Ruh sağlığı bir lüks değil, herkes için temel bir insan hakkı.
Modern yaşamın temposu, iş yükü ve stresin sürekli baskısı birçok kişiyi tükenmişlik sendromu ile karşı karşıya bırakıyor. Uzmanlar, tükenmişliği sıradan yorgunlukla karıştırmamak gerektiğinin altını çiziyor.
Klinik Psikolog Melike Urcan, tükenmişlik sendromunun uzun süreli stres ve duygusal zorlanma sonucu ortaya çıkan bir tablo olduğunu belirterek, “Bu yalnızca bedensel değil, aynı zamanda duygusal ve zihinsel bir çöküş halidir. İşteki verimliliği düşürür, kişiler arası ilişkilerde mesafeler yaratır” dedi.
Stres: Düşman mı Yoksa Motivasyon Kaynağı mı?
Her stresin zararlı olmadığını vurgulayan Urcan, belirli düzeydeki stresin odaklanmayı ve motivasyonu artırabileceğini söyledi. “Asıl mesele stresin varlığı değil, onu nasıl yaşadığımız ve yönettiğimizdir. Kontrolsüz, yoğun ve uzun süreli stres, bedenin alarm halinde kalmasına neden olur” diye konuştu.
Stresin Bedene Etkileri
Yoğun strese maruz kalan bireylerin uyku, sindirim ve bağışıklık sistemlerinde bozulmalar yaşayabildiğini ifade eden Klinik Psikolog Melike Urcan, stresin yönetilmediği takdirde tüm vücudu etkilediğini belirtti.
İş Hayatında Denge Kurmak Şart
Tükenmişliğe karşı korunmanın en etkili yolunun iş-yaşam dengesi olduğunu söyleyen Urcan, “Mola vermek, sınır koyabilmek, hayır diyebilmek, anlamlı hedefler belirlemek ve destekleyici ilişkiler kurmak ruh sağlığı açısından en önemli koruyucu faktörlerdir” dedi.
Tükenmişlik Belirtileri: Sessiz İlerleyen Bir Süreç
Tükenmişliğin sinsi bir şekilde geliştiğini hatırlatan Urcan, “Beslenme ve uyku bozuklukları, bitkinlik, sabahları kalkmak istememe, işe gitme isteksizliği, hayata dair anlam kaybı ve başarısızlık hissi en sık karşılaşılan belirtilerdir” ifadelerini kullandı. Bu belirtilerin iki haftadan uzun sürdüğü durumlarda mutlaka profesyonel destek alınması gerektiğini vurguladı.
10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü’nün Anlamı
Urcan, bu özel günün görünmeyen sorunları görünür kılmayı hedeflediğini belirtti. “Ruh sağlığı, bedensel hastalıklar kadar gerçektir. Ancak çoğu zaman gözle görülmediği için fark edilmez. Bugün bize, görünmeyeni görünür kılma sorumluluğunu hatırlatır” dedi.
Ruh sağlığını stresle başa çıkabilme, üretken olabilme ve ilişkilerde denge kurabilme kapasitesi olarak tanımlayan Urcan, bunun sadece hastalığın yokluğu değil, işlevselliğin korunması anlamına geldiğini vurguladı.
Ruh Sağlığı Hizmetleri: Bir Hak, Bir Lüks Değil
Urcan, “Ruh sağlığı hizmeti bir ayrıcalık değil, temel bir insan hakkıdır. Toplumun farkındalığının artması, kişilerin damgalanmadan, utanmadan bu hizmetlerden faydalanabilmesini sağlar” dedi.
Psikolojik destek almanın toplumda hala yanlış bir şekilde zayıflık olarak görüldüğünü söyleyen Urcan, “Tam aksine bu, kişinin yaşam kalitesini artırma yönünde güçlü bir adımdır” diyerek sözlerini noktaladı.
Klinik Psikolog olarak hizmet veren Melike Urcan’ın vurguladığı gibi ruh sağlığı bedensel sağlık kadar önemli, korunması ve desteklenmesi gereken bir alan olarak toplumun gündeminde yer almalı.