Çok hazırlıksız yakalandık çok…
Okullar ansızın kapanınca, velisinden öğretmenine, öğrencisinden devlet idaresine kadar herkes ne yapacağını şaşırdı.
Fatih projeleri, akıllı tahtalar, bilmem neler neler hepsinin hikâye olduğu gerçeği ile yüzleştik.
Sabahtan akşama dek, öğretmenleriyle kalan çocuklarımızla günlerdir aynı evde vakit geçiriyoruz.
Önce şu soruyu sormak istiyorum; herkes evladına, yetiştirdiği eserine baktı mı acaba?
Eğitim, ahlak, öğretim, terbiye, görgü adına çocuklar, hayalimizde yarattığımız mükemmel çocuklar olmuş mu yoksa eksiklerimiz var mı?
Eksiklerimiz varsa bunları tespit edebildik mi?
Sabahtan akşama kadar çocukla nasıl vakit geçiriliyor?
Mükemmel anne ve mükemmel babalar, ne kadar mükemmel olduklarını görebildiler mi yoksa hepsi sözde mi kalmış?
En küçük bir sorunda okula koşup “benim mikeeeeemmmel çocuğuma nasıl düşük not verirsiniz” veya “benim harikaaaaaa evladım aslaaaaa yaramazlık yapmaz, biz ona evimizde gerekli aile terbiyesini verdik,” diyen anne babalar şimdi gerçekle yüzleşme zamanı!
Haydi oturup eksiklerimizi, artılarımızı tespit edelim. Hayatın hızlı koşturmaları arasında bize yetişemeyen ruhlarımızı bekleyelim.
Ve bütün gün elde telefon sosyal medyalarda milleti takip edeceğimize evlatlarla vakit geçirelim, günlerce haftalarca belki aylarca evde çocuklarımızla baş başa kalacağız. O çocuk sizin ve eğitim ailede başlar. Şimdi çocukları evde eğitme sırası anne ve babalarda…
Gelelim Milli Eğitim tarafına, adını yazmak istemediğim bir üniversite hocasının on-line ders verme anları düştü sosyal medyalara, garibim ne yapacağını bilemez haldeydi.
Ve biz ansızın dijitale, on-line geçtik, ne alt yapı var, ne gerekli donanım var ne de bu konuda bilgiyle donatılan öğretmenimiz var.
Olan dijital çağın çocuklarına oldu. Bu yıl eğitim adına kaos yaşanıyor ve okullar büyük ihtimalle hiç açılmadan sezonu böyle kapatacak.
Bir virüs sayesinde nelerle yüzleştik değil mi?
Bu çocukları en iyi şekilde geleceğe hazırlamamız gerekirken şu an hiç kimse ne yapacağını bilemez halde yalnızca fikir yürütüyor.
Tüm eksiklerimiz yüzümüze tokat gibi çarptı.
Anne babalar da şu birkaç haftada ne yetiştirdiklerini ve çocuklarına ne kattıklarını görmüş oldu.
Şimdi ne mi olacak?
Akıl sınırlarını zorlayacak kadar ileri bir teknolojiyle donanacağız.
İstesek de istemesek de buna mecbur bırakılacağız.
İnsan olarak zayıf bedenlerimizi koruyabilmek için belki hijyen ortamı daha yüksek evlerimizden çalışmaya devam edeceğiz.
Avm kültürü dahi değişecek, herkes oturduğu yerden internet üzerinden siparişini verecek.
Siyaset dili değişecek, sosyal devlet çatısı mutlaka kurulmak zorunda kalacak.
Öyle en küçük depremde bile halktan para isteyemeyecek. Kendi olanaklarını geliştirip halkına eşit paylaştırmak zorunda olduğu gerçeğini öğrenecek.
Daha temiz bir dünya yaratmamız gerektiğini öğreneceğiz ve insandan yana olanların kazanacağı yeni bir düzen kurmak zorunda kalacağız.
Bunlar şimdi tüm okuyanlara hayal gibi geliyor ya, on yıl sonra belki çok daha ileri bir teknoloji saracak dünyayı.
Basit bir örnek vereyim, şu an 40’lı yaşlarında olanlara, ilkokuldayken, cep telefonları çıkacak ve herkesin cebinde minicik bir telefon olacak deselerdi cevapları ne olurdu?
Böyle bir teknoloji olacağına inanırlar mıydı?
Asla inanmazlardı. Kaptan Spark’ın filminden etkilendin derlerdi.
Çocuklardan yana telaş yapmayın hiç, onlar çizgi filmlerle, müziklerle, dizilerle yeni döneme uyumlandılar.
Onları bekleyen en büyük tehlike, hijyenik evlerde yalnızlaştırılıp, sanal alemin içindeki dünyada yaşamalarına sebep olacak olan teknolojidir.
Umuyorum ki bir gün, biraz ileriyi gören yöneticilere sahip oluruz da bu tehlikeyi erken fark edip gerekli tedbiri alırlar.
Bu geçiş bizim kuşağa zor olacak yalnızca…
ÖYLEYSE HOŞ GELDİN DİJİTAL DÖNEM…