Sosyal medya güzellik algısını çarpıtıyor, gençler tehlikeli akımlarla sağlığını kaybediyor! Anti-aging ve sağlıklı yaşam hekimi Dr. Asel Seda Bal, sosyal medyada yayılan filtreli güzellik algısının gençlerde anoreksiya nervoza gibi ölümcül yeme bozukluklarını tetiklediğine dikkat çekti. Geçtiğimiz günlerde anoreksiya nedeniyle yaşamını yitiren Nihal Candan, tehlikenin boyutunu bir kez daha ortaya koydu.
Sosyal medyada yayılan zayıflık takıntısı ve filtreli beden algısı, gençler arasında anoreksiya nervoza gibi ciddi yeme bozukluklarının artmasına neden oluyor. Anti-aging ve sağlıklı yaşam alanında çalışmalar yürüten Dr. Asel Seda Bal, bu sorunun yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik ve toplumsal boyutları olduğunu vurguladı. Dr. Asel Seda Bal, “Anoreksiya yalnızca yemekle ilgili değil; kişinin yaşamla, kendiyle, toplumla kurduğu bağlarla da ilgilidir” dedi.
ZAYIFLIK BASKISININ ACI SONUCU
Geçtiğimiz günlerde anoreksiya nedeniyle hayatını kaybeden Nihal Candan, kamuoyunu derinden sarstı. Genç yaşta yaşamını yitiren Candan, zayıf görünmenin toplumda nasıl tehlikeli bir norm haline geldiğini acı bir şekilde gözler önüne serdi. Dr. Asel Seda Bal, bu olayın yalnızca bir bireyin değil, toplumsal bir algının krizi olduğunu belirtti: “Zayıf görünmek sağlıklı olmak değildir. Bu ülkede güzellik kalıpları ölümle sonuçlanıyorsa, artık bu kültürü sorgulamanın zamanı gelmiştir.”
“ZAYIFLIK BİR BAŞARI GÖSTERGESİ DEĞİLDİR”
Dr. Asel Seda Bal’a göre, özellikle sosyal medya platformlarında paylaşılan filtreli görseller ve ‘mükemmel beden’ övgüsü, gençlerde estetik baskısını artırıyor. Zayıflık; güzellik, başarı, hatta mutlulukla özdeşleştiriliyor. Bu da sağlıksız davranış kalıplarını tetikliyor:
“Yemek yemek sadece bir biyolojik ihtiyaç değil, aynı zamanda bir keyif ve yaşamla kurulan pozitif bir bağdır. Ancak bazı bireyler hayatın tadını kaçırdıkları için yemek yemeyi de bırakıyor. Bu, sadece fiziksel değil; derin duygusal kopuklukların da işaretidir.”
Bal, anoreksiyanın nedenlerine dair şu tespitlerde bulunuyor:
- Duygusal yoksunluk
- Öz değer ve öz saygı eksikliği
- Akran baskısı
- Sosyal medyada karşılaştırma kültürü
Bu unsurların birleşimi, özellikle ergenlik çağındaki bireyleri psikolojik olarak zayıf düşürerek yeme bozukluklarına yatkın hale getiriyor.
“ANNE BABALARA BÜYÜK SORUMLULUK DÜŞÜYOR”
Dr. Bal, aileleri çocuklarının dijital medya kullanımına karşı bilinçli olmaları konusunda uyarıyor: “Sosyal medya hem etkili hem de tehlikeli bir mecra. Ebeveynlerin görevi çocuklarını duygusal olarak güçlü bireyler olarak yetiştirmek ve sosyal medyanın gerçeklikten ne kadar uzak olduğunu onlara anlatmak. Mükemmel beden diye bir şey yoktur; gerçek sağlık, dengede olmaktır.”
ANOREKSİYA VAKALARI ARTIYOR
Türkiye’de anoreksiya nervoza vakalarında son yıllarda dramatik bir artış yaşandı. Sağlık otoriteleri tarafından paylaşılan çarpıcı veriler şu şekilde:
- Son 5 yılda anoreksiya tedavisi gören hasta sayısı %70 arttı
- Her 10 hastadan biri, tedavi edilmediği takdirde hayatını kaybediyor
- Ortalama tanı yaşı 14.9 olarak kaydedildi
Uzmanlar, erken teşhisin ve çok disiplinli tedavi yaklaşımının hayati önem taşıdığını belirtiyor.
TEHLİKELİ SOSYAL MEDYA AKIMLARI: SKINNYTOK VE STREÇ FİLM DİYETİ
Son dönemde özellikle TikTok gibi platformlarda ortaya çıkan “SkinnyTok” ve “Streç Film Diyeti” gibi akımlar, gençleri hızla zayıflamaya teşvik ediyor. Bu içerikler, beden algısını bozan ve yeme bozukluklarını normalleştiren bir dijital kültür yaratıyor.
Dr. Bal bu akımların ciddi sağlık sorunlarına davetiye çıkardığını belirtiyor ve şu uyarıda bulunuyor: “Bu tarz içerikler yalnızca fiziksel sağlığı değil, bireyin tüm yaşam işlevlerini bozan yıkıcı sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle bilinçli dijital farkındalık eğitimi, artık çocuk gelişiminin ayrılmaz bir parçası olmalıdır.”
SONUÇ: SAĞLIK, GÖRÜNTÜDEN ÖNEMLİDİR
Anoreksiya nervoza bir estetik problemi değil, ciddi bir sağlık sorunudur. Anti-aging ve sağlıklı yaşam hekimi Dr. Asel Seda Bal’ın da vurguladığı gibi: “Toplum olarak güzelliği dış görünüşe değil, sağlıklı beden ve zihin bütünlüğüne odaklayarak yeniden tanımlamamız gerekiyor.”