6 Kasım 2025 tarihli Birgün gazetesinde yer alan ve kamuoyunun vicdanını yaralayan “Halka Ne Yedirdiniz?” başlıklı haber, uzun zamandır dile getirdiğimiz gıda güvenliği felaketinin vardığı noktayı bir kez daha gözler önüne sermiştir. Meslek odası olarak yıllardır yaptığımız uyarıların ne yazık ki dikkate alınmadığı, halk sağlığının göz göre göre tehlikeye atıldığı bu tablo, kesinlikle kabul edilemezdir.
TMMOB Gıda Mühendisleri Odası olarak her fırsatta vurguladığımız gibi, yeterli, dengeli ve güvenli gıdaya, sürdürülebilir ve ekonomik bir şekilde erişim, bir insan hakkıdır. Ancak ülkedeki mevcut tarım ve gıda politikaları, halkımızın bu temel hakka ulaşmasını sağlayamamaktadır. Bu vesileyle bir kez daha soruyoruz: Gıda güvenliği sizin için ne ifade ediyor ?
İthalata dayalı, çok uluslu şirketlerin çıkarlarını önceleyen tarım politikaları, yerli üretimi zayıflatmış, gıda güvencesini ve dolayısıyla gıda güvenliğini tehlikeye atmıştır. Yetersiz denetim ve piyasa koşullarına bırakılan bir gıda sektörü, halkın sofrasını kimyasal atıklar, hileli ürünler ve sağlıksız girdilerle zehirlemektedir.
Basına yansıyan bu tür skandalları münferit olaylar olarak görmüyoruz. Bu durumlar tam olarak denetim mekanizmalarındaki boşluğun ve siyasi tercihin bir sonucudur. Güvenilir olmayan gıda tüketimine bağlı ishalden kansere kadar yüzlerce hastalık riski altında yaşayan milyonlarca vatandaşımızın sağlığı hiçe sayılmaktadır. Temel sorumluluğu halk sağlığını korumak olan kamu otoritesi, görevini layığıyla yerine getirmelidir.
Gıdanın tarladan çatala, çiftlikten sofraya kadar olan tüm aşamalarında, bilimsel temellere dayalı denetimi yapacak olan Gıda Mühendisleri başta olmak üzere, teknik personel kamuda yeterince istihdam edilmemektedir. “Gıda Mühendisi halkın sağlık güvencesi” derken, bu güvencenin kamudaki istihdam politikalarıyla ortadan kaldırılmasına karşı çıkıyoruz! Kamuda tasarruf adı altında halk sağlığından tasarruf edilemez!
TMMOB Gıda Mühendisleri Odası olarak, bir an önce güvenli gıda hakkının tesis edilmesi için acil önlem alınmasını talep ediyor ve kamuoyuna duyuruyoruz:
- Gıda denetimleri, siyasi baskıdan uzak, yalnızca halk sağlığını esas alan, yeterli teknik donanıma ve uzman personele sahip kamu kurumları eliyle, kesintisiz ve şeffaf bir şekilde yapılmalıdır.
- Tarım ve Orman Bakanlığı başta olmak üzere, gıda kontrol ve denetim süreçlerinde görev alacak Gıda Mühendisi istihdamı derhal artırılmalı, uzmanlık alanlarının dışına çıkılması engellenmelidir.
- İnsan sağlığıyla oynayan, halkı alenen zehirleyen hileli gıda üreticileri ve sorumluları hakkında yasal süreçler caydırıcı bir şekilde işletilmelidir.
- İthalata dayalı politikalar terk edilmeli, küçük ve orta ölçekli üreticiyi destekleyen, kooperatifleşmeyi teşvik eden, yerel ve temiz üretimi önceleyen bir tarım-gıda politikasına geçilmelidir.
Bahsi geçen haberle ilgili firma yetkilileri “Son günlerde bazı basın organlarında yer alan laboratuvar sonuçlarıyla ilgili iddialar tamamen asılsızdır. Bahsi geçen ürünler tamamen ihracat amacıyla üretilmiştir. Üretim sonrasında kendi laboratuvarımızda yapılan analizlerde sonuçlarımız uygundu. Ardından Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi’ne (KSÜ) teyit amaçlı olarak numunelerimizi gönderdik. Ancak analiz sürecinde yaşanan gecikme ve numunelerin bekleme şartlarına bağlı olarak farklı sonuçlar çıkmıştır” açıklamasında bulunmuştur.
Bu olayda yaşanan belirsizliği gidermek ve kamuoyunu bilgilendirmek Tarım ve Orman Bakanlığı’nın görevidir. Konuyla ilgili yapılanları şeffaf olarak ivedilikle paylaşmalı ve aşağıda belirttiğimiz soruları cevaplamalıdır.
Bahsi geçen gıda firması risk esasına göre denetimleri düzenli yapılıyor mu, denetim sonuçları olumsuz mu çıktı, öyle ise toplatma ve imha bilgileri kamuoyuyla paylaşılacak mı ?
Tarım ve Orman Bakanı başta olmak üzere tüm yetkilileri, bu ve bunun gibi birçok gıda güvenliği problemini önlemeye ve “Halka Ne Yedirdiniz?” sorusuna gerek kalmayacak şekilde halk sağlığını en üst öncelik olarak kabul eden gıda egemenliğine dayalı, bilimsel ve kamucu politikalara derhal dönmeye çağırıyoruz.
