Dijital yerliler olarak tanımlanan gençler bağlantılı teknolojilere karşı içgüdüsel bir rahatlık geliştirmiş durumdalar. Bu rahatlık; aşırı güven, dikkatsizlik ve sabırsızlıkla birleştiğinde önemli riskler doğurabiliyor. Gençlerin siber güvenliğe dair farkındalık kazanması için klasik “ders verme” yaklaşımından ziyade, empati ve anlayışla bilgi paylaşımı ön plana çıkmalı. Güvenli bir dijital yaşam için her yaştan bireyin bilinçlenmesinin öneminden hareket eden siber güvenlik şirketi ESET, gençler çevrimiçi güvenliklerini nasıl artırabilirler sorusuna cevap aradı, önerilerini paylaştı.
Dijital yerliler olarak adlandırılan genç nesiller, teknolojik cihazlar ve internetle iç içe büyümüş bireyler olarak dijital dünyaya oldukça hâkim. Ancak bu hâkimiyet, onları siber tehditlere karşı bağışık kılmıyor. Araştırmalar, bu grubun çevrimiçi dolandırıcılık ve diğer tehditler karşısında daha savunmasız olduğunu, risklere daha fazla maruz kaldığını ve bu risklerin sonuçlarını yeterince önemsemeyebildiğini gösteriyor.
Dijital yerlilerin paradoksu
Genç nesilleri siber risklere karşı daha hassas kılan bir dizi faktör bulunuyor. National Cybersecurity Alliance tarafından yapılan bir araştırma, gençlerin internette geçirdiği sürenin daha ileri yaştaki bireylere kıyasla daha fazla olduğunu ortaya koyuyor. Örneğin, Z kuşağının %65’i ve Y kuşağının %64’ü her zaman internete bağlı olduklarını belirtiyor. Buna ek olarak, Z kuşağının %38’i ve Y kuşağının %36’sı 10’dan fazla çevrimiçi hesaba sahipken bu oran Sessiz kuşakta yalnızca %23. Çevrimiçi hesap sayısının artması, potansiyel siber tehditlere maruz kalma riskini de artırıyor. Ancak daha çarpıcı olan, özellikle Z kuşağının dijital hijyen alışkanlıklarının oldukça zayıf olduğuna işaret eden veriler. Aynı araştırmaya göre:
- Z kuşağının yüzde 46’sı, işverenlerinin bilgisi olmadan hassas iş bilgilerini yapay zekâ araçlarıyla paylaştığını kabul ediyor (diğer çalışanlarda bu oran yüzde 38).
- Her hesap için benzersiz parolalar kullanan Z kuşağı oranı yalnızca yüzde 58 iken Baby Boomers kuşağında bu oran yüzde 71.
- Z kuşağının sadece yüzde 56’sı çok faktörlü kimlik doğrulama (MFA) kullanıyor. Baby Boomers’ın yüzde 71’i ve X kuşağının yüzde 70’i bu yöntemi tercih ediyor.
- Yazılım güncellemelerini her zaman ya da sık sık yüklediğini belirten Z kuşağı oranı yüzde 44.
- Z kuşağının yalnızca yüzde 68’i çevrimiçi güvenliği “öncelikli” olarak gördüğünü ifade ederken bu oran sessiz kuşakta yüzde 91, Baby Boomers’ta ise yüzde 89.
Gençler siber tehditlerin ateş hattında
Tüm bu veriler, Z kuşağı ve Y kuşağının X kuşağı ve Baby Boomers’a kıyasla kimlik avı ve çevrimiçi dolandırıcılıklara daha kolay kanabileceğini gösteriyor. Z kuşağı ve Millennials grubu, çevrimiçi dolandırıcılıklar sonucu maddi ya da kişisel veri kaybı yaşama riski açısından daha üst sırada yer alıyor.Bu riskin artmasında sabırsızlık, naiflik, aşırı özgüven gibi faktörlerin yanı sıra, teknolojiyi çok erken yaşta deneyimleme kaynaklı bir “her şeyi biliyorum” yanılgısı da etkili olabilir.
Gençlerin karşı karşıya olduğu başlıca çevrimiçi tehditler
Genç kullanıcıların karşılaştığı siber tehditler, yetişkinlerin karşılaştıklarına benzerlik gösterse de bu tehditlerin gençler üzerindeki duygusal ve psikolojik etkileri çok daha ağır olabilir. Öne çıkan tehdit başlıkları:
- Cinsel şantaj: Gençler, açık içerikli fotoğraf ya da videolar göndermeye ikna edilip daha sonra şantaja uğrayabiliyor. Bu tehdit, yapay zekâ ile üretilen çıplaklaştırma görselleri ya da kötü amaçlı yazılımlarla kullanıcıyı izlendiğine inandıran e-postalarla da şekillenebiliyor.
- Hesap ele geçirme: Güçlü parolalar ve MFA kullanılmaması hâlinde sosyal medya ve oyun hesapları gibi platformlar, kaba kuvvet saldırılarıyla kolayca ele geçirilebiliyor.
- Çevrimiçi dolandırıcılık: Sosyal medya, yatırım vaadi sunan ve kişisel bilgi ya da para talep eden dolandırıcılıkların ana kanallarından biri hâline geldi. Deepfake teknolojileri, ünlü isimlerin sözde onaylarıyla kandırma yöntemini daha da inandırıcı kılıyor.
- Kötü amaçlı indirmeler: Ücretsiz uygulamalar, oyunlar ya da korsan içerikler; parola hırsızlığı, reklam yazılımı bulaşması ve cihazın kontrolünü ele geçirme gibi riskler barındırıyor. Bütçesini düşünen gençler bu içeriklere yönelme eğiliminde olabilir.
Dijital yerliler için güvenlik ipuçları
Tüm internet kullanıcıları gibi gençlerin de temel siber güvenlik uygulamalarını benimsemesi gerekiyor. Dijital yerlilerin çevrimiçi tehditlere karşı kendilerini daha iyi koruyabilmesi için şu adımlar öneriliyor:
- Sadece resmi uygulama mağazalarını kullanın ve korsan içerik indirmeyin. Bu, kötü amaçlı yazılım bulaşma riskini azaltır.
- Yeni bir uygulamayı indirmeden önce yorumları ve geliştiricinin geçmişini kontrol edin.
- İşletim sistemlerini ve yazılımları güncel tutun. Bu, cihazın en son güvenlik yamalarına sahip olmasını sağlar.
- Tüm cihazlara güvenilir güvenlik yazılımları yükleyin. Bu, kötü amaçlı yazılım bulaşmalarını ve zararlı indirmeleri engellemeye yardımcı olur.
- Kimlik avına karşı dikkatli olun. Şüpheli e-posta veya mesajlardaki bağlantılara tıklamayın, ekleri açmayın. Gönderenin adresini kontrol edin, şüpheli mesajları doğrudan ilgili kurumla doğrulayın.
- Sosyal medya dolandırıcılıklarına karşı tetikte olun. Tıklamalar konusunda dikkatli olun, tanıdığınız kişilerden gelen mesajlara bile temkinli yaklaşın.
- Gizlilik ayarlarını gözden geçirin. Sosyal medyada fazla bilgi paylaşmak, hedefli saldırılar veya deepfake içerik üretimi için veri sağlayabilir.
- Gerçek olamayacak kadar iyi görünen şeylere şüpheyle yaklaşın. Dolandırıcılar çoğunlukla bu tür “fırsatları” kullanarak kandırır.