Bir varmış bir yokmuş. Vaktin birinde Balta Diyarı’nda çok güzel bir prenses dünyaya gelmiş. Hem ailesi hem de akrabaları bu prensesin doğumuna çok sevinmişler. Kutlamalar, şölenler düzenlemişler. Ne var ki gel zaman git zaman küçük prenseste bazı tuhaf davranışlar fark edilmeye başlanmış. Diğer bebekler, gözleriyle annelerini takip edip arkalarından ağlarken bizim prenses annesinin arkasından hiç bakmıyormuş; kendisine uzatılan oyuncakları almakta hep geç kalıyormuş. Derhal diyardaki bütün şifacılar saraya çağırılmış. Hepsi prensesi muayene etmiş. Sonunda prensesin gözlerinin görmediği anlaşılmış. Yok yok, prensesin doğumu nedeniyle düzenlenen kutlamalara çağırılmayan Kötülük Perisi bir büyü filan yapmamış. Gözleri gören bir anne ve babadan, diğer masallardaki prenseslerin aksine görme engelli bir prenses olarak dünyaya gelmiş. Ailesi ilk başlarda bu duruma çok üzülse de kızlarını sevmekten, ona değerli olduğunu hissettirmekten hiç vazgeçmemiş.
Mutlu bir çocukluk geçirmiş prenses. Öyle sarayın içine hapsedilmemiş. Balta Diyarı çocuklarıyla seksek, yakartop, hatta renkli istop oynayarak, ip atlayarak, bisiklete binerek geçirmiş günlerini.
Prenses büyüyüp evlenme çağına gelince Evlilik Cadısı gelip prensese nasıl birisiyle evlenmek istediğini sormuş. “Bilmem ki” demiş prenses. Beklediği cevabı alamayan cadı “Yani gören biriyle mi evlenmek istersiniz, görmeyen biriyle mi?” diye sorusuna açıklık getirmiş. Prenses, bunu önceden bilemeyeceğini, gönlü kimi severse onunla evleneceğini söylemiş. Evlilik Cadısı’nın kayıtlarında bu prensese uygun bir adayı olmadığından “Sevgili prensesim, sizi beyaz gelinlikle hayal etmesi bile hayal” diyerek kırmış prensesin kalbini. Zaten Balta Diyarı sarayında evlilik sürecine girip de bu cadı tarafından kalbi kırılmayan kimse yokmuş.
Bir gün Bakır Diyarı Prensi, katıldığı bir davette Balta Diyarı Prensesini görmüş ve çok beğenmiş. Gerçek hayatta olmaz da masal bu ya, gözleri gören bu prens bizim prensesin zekâsından, konuşmasından çok etkilenmiş ve gel zaman git zaman prensesi daha yakından tanıdıkça onunla evlenmeye karar vermiş.
Prensin evlenme kararını duyan Bakır Diyarı Cadılar Devler Üst Kurulu toplanmış ve prensi evlenmekten vazgeçirmek için başlamışlar telkinlere: “Bu güne kadar siz ne istediyseniz o alındı. Ne istediyseniz o derhal yapıldı. Hep kral ve kraliçenin korumalı kanatları altındaydınız. Bizler sizin evleneceğinize çok seviniyoruz. Ancak görmeyen birisinin sorumluluklarını taşıyıp taşıyamayacağınız konusunda endişeleniyoruz” demiş Kurul’un en yaşlı üyesi. “O her işini kendisi yapabiliyor. Bana gören bir kadından daha fazla bir sorumluluk yükleyeceğini düşünmüyorum” diye cevaplamış prens.
Bu sefer Romantik Dev söz almış: “Siz gün doğuşunu, gün batışını izlemeyi çok seversiniz. Eşinizle bunu hiç yapamayacaksınız. Birlikte manzara izleyemeyeceksiniz” demiş. Prens gayet kararlı bir ses tonuyla eklemiş: “O benim manzara izlememe engel değil. Gördüklerimi onunla da paylaşabilirim. Manzarayı görmeden de ortamı hissedebilmesi mümkün üstelik.”
Prensi caydırabilecek iyi bir fikir bulduğunu düşünen Tılsımlı Cadı heyecanla söze başlamış. “İlla ki evlenecekseniz yetkili Kurul olarak çocuk yapmamanızı önermek zorundayız. Sakat bir çocuğunuz olmasını istemezsiniz değil mi”? Prens bu soruya biraz sinirlense de çaktırmamış. “Elbette bu konuda bütün tıbbi gelişmeleri takip ediyor olacağız. Sanırım çocuk meselesi sadece ikimizin vermesi gereken bir karar” diye susturmuş Tılsımlı Cadı’yı.
Ne yaptılar ne dedilerse olmamış. Prensi evlenmekten vazgeçirememişler. Prens bütün cadıları, büyücüleri, devleri aşmış ve kırk gün kırk gece süren bir düğünle evlenmişler.
Sahil kenarında, hastanede, piknikte, kısacası her gittikleri yerde meraklı gözler onları izliyormuş. Onları görenler bakışlarını bu çiftin üzerine dikmekte hiçbir sakınca görmüyorlarmış. Bazıları bakmakla yetinmiyormuş üstelik. Prens ve prensesin yanına gelerek: “Sevgili prensim, siz bunu kabul edip evlendiniz ya, cennette billur köşkleriniz hazır. Ne büyüksünüz, ne yücesiniz!” diyenler de oluyormuş. Deniz kenarında yürüyüş yapan prens ve prensesi gören iki arkadaş aralarında iddialaşıyorlarmış hatta. Birisi arkadaşına dönüp: “Yok canım eşi değildir, ağabeyidir” demiş. Diğeri “Ama parmaklarında yüzük var” deyince diğeri şaşkınlıktan küçük dilini yutmuş.
İnsanlar bu ve buna benzer sözleri prensesin yakınındayken söylemekten hiç çekinmiyorlarmış. Ama prenses söylenenlerin hepsini duyuyormuş. Çünkü sadece gözleri görmüyormuş; kulakları pekâlâ da duyabiliyormuş. O varken onu yok sayanları anlayamıyormuş ama duyduklarına, yaşadıklarına gülüp geçiyormuş artık. Çay içeceği zaman “Çayına kaç şeker ister” veya doktora gittiklerinde “Nesi var” diye eşine sorulmasına bile alışmış artık. Oysa doktora ne hastalığı olduğunu kendisi anlatamaz mıymış? Çayına kaç şeker istediğini kendisi söyleyemez miymiş?
Prens ve prensesin iki çocuğu olmuş ve hep birlikte huzur ve mutluluk içinde yaşamışlar. Her masalın sonunda mutlu son için ortaya çıkıp kelleri sırma saçlıya, cansızı canlıya, yoksulu zengine çeviren bir büyücü, bu masalda ortaya çıkp görmeyen prensesi gören birine çevirmemiş. Çünkü her büyücü, dev ve insan bilmeliymiş ki mutlu son için illa ki görmek gerekmezmiş. Ama klasik masallardaki gibi bu masalın sonunda da gökten üç elma düşmüş. Birincisi, sevginin gücüne inanmayıp bu evliliğe engel olmaya çalışanların başına, ikincisi, prensi yüceltip prensesi yok sayanların alnına, üçüncü ve en kırmızısı da herkesi yaratıldığı gibi kabul edip saygı duyanların kucağına…
Okudugum en gercek masal ❤️🧿🙏
😄 ❤️
Çiğdemcim, artık her hafta yazılarını bekler oldum. Kalemin ne kadar güçlü, ne güzel yazıyorsun canım maşallah. Tebrik ederim🥰🥰🥰🥰
Havvacım, seni ne kadar özlemişim ❤️ senin gibi akıllı birisinden böyle güzel sözler duymak çok hoş 😄 sevgiler 💖
Harika bir masalmış.Bu prensle prenses ne zaman kral ve kraliçe olacaklar?:), Bu prensle prenses kendilerinin yaşadıklarına benzer şeyler yaşayabilecekler için neler yapıyorlarsa başkalarına duyrualım da acılar azalsın,mutluluklar çoğalsın.Felsefesi,dili,yaşanmışlığıyla çok cesur bir yazı
Teşekkür ederim güzel yorumlarınız için. Günün İngiliz modasına uyarak prenslik ve prenseslik unvanlarımızı bıraktık. 😄 halka karışalım dedik ☺️
Güzel yorumlarınız için çok teşekkür ederim. İngiliz modasına uyarak prens ve prenseslik unvanlarımızı bıraktık. Halka karıştık artık. ☺️
Çok tatlı bir masal…Ama prensi de kutlamak gerekiyor, Devler Üst Kurulu’na karşı koyabilmiş.Bir an gözümün önüne geldi de
Devler Üst Kurulu Üyeleri:))
Eline sağlık…
Onun hakkını inkar edersek, hazır masalın içine girmişken taşa dönüşürüz maazallah . ☺️
Yorumunuzu şimdi okudum. Zorlu bir süreçtir, evet. Ama sonu güzel oldu. Çiğdem de çok farklı bir bakış açısıyla yazmış. Okurken hem çok şaşırdım hem de çok güldüm.
Gözü açık olup göremeyen çok görme engelliler var ki. Beyni olup aklını kullanamayan var ki. Kolları ayakları olup kullanamayan tembel var ki. Bedeni sağlam olup o kadar çürük var ki. Yaşamayı sevenleri engelleri aşanları mutlu olmayı hak edenleri kıskanan o kadar nankör ve mahluk var ki. Yüreğine gönlüne sağlık. Gözünde de hiç bir şey kaçmıyor gözüm.
Uyutan 😴 değil zihin açan 🤔bir masal olsun istedim.
Yeni masallar bekliyoruz
👍 👍
Bu yazıyı okurken Prenses Diana’nın Prens Charles ile evliliği ile ilgili bir belgesel seyrediyordum National Geographic’de… Mutsuz Prenses Dinana .. Senin hikayeni okuyunca ise “işte gerçek prenses Çiğdem “ dedim. Gerçekten öyle. Aşkın galip gelişi… Azimli ve kararlı bir prens ve güçlü bir prenses. O üçüncü elmayı ömür boyu huzurla sağlıkla yiyin inşallah çocuklarla..
Bu arada seninle sohbeti ve keskin zekanı çok özledim prenses. Muhabbetle
Binnur Feyizli
Huzur ve mutluluk hepimiz için olsun. 🍎🍎🍎 Bu elmaları da hep beraber yiyelim ☺️
Güzel ve ibret verici bir masal. Hayatın anlamını özümsemiş bir prens ve prenses. Çiğdem, eşinle ve çocuklarınla mutluluğun iki cihanda daim olsun inşallah. Tebrikler yine etkili bir yazı yazmışsın.
Çok teşekkür ederim . İnşallah mesaj ulaşmıştır gerekli yerlere.
Canım harika, okunası bir masal olmuş.. Sevgi ve inanmak her engeli aşar. Sizde de bu oldu. Yıllardır prensin prensese bakan aşk, ve sevgi dolu bakışları hiç değişmedi , kocaman çocukları olduğu halde. Bu mutlu masal hep aşkla sürsün canım. Sevgiyle kalın prensesim.🥰💜🥰
Amin 🤲
Harika bir masal💜 kalemine sağlık Çiğdem’ciğim🙏🙏Keşke tüm masallar böyle gerçek ve altı çizilecek mesajlar içerebilse☺️
🍎🍎🍎😃
Çok güzel bir masal olmuş. Kalemine, emeğine sağlık Çiğdem’ciğim. Prenses ve prense yavrularıyla mutluluklar diliyorum❤️
Çok teşekkür ederim Sinemcim ❤️ Bilmukabele 🍎
Sevginiz daim olsun .Çoooooooooooooook güzel bir yazı olmuş 👏👏👏👏👏👏👏👏👏
Çok teşekkür ederim güzel yorumlarınız için.
Çok etkileyici bir anlatım olmuş. Tebrikler
Çok teşekkür ederim Güzel yorumunuz için.
Mutluluğunuz daim olsun, bu güzel diyarın güzel insanları 🙂
Amin 🤲