Arkeoloji okumak birçok insanın hayali, arkeolog olduğumu söylediğimde ilgiyle ve merakla sorular sormaya başlıyor çevremde kim varsa.
Arkeolojik olarak yüzlerce yıl kazılsa bitmeyecek topraklarda yaşamamıza rağmen, yöneticilerin arkeolojiye bu kadar uzak kalınması üzücü.
Üzerinde yaşadığımı Anadolu, öyle sırları saklıyor ki topraklarında, her kazı tarihi süreci yerinden sarsıyor, her yeni bilgi ve buluntu, bir öncekini geçersiz kılıyor.
Dünya, 4.5 milyar yaşında, ilk insan türünün ortaya çıkışı sadece 300 bin yıl önce…
4.5 milyar yılın 300 bin yılında varız yalnızca.
Peki ya geriye kalan milyar yıllarda neler vardı? Neler yaşandı? Neler oldu?
Cevabını hala arıyoruz…
Güncel Kadın Gazetesinin kıymetli sahibi Ahmet Çaldıran Bey de arkeolojiye olan merakından bana sorular sordu ve ben de seve seve cevapladım.
Daha fazla bilgi edinmek isteyenler Arkeoloji serisi olarak hazırladığım; Kayıp Uygarlıklar, Anadolu Uygarlıkları, Dünya Mitolojisi, Tarihin Esrarengiz Olayları, Göbeklitepe, adlı kitaplarıma tüm kitapçılardan ve internet satış sitelerinden ulaşabilirler.
Üniversitede size öğretilenle sahadaki çalışmalar arasında ne gibi farklar var?
KOSOVALI: Üniversitede teorik olarak bilgiler veriliyordu, notlarımızı alıyorduk ve sınavlara hazırlanıyorduk. Oysa bir arkeoloji sahası çok çok farklı. Güneş altında heyecanla yavaş hareketlerle kazmak hem sabır hem de yorucu bir süreçti. Yorucu olduğu kadar da keyifliydi. Binlerce yıl önce orada yaşamış insanların yaşamlarına ait izlere dokunmak, neler yaşadıklarını hayal etmek aramızda tartışmak çok başka bir duyguydu.
Asurlar, Sümerler, Akadlar dönemindeki tabletler ile günümüzdeki teknolojik tabletler size neler anlatıyor?
KOSOVALI: Bunu kendi aramızda çok konuştuk. Yazının ilk kez kullanıldığı Sümer uygarlığındaki insanlar ne düşünerek çamurdan yaptıkları tabletlere yazılar yazdılar aslında merak konusu, lakin o dönemdeki malzeme çeşidinin olmadığını düşünürsek, pratik düşünerek çamur ve kil tabletler yapıp üzerine yazarak ve sonra kurutarak not şeklinde saklamaları normal geliyor. Ben biraz çılgın düşünmeyi seçenlerdenim.
Bu Sümerliler, neden günümüzdeki mini tabletlere benzeyen çamurdan tabletler yaptılar, daha önce elde tutulan küçük tabletler gördüler mi, çamurdan günümüzdeki tabletlerin şekillerine benzeyen şekiller yapıp üzerlerine aynı günümüz tabletlerinde olduğu gibi yazılar yazmayı nasıl düşündüler bence bir de bu açıdan düşünelim 🙂
Kitabınızda Nibiru gezegeninden dünyaya gelenlerin olduğunu yazıyorsunuz. O halde onlara neler oldu? Dünyada soyları sürüyor mu yoksa yok olup gittiler mi?
KOSOVALI: Evet ben dünyaya Nibiru’dan gelenler olduğunu düşünenlerdenim. Sümerliler, 25 binden fazla tablette uzaydan gelen ataları anlatmışlar, eğer gelenler olmadıysa bu Sümerlerin hayal gücü inanılmaz boyutlarda diyebiliriz. Öyle şeyler yazmışlar ki kil tabletlere günümüzdeki Marvel Filmlerinden dahi daha fantastik ve heyecanlı. M.Ö. 3000’lerde bunları yazan Sümerli sinemaya gitmediyse, etrafındaki teknolojiden uzak kerpiç evlere bakarak bu hikâyeleri nasıl yazmış olabilir? Veya gördüklerini mi yazdılar, gördükleri uzaylıların ellerindeki tabletlerden feyz alarak kil tabletler yapıp üstüne yazmış olabilirler mi?
Hala aramızdalar mı sorunuza evet aramızdalar, bu cevabıma aşırı tepki gösterecekler olabilir fakat ben yine de bildiğimi söyleyeyim.
Soyları devam ediyor mu, zaten insan ırkına yaptıkları müdahaleler oldu, hala uzaylıların kaçırdığı insan vakaları arada belgesellere konu oluyor ve üstünde çok durulmayıp konu kapatılıyor.
Uzaylılarla temas sağlanana kadar onların binlerce yıldır dünyaya gelip gittiklerine zaten kimseyi inandıramayız.
Mitolojik tanrıların gizemi neden çözülemiyor?
KOSOVALI: Aslında cevabı bir önceki soruda verdim. Başka gezegenlerden gelenlerin olduğunu kabul edersek bir gün, mitolojik tanrı dediklerimizin de kim olduklarını anlamış olacağız.
Dine göre, insanların Havva ile Adem’den dünyaya yayıldıkları söylenir, size göre dünyanın
başka bölgelerinde de aynı tarihlerde başkaları yok mu?
KOSOVALI: Bu soruya cevap versem ortalık karışır en iyisi susmak… Yalnızca evet başkaları da vardı diyeyim konuyu kapatayım. Tarih öyle anlatıldığı gibi değil, anlatılmayan çok daha fazla bilgi var, anlatılamıyor çünkü hala insanlık hazır değil.
Ülkemizde Arkeologların araştırması için yeterli bütçe veriliyor mu?
KOSOVALI: Maalesef yeterli değil. Yurtdışından bütçeleriyle bizim topraklarımıza kazı yapmaya geliyorlar, en üzücü de bu benim için.
Dünya tarihi yeniden yazılabilir mi? Yazılırsa neler değişebilir?
KOSOVALI: Göbeklitepe’nin kazılması dahi dünya tarihini sarstı. Göbeklitepe Boncuklu Tepe, Karahan Tepe kazıldıkça çok çok farklı bilgiler ortaya çıkacak. İşte o zaman insanların düşüncelerini merak ediyorum.
Göbeklitepe ilkel insanlar tarafından yapılmadığına göre, bu insanlar kimlerdir?
KOSOVALI: Şöyle anlatayım, Atlantis Mu kıtası ya varsa! Bu kayıp kıtalar, Mustafa Kemal Atatürk’ün en büyük merakıydı ve araştırma yapmaları için birçok kişiyi görevlendirdi. Ya gerçekten bu kıtalar varsa ve battıysa, oradan kurtulan az sayıdaki zeki insan yaşamı yeniden inşa etmeye çalıştılarsa, devamını okurun hayal gücüne bırakayım.
Bu kadar ince tasarlanmış işçilik 12 bin yıl öncesi nasıl düşünülmüş?
KOSOVALI: Bu işçiliği tasarlayan insanların kimler olduğunu kazılarla bulabilirsek, ileri teknolojik bilgilerle, gökyüzünde yıldızların konumlarını doğru hesaplayarak Göbeklitepe’yi inşa etmelerinin nedenlerini de çözmüş olacağız.
Göbeklitepe’nin sırrı size göre ne zaman ortaya çıkar? Ve İnsanlık ne gibi gizemleri öğrenir?
KOSOVALI: Vatikan ve İslamiyetin en tepedeki yetkilileri izin verdiği zaman tüm sırları ortaya çıkabilir. Onlar izin vermediği sürece birkaç bilgi kırıntısıyla yetiniriz yalnızca. Şu an tüm bilgilerin açığa çıkmasına izin vermezler.
Nuh Tufanı tam olarak ne zaman gerçekleştiği bilinmese de mitolojik anlatımlardan, bu büyük sel felaketinin M.Ö. 5.000 – M.Ö. 3.000 yılları arasında, yaşandığı varsayılır.
Hz. İbrahim’in (Abraham/Avram) tarihçiler ve din bilimcilerine göre M.Ö. 2000–1800 yılları arasında yaşamış olabileceği kabul edilir.
Göbeklitepe ise günümüzden 12 bin yıl önce inşa edilmiştir. Nuh tufanından da 7 bin yıl önce Göbeklitepe’yi yapanlar kimdir, o tarihler arasındaki boşluklarda neler yaşandı neler oldu ve tüm bu bilgiler ortaya çıktığında günümüze etkileri neler olur, önce bunlar planlanmalı ki ardından bilgiler insanlıkla paylaşılsın.
Kısaca Ahmet Bey, bize tarih diye yutturulan bir tiyatro var ve gerçekler çok başka şeyler anlatıyor. Bunu günümüzden şöyle bir örnekle açıklayayım, yapay zekâyı biz insanlar keşfetmedik, o hep vardı, bizler zihin ve insanlık olarak yapay zeka ile tanışacak seviyeye yeni eriştik. Tarihte böyledir, aslında tüm bilgiler gözümüzün önündedir fakat bunu görecek, idrak ve kabul edecek seviyeye hala ulaşamamışızdır belki.
Sorular için teşekkür ediyorum, çok anlatmak istediklerim var fakat hazır değiliz, şimdilik benden bu kadar diyeyim, iyi çalışmalar dilerim.
Güzel Yanıtlarınız için biz teşekkür ederiz