Akbank Sanat, 24-28 Eylül tarihleri arasında Akbank ana partnerliğinde gerçekleştirilecek Contemporary Istanbul’un 20. edisyonunda, bir solo sergi olan “Uzun Hikâyenin Yarısı” ile sanatseverlerle buluşacak. Prof. Dr. Hasan Bülent Kahraman’ın küratörlüğünü üstlendiği sergide, 20. yüzyılın büyük sanatçısı Jannis Kounellis’in 16 yapıtı dünyada ilk kez bir arada sergilenecek.
Öncüsü olduğu Arte Povera akımında daima yoksullukla ilgilenen; fakat yoksulluğu hiçbir zaman yoksunluk olarak görmeyen Kounellis’in izlediği oyunlardan ürettiği bu resimler, insanın evrensel trajiğini tiyatro sahnesinin dramatik yapısı içinde arıyor. Bu resimler mitoloji üretmeyi insanlığın ayrılmaz parçası olarak değerlendirirken insanın kurduğu her öykünün yarım olduğunu öteki yarısını maskenin ve sahnenin tamamlayacağını bize duyumsatıyor.
20. kez Akbank’ın ana partnerliğinde gerçekleşen Contemporary İstanbul’a ilişkin değerlendirmede bulunan Akbank Marka ve İletişim Başkanı Beril Alakoç şunları söyledi: “Sanat, toplumları dönüştüren ve geleceğe ilham veren en güçlü alanlardan biri. Akbank olarak biz de bu gücü desteklemeyi, ülkemizin kültürel gelişimine ve sürdürülebilir geleceğine katkıda bulunmayı önceliklerimizden biri olarak görüyoruz. Bu vizyonla 20 yıldır Contemporary Istanbul’a ana partner olarak eşlik ediyoruz. Fuarda yer alan Akbank Sanat standımızda bu yıl yine özel sergiye ev sahipliği yapıyoruz. 20. yüzyılın en önemli sanat akımlarından Arte Povera’nın en önemli isimlerinden biri olan Jannis Kounellis’in 16 yapıtını dünyada ilk kez bir arada sergiliyoruz. Diğer taraftan yine bu yıl ilk kez güzel sanatlar liseleri ve üniversitelerden 250 öğrenciyi fuarda ücretsiz olarak ağırlıyoruz. Onlara özel, rehber eşliğinde organize ettiğimiz turlarla, fuarı profesyonel bir gözle deneyimlemelerini sağlıyoruz. Akbank olarak 50 yılı aşkın süredir olduğu gibi sanatın farklı disiplinlerini desteklemeye ve genç sanatçıların yanında olmaya devam edeceğiz.”
Sergi kavramsal metni:
Tiyatro Dionisos’la başladı. Hayatın canlılığı ve umudun aracıydı tiyatro ya da şenlikler. Tragedyayı insan da tiyatro da daha sonra keşfetti. Oysa tragedya insanın içinde baştan beri vardı. Çünkü insan öleceğini bilerek yaşıyordu. Şenlik o ölümlülüğe bir yanıttı: öldükten sonra da yaşamak arzusuydu.
Tiyatro hayatla ölüm arasındaki gergin teldir. Oyuncu o telin üstünde oynayan cambaz. Oyuncu sahneye çıkar oynar ve yaşar. Sahnedeki oyuncuyu bu dünyada sanırız. Oysa oynarken Hades’in yer altındaki dünyasına gider, Stiks Irmağı’nı geçer. Oyun bitince yeryüzüne döner. Oynamak ölmektir. O nedenle her oyuncu maskelidir.
Yaşam kısadır. Oyunlar da kısadır. Ama oyun bittikten sonra başlar ömrünü ve yaşamı uzatır. Çünkü her insan bir oyuncuya dönüşmüştür.
Kounellis, bu yeryüzü büyücüsü, 20. Yüzyıl’ın evrensel ismi, Arte Povera’nın babası, oyunculuğun yaşamın özü olduğunu biliyordu. Çünkü yoksuldular ve mitoloji ürettiler. Yoksuldular, azı çoğa dönüştürdüler. Bütün yoksullar büyük oyunculardı. Tiyatro zenginlerin işi değildir.
Kounellis tiyatro sahnelerinde oyuncuları izledi ve resmetti.
O resimler yeraltında/n yapıldı. O resimlerdeki figürler Hades’in yanında yapıldı. Çünkü insan maske takan yaratıktı ve maske daima öteki dünya demekti. Yaşam kısa, oyun uzundu.
Ve o resimler yeryüzünde gün ışığına ilk kez çıkıyor.
Kounellis, uzun hikâyenin yarısını çizdi ve boyadı: Oyun ve yaşam…