiğinde geri dönüş mümkündür. Sporcular, antrenörler ve aileler bu belirtileri gözlemlediğinde profesyonel destek alma aşamasını düşünmelidir.
“Bir sporcu, bedeninden güç almadan performans gösteremez. Beden, cezalandırılacak bir nesne değil; korunması gereken bir yaşam alanıdır. Sağlıklı spor, yalnızca antrenman ve disiplinle yapılmaz; doğru beslenme, psikolojik dayanıklılık ve beden algısıyla damümkündür. Kilo kaybını başarı sanmak, uzun vadede zihinsel tükenmişlik yaratır. Performans, ancak beden ve zihin aynı hedefe yürüdüğünde sürdürülebilir.”













