Hani Rabbin (ezelde) Âdemoğullarının sulplerinden zürriyetlerini almış, onları kendilerine karşı şahit tutarak, “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” demişti. Onlar da, “Evet, şahit olduk (ki Rabbimizsin)” demişlerdi.
Böyle yapmamız kıyamet günü, “Biz bundan habersizdik” dememeniz içindir. (A’râf 172)
Bu ayet Kuran’dadır ve orada çok önemli bir ayrıntı geçer;
Kıyamet günü “BİZ BUNDAN HABERSİZDİK,” demeyin der.
Kıyam-et günlerindeyiz.
Dünyayı öyle hor kulandık ki, ancak mikroskopla görülebilecek kadar minicik bir virüs geldi girdi hayatımıza ve dünyayı bize dar etti.
Yerlere çöp atarak, sümkürür tükürürdük, şimdi yere biri tükürsün dayak yer, hatta yakında ciddi cezalar bile gelir.
Sokaklar pislik içindeydi, dünyanın hemen her yerinde yerel yönetimler hortumlarla park bahçe cadde sokak heykel ne varsa her tarafı yıkıyor.
Tüm toplu taşıma araçlarına hijyenik temizlik yapılıyor. O arabalar hayatlarında öyle temizlenmemiştir eminim.
Marketler manavlar, reyonları pırıl pırıl yaptı.
Karizmatik koca koca adamlar, ellerinde doktor eldivenleri ile dolaşıyor. Ceplerinde kolonya dakikada bir eline sıkıyor.
Evde birbirinin yüzünü doğru dürüst görmeyen aile bireyleri, günlerdir baş başa vakit geçiriyor, hasret gideriyor.
Yakın mesafe diye müşteri beğenmeyip almayan taksiciler, kornalara basarak biz buradayız eylemi yapıyor.
Evde canları sıkılan yaşlılarımız, toplu taşıma araçları bedava diye sabahtan akşama kadar gezerken gençler yer bulamıyoruz diye isyan ediyordu, şimdi yaşlılara sokağa çıkma yasağı geldi.
Sıra beklerken doktora kızıp yumruklayanlar, şimdi sağlıkçılara destek olalım diye ışık açıp kapatıyor.
Önüne gelenle yatanlar ve kısa mesafeli aşk yaşayanlar, acaba mikrop kapar mıyım korkusu sayesinde nefsini yener oldu.
Neymiş; ölüm korkusu aşkı yenermiş.
Yurtlarda ne şartlarda kaldıklarını umursamadığı öğrencilere destek olacaklarına günahlarını parayla sıfırlamak için koşarak umreye gidenler, o umursamadıkları öğrencilerin yerinde kaldıklarında burası ahır gibi diye gerçeklerle yüzleşiyor.
Okullarda öğretmen beğenmeyen, onları azarlayan eleştiren aileler, günlerdir çocuklarıyla baş başa kalıp evladını oyalayamayınca, öğretmenlerin kıymetini fark eder oldu.
Yurdun her köşesine İmam Hatip okulları, İlahiyat Fakülteleri açılırken, Fen Liselerine, Tıp Fakültelerine, bilime, yatırım yapmayan memleketimde vaka sayısı arttıkça doktor yetmeyecektir, neyse ki bol bol imamımız var, dua okur pamuğu tıkar artık.
Üretmiyoruz, gıdalarımızı bile yurt dışından alıyoruz derken, şimdi her ülke kıtlığa düşmemek için kaynaklarını kendine saklayınca, aç kalmamak için elbirliğiyle köye dönüş projeleri başlatırız.
Siyasette kavgalar kopardı, oysa virüs ne sağcı tanıyor ne solcu, hepimiz virüse karşı birleştik mücadele veriyoruz.
Makam koltuk kapmak için milletin sırtına basa basa yükselenler, şimdi oturdukları makamlarda kıyamet sürecini yönetmeye çalışıyor ve makamını hak etmiş mi etmemiş mi, halk görüyor anlıyor.
Ne insan olabildiniz, ne iman, ne vicdan kalmamış sizde diyen Yüce Yaratıcımızı andığımız kutsal mekânlar, Kâbe, Vatikan ve Kudüs, varoluşlarından beri ilk kez bomboş kaldı.
Ekonomik güçlerini insanlar üzerinde baskı unsuru olarak kullanan ülkelerin ekonomisi battı.
Temizlik imandan gelir ve İslam temizlik temeli üzerine inşa olunmuştur der hadisler, insanlık olarak bunlara uyduk mu?
İnsanın ruhu da bedeni de kalbi de temiz olmalı diye yazdığım bir sosyal medya paylaşımıma bir vatandaş “sen ne kadar temizsin, merak ediyorum,” yazınca cevabı vermiştim.
Benim ne kadar temiz olduğum beni kurtaracaktır seni değil, herkes kendi temizliğine odaklansın!
Kalp temizliği, ruh temizliği, düşünce temizliği, beden temizliği, göz temizliği, dil temizliği, bunların hepsinin temiz olması unutulursa Allah kendini bir zerrecikle böyle hatırlatır.
Ve her kişi ölmemek için kendi temizliğinden sorumludur.
Öldükten sonra da sorumludur.
Böyle yapmamız kıyamet günü, “Biz bundan habersizdik” dememeniz içindir. (A’râf 172)
Biz bundan habersiz miydik?
Değildik, sadece insanlığın çoğu unuttu.
Şimdi hatırladık mı ne kadar temiz insan olmamız gerektiğini???
Evlere hapsolunca hatırladık.
WELCOME TO KALU BELA…