25 Kasım Kadına Şiddetle Mücadele Günü bugün…
Kadına Şiddetle Mücadele diyoruz.
Oysa şiddete karşıyız. İnsana şiddet olamaz.
Ancak Dünya düzeninde Kadınlar haklar açısından bayağı geride kaldıkları için her zaman Kadın -Erkek eşitliğini sağlamak gündeme gelmiştir.
Günümüz Türkiye’sinde kağıt üzerinde haklar açısından eşit olmakla birlikte; kadın mücadelesinin devamına halen ciddi gereksinim vardır.
Gerek siyasi düzende gerek toplum düzeninde kadın – erkek eşittir diyemiyoruz. İşyerlerinde de bu durumu görmekteyiz.
Oysaki Anayasamıza göre vatandaşlar arasında eşitlik esastır.
Bir taraftan Kadınların sosyal – ekonomik olarak güçlendir me çalışmaları yapılırken diğer taraftan gün geçtikçe kadına şiddet vakaları artmaktadır.
Kadınlar; eşleri, erkek arkadaşları Ve hatta tanımadıkları bir erkek tarafından şiddete uğruyor hatta öldürülüyor.
Yalnız bir kadın olmanın toplumun hangi kesiminde olursa olsun; sıkıntılı durumlara yol açmadığını kim söyleyebilir?
Kadınlar milletvekilli, avukat, öğretmen, doktor, polis olabiliyor…
Ama diğer taraftan kadına şiddetin önüne geçilemiyor.
2019 OECD; Ekonomik İşbirliği ce Kalkınma Örgütünün verilerine göre Kadına Yönelik şiddette ülke olarak birinciyiz.
Örgütün 36 üyesi arasında ömürlerinde en az bir kez eşinden duygusal Ve fiziksel şiddet gören kadın oranının en yüksek olduğu ülke yüzde 38 oranla Türkiye…
Türkiye ‘ nin ardından ABD Ve Yeni Zelanda gelmektedir.
Kadına Yönelik Şiddet; her şeyden önce Temel Hak ve Özgürlüklerin ihlalidir. Sebeplerini de bilim şu şekilde belirlemiştir ; “Kadının davranışlarını korkutucu şekilde yönetme çabası , üstünlük kurma isteği , ekonomik yetersizlikler , iç dünyasında kendisini yetersiz hisseden insanın hakim olma çabası , çocukluğunda aileden şiddet görmüş olmak , kişinin iletişim kurmakta zorlanması ” …
Kadına Şiddetin önüne nasıl geçebiliriz peki? Bilinçli bir toplumla elbette.
Kadın erkek eşitsizliğinin bitmesiyle, her iş kolunda çalışan kadınların artmasıyla, Şiddet konusunda farkındalık eğitimlerinin yapılmadı ve artırılmasıyla, yayınlarda – sosyal medyada Kadına yönelik şiddetin kötü Ve zararlı sonuçlarının yazılarak toplumların eğitim düzeyinin yükselmesi ve tabi ki Hukuksal Yaptırımların artırılmasıyla şiddet azalacaktır.
Bir kez daha diyoruz ki ; ” İstanbul Sözleşmesi’nin Kaldırılmasına Hayır! ”