İnsanlar genel olarak kendi yaşamlarını kendileri belirler. Kimi insanların olanakları vardır, olanakları değerlendiremez, Kimi insanların da olanakları yoktur, hayal gücü ve direngenliği, yaşam mücadelesiyle hayallerini gerçekleştirirler.
Bazı insanlarda hayallerini çok geniş tutar, sadece bir yönüyle yetinmez birçok konuda kendisini geliştirir.
Zamanında kurmuş olduğu hayallerini gerçekleştirmeye başlar. Hayaller başarılara dönüşür. Başarıları art arda gelir. Önce spiker, sunucu.
Ve Türkiye ve yurtdışında güzellik başarıları. Sonra modellik ve oyunculuk. Çok renkli çok yetenekli aynı zamanda kültür dolu ve mütevazi bir kadın olan Ece Pirim ile gerçekleştirdiğimiz bu söyleşiyi beğenerek okuyacağınızı umuyoruz. İyi okumalar.
Çeşitli TV kuruluşlarında çalıştınız. Kamuoyu tarafından görünmek, izlenmek size göre nasıl bir duygu? Ve içinizdeki o an ki heyecanı anlatır mısınız?
Öncelikle Güncel Kadın okuyucularına merhaba diyerek başlamak istiyorum. Evet, Üniversite yıllarından itibaren başlarsak farklı Tv kanallarında çalıştım. Tabii en önemlisi TRT çatısı altında bu mesleğe adım atmış olmak ve oradan yetişmek. Medya mensubu olmak benim çok genç yaşlatdan itibaren hayalimdi.
Sadece ekran önü değil, gerisinde de işin içine dahil olmak bu işin her aşamasını öğrenmeye çalışmak için heyecan duyuyordum. Hedeflerimi o yönde belirledim ve o yolda ilrleme ve istediğim mesleği yapabilme şansına sahip oldum. Ekran önündeyseniz, haber veya program olsun milyonlarca kişiye hitap edebilmek büyük sorumluluk istiyor.
En azından benim için öyle. Benim bu mesleğe başlama zamanlarım düşünülürse, topluma ekran önünde hitap edebilmek çok daha fazla donanım gerektiriyordu. Ben bugünlere baktığım zaman hep o günlerin profesyonelliğini görmek istiyorum. Fakat işler artık pek böyle ilerlemiyor. Benim işime bakış açım her zaman çok ciddi sorumluluk gerektirdiğidir.
Bu kadar uzun yıllar bu işi yaptığınız zaman akıllarda ya da sorulan sorularda bazen artık heyecan duyacak bir durum olmadığı, alıştığım yönünde oluyor. Fakat tüm profesyonelliğe rağmen ben mesleğimin büyüsünün, başarının sırrının ilk gün yaşadığım heyecanı ve her zaman öğrenecek bir şeyler olduğu heyecanının hep içimde taşımak olduğunu düşünüyorum. Bu beni hem çok dinamik hem de seyirciyle çok daha samimi bir bağ kurabildiğim konusunda mutlu ediyor. Geri dönüşümlerde de bu konuda olumlu yorumlar aldığım zaman işimin ciddiyetini ve bağlılığımı seyirciye aktarabildiğim konusunda daha azimli oluyorum. Ve her seferinde yeni şeyler öğrenme ve paylaşma konusunda daha çok heyecan ve heves duyuyorum.
Haber öncesi ve haberi sunarken keyifli bir heyecan yaşıyorum
Haber ya da program sunarken ön hazırlıklar nasıl yapılıyor? O süreçteki telaş nasıl çözülüyor?
Haber veya haber program sunmak biraz daha fazla dinamizm ve zamanla yarışmayı gerektiren bir süreç. Türkiye ve dünya gündemini çok sıkı takip etmek, hep bir son dakika gelişmesine hazır olmak gerekiyor. Her an emprovize bir yayın yapmak durumunda kalabilirsiniz ya da promter’da okunan içeriğinde aniden bir değişiklik olabilir, arızalanabilir (ki başıma geldi) hepsine hazırlıklı olabilmek lazım. Kısacası ben ekranın sadece görünen tarafında değil, mutfağında da olmak benim kesinlikle tercih ettiğim bir durum. Normal bir programda yapılan hatalar yeri geldiğinde esprili bir dille atlatılabilirken haberde bu pek mümkün olmuyor. Tabii biraz da o anda sunduğunuz haberin içeriğine göre de değişebiliyor. Bülten başlayana kadar herkesin yapacağı iş aslında belli ama gerektiğinde her kulvarda da olabilmek lazım. Hem telaşlı hem heyecanlı bir koşturma ama sonuçta haber olduğu için daha ciddi bir gidişat gerektiriyor. Son 5 dendiğinde ise; akış başlıyor ve her şey yayın akışına kalmış. Yazarken bile o anları yaşayıp, keyifli bir heyecan yaşıyorum.
Ekranda olmak sorumluluk ister, meslek etik kurallara uymayı gerektiriyor
Sizin dışınızda haber sunanları, program yapanları başarılı buluyor musunuz? Mesleğin kurallarına uyuyorlar mı?
Yılların getirdiği tecrübe ile yeni meslektaşlarımı hem seyirci hem de yayıncı gözü ile izliyorum. Çok başarılı ve ekrana çok yakıştığını düşündüğüm isimler kadar maalesef şaşkınlıkla izlediğim pek çok kişi görüyorum. Bu sadece benim değil izleyiciye kulak verildiğinde çok kişinin ortak fikri. Meslek kurallarına uymak; hem ciddiyet, hem sorumluluk hem de etik kurallara uymayı gerektirir. Aslında bu hem iş hem özel hayatınızda böyle olmalı. Bizim öğrendiğimiz ve öyle olması gereken ekran adabı denep bir şey var. Günümüzde bunun çok fazla suistimal edildiğini üzülerek görüyorum. Sonra duyduğumuz şu görüş “onlar bunu yapıyorsa ben haydi haydi yaparım veya neden ben de yapmayayım?” yani işi basite indirgemek. Ben her zaman işimi çok cidiiye aldığım için tabii ki mesleği bu hale getirenleri üzülerek izliyorum. Hele bizden çok önceki kuşaklardan bu mesleğin ustalarıyla tanışma, çalışma, örnek alma şansına eriştiyseniz mesleğe ve işini doğru düzgün yapan insanlara büyük haksızlık yapıldığını düşünüyorum.
Tabii ki gündeme ve gelişen, değişen çağa her anlamda ayak uydurmaya çalışacağız ama ekran önünde olmak kesinlikle birilerine örnek oluyorsunuz demektir. Sizi milyonlarca kişi izliyor. Kendi şahsi hesabınızda istediğiniz şekile girin o sizi ve izleyenleri bağlar ama ekran da yapılan her şey doğru örnek ve olaylar değil. Seyirci çok güzel anlıyor.
Ülkemizde ve dünyada en çok beğendiğiniz program ve haber sunucular kimlerdir?
Çok büyük değerlerimiz ve duayenlerimiz var. Onlardan örnek ve feyz almak lazım. Kendi dönemlerimle ilgili de çok kıymetli meslektaşlarım var. Hepsinin adını tek tek saymam zor. Bir iki örnek verebilirim sadece şu anda aklıma gelen: Müge Anlı, Jülide Ateş, Serap Paköz, Beyazıt Öztürk, Emre Buga… Yurtdışında ise; Oprah Winfrey, Larry King (yeni kaybettik) tabii ki bu kadarla sınırlı değil sadece bir kaç örnek isim paylaşmak istedim.
Size göre ülkemizdeki medya kuruluşları haberleri ve programlarıyla gerçek görevlerini yerine getiriyor mu? Örneğin TV’lerde eskiden siyasi programlarda karşıt görüşlere de yer veriliyordu. Şimdi ise genel olarak bir taraf rakipleri hakkında düşüncelerini dile getirirken, rakiplerine yer verilmiyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bazı kişilerin ekranda ahkâm kesmeleri şaşkınlığımızı ve kızgınlığımızı tetikliyor
Medya dünyası genişledikçe çok seslilik de fazlalaştı. Bu güzel bi şey ma anlamsız kişilerin ekranda ahkâm kesmeleri konusunda da şaşkınlığımızı ve bazen kızgınlığımızı tetikliyor. Siyasetçilarle, milletvekilleriyle, bakanlarımızla, cumurbaşkanlarıyla programlar, röportajlar yaptım. Yeri geldi milletvekilliği teklifleri, kadın kolları yönetimlerinden de teklifler aldım ama ben sadece işimi yapmayı tercih ettim. Medya dünyası her mecranın sesini duyurabilmesinin en kolay yolu. Artık digital medya dünyasının hızına yetişmek bile mümkün olmuyor ve haberler daha hızlı yayılıyor. Siyaset dünyasına gelince son derece karışık ve evet taraflı yayın yapılabiliyor, bu konuda yine çeşitlilikle ve tercihle alakalı. Toplumun en ücra köşelerne ulaşmak için ekran daha çok kullanılıyor. Fikrime gelince bu konuda yorum yapmak gibi bir düşüncem olmadı çünkü herkes istediğini izlemekte, dinlemekte, takip etmekte özgür. Siyasetçilerin görüşlerini beyan edecekleri mecralar mutlaka var. Fakat sadece izleyiciler olarak bu kadar işin içine dahil değildik.
Bana kalsa ciddi temizlik yaparım!
Haber ya da program izlerken ne kadar güzel yapıyorlar veya böyle habercilik ve böyle program yapılır mı? Dedikleriniz oluyor mu?
Çok güzel bir soru teşekkür ederim. Evet, kesinlikle oluyor. Herkes her konuyu, her programı, sunucu veya spikeri beğenmek zorunda değil ama gerçekten şaşkınlıkla görerek izlemeye asla dayanmadığım kişiler ve programlar var. Bunlar da geçecek diye düşünüyorum, zaten izlemiyorum. Ama tabii ki yılların yayıncısı olarak o tarz yapımları da ucundan bucağından fikrim olması açısından takip ediyorum. Bana kalsa ciddi temizlik yaparım. Sadece görüneceğim oraya çıkan ve milleti ekmeğinden eden sunucuyum diye görünen şahıslar yüzünden, asıl işi bu olan bir sürü başarılı meslektaşım oturuyor. Ya da daha başarılı ve sevilen isimlerde diyebilirim.
“Miss Turkey” Anonsu Hayatımda Çok Büyük Anlam Taşır
Türkiye güzeli seçildiğiniz de o an neler hissettikleriniz? Aklınızdan neler geçti? Ödül alırken ve ödül aldıktan sonraki anlarınızı anlatır mısınız?
Yurt içi ve yurt dışında ülkemi temsil etme imkânına sahip olabildiğim için öncelikle çok şanslıyım. Üstelik o zaman yarışmalar şimdi ki kadar bolluk içinde değil çok daha özel ve saygındı. Türkiye güzeli saçildiğim zaman tabii ki tarif edilmez, yaşanır denen bir mutluluk ve gurur yaşadım. O an sanki dünya sadece sizin etrafınızda dönüyor. Sonrasında mankenler kraliçesi seçildim. Daha sonra İtalya ve Amerika’da ülkemi gururla temsil ettim ve derecelerle döndüm. Muhteşem zamanlar, göz kamaştırıcı organizasyonlardı. Dört dörtlük yarışmalarda ülkemi temsil etmenin ve sonrasında ülkemi başarıyla temsil ettiğim için alınan özel uluslararası teşekkür protokolleri, Türkiye’ye dönünce devlet büyükleri tarafından özel olarak tebrik edilmek gerçekten müthiş gurur verici anılar. Ayrıca 3 yıl boyunca dışişleri ve kültür bakanlığı ortak projesinde Türkiye’yi tanıtım projesinde 55 kişilik bir ekiple 55 ülke 90 şehir gezdim. Grup başkanlığı görevi dışında ekibin tüm organizasyonunu düzenledim ayrıca model olarak defilelere çıktım. Yurtdışında pek çok basın tanıtımlarında görev alıp, dergilere kapak oldum. Sonuçta ülkemi başarıyla “turque la belle” adı altında 3 yıl temsil ettiğim için devlet üstün başarı ödülü aldım. Bunlar hayatımda yaşadığım müthiş gurur verici görevlerdir. Bahsedecek daha çok şey var ama onlar bir başka sefere belki. Fakat İtalya’da yarışma esnasında yaşadığım güzel bir anıyı paylaşayım. Yarışma bitti, sonuçlar açıklanacak. Jüride sineme ve müzik dünyasından dünyaca ünlü isimler var. Sonuçlar açıklanıyor ve sahnede yanımda Hollywood’un en ünlü aktörlerinden Peter O’toole var. Ben hem yarışma heyecanı hem de dünyaca ünlü müthiş bir aktörle konuşma heyecanıyla “Miss Turkey” anonsunu 3.kez de yoğun bir tempo sonucunda fark ettim. Ve o anı size anlatamam herkes ayakta, alkışlar, ışıklar, flaşlar ve ilk kutlayan bir dünyaca ünlü bir aktör ve o an da sarılıp çok gülmüştük. İşte bu anılar hayatımda çok büyük anlam taşır.
Renkli Hayatın Yanlışlarına Kapılmadım
ABD ve Avrupa güzellik yarışmalarından ödüllerle zirveye çıktınız. Ödüller size neler kattı?
Her kazandığım başarı benim kendime ve bana güvenenlere karşı sorumluluğumu daha da arttırdı. Aslında işin aslı çok güzel bir ailem var ve beni sorumluluklarıma büyüklerime saygı ile yetiştiren muhteşem bir annem. Boşnak bir ailenin kızıyım, baba tarafım Türk ve Polonya karışık. Her başarımda ailemin payı çok büyük çünkü desteklerini eksik etmedikleri gibi insani ve vicdani değerlerimi bana onlar kazandırdı. Ödüllerim benim için çok kıymetli. Çünkü o zamanlar çok daha nezih ve özeldi. Ve ben elimden geldiği kadar bana layık görülen değerlere sahip çıkmaya çalıştım. En önemlisi o renkli hayatın yanlışlarına kapılmadım. Şükrediyorum.