İnsan ömrünün yegane amacı olan SİHİRLİ KELİME, başarıdır.
İNSANIN YAŞAM AMACI BAŞARMAKTIR.
NEDİR BAŞARI?
3 yaşındaki çocuk için altına kaçırmamaktır başarı,
Herkesi atlatıp bir haberi ilk paylaşmaktır gazeteci için başarı,
Kocası olmadan beş çocuğunu okutup evlendirip büyütmektir bir anne için başarı,
gündüz tarlada, gece loş ışıkta tek göz odada ders çalıp hukuk fakültesini kazanmaktır yokluk içindeki bir genç için başarı,
Tüm simitlerini satmaktır, akşama kadar tezgahından ekmeğini kazanan için başarı,
Öğrencilerinin mezuniyetini duygu dolu gözlerle izlemektir bir öğretmen için başarı,
Seçimi kazanmaktır bir siyasetçi için başarı,
Yumurtaları kırmadan, sütü bozulmadan şehre götürüp satmaktır çiftçi için başarı,
Yıllarca yaptığı kazıda aradığı tarihi bulmaktır bir arkeolog için başarı,
Mars’ta yeni yaşamı kurmaktır Elon Musk için başarı,
Yaşadıklarına birikimlerine hedeflerine hayallerine beklentilerine aklında ve yüreğindekilerin en iyisine ulaşmaktır başarı…
Ve herkese göre değişir başarının tarifi, tanımı, kapsamı…
NEDİR BAŞARI?
5 adayın kıyasıya mücadele ettiği seçim çalışmasında kazanan kişi miydi başarılı olan, yoksa şartlar mıydı?
Dünyanın her yerinde kazı yapan arkeologların arasından, Göbeklitepe’yi bulan arkeolog muydu başarılı olan, yoksa doğru alanı kazdığı için mi başarmıştı?
NEYDİ BAŞARI?
Öyle günlerden geçiyoruz ki, şimdi hayatta kalmak başarı oldu.
Ve bu zor günlerde en büyük etkiyi çocuklarla gençler gördü, görüyor ve görecek.
Biz yetişkinler, sağlık ve ekonomi odaklıyız. Sağlığımız yerinde olsun, ekonomi de yolunda olsun yeter diyoruz fakat ya gelecek zamanlar…
Aylardır online eğitimlerle derslerini tamamlamaya çalışan öğrencilerin içine düştükleri çıkmazın ne kadar büyük olduğunun farkında mıyız?
Tek başlarına odada saatlerce ekrana bakarak ders dinliyorlar. İletişim yok, arkadaşlarıyla sosyalleşme yok ve öğrenciler bir arada olmadıkları için hoşgörü sabır pratiklik gibi grup içinde edinilen davranışlar kazanılamıyor.
Tek başlarına bir odada eğitiyoruz. Kendimizi buna inandırıyoruz ve içimizi rahatlatıyoruz.
Ve sosyal medyalara basına konu oluyor; öfke patlaması yaşayarak annesini merdivenden iten genç, canlı yayında takipçi sayısını arttırabilmek için anneannesinin başında yumurta kıran bir başka genç…
Şimdi sorum şu; bu gençleri yetiştirmekte, anne baba, öğretmen ve ülke olarak ne kadar başarılı olduk?
Örf adet görgü terbiye eğitim öğretim konusunda tam donanımlı olarak yetiştirme başarısını gösterebildik mi?
Çocukları yetiştirmekte, eğitmekte öğretmekte başarılı olduk mu?
Ne kadar başarılı olduğumuzu, sınav sonuçlarından sosyal medyalardaki üzücü davranışlarından görüyoruz ve başarısızlığımızı kabul etmemek adına gençleri suçluyoruz.
Her şeyi verdik ama olmadı işte, deyip tüm suçu çocuklara ve gençlere atıyoruz.
Çocuk yetiştirmekle, büyütmek arasında çok fark vardır.
Ekmeğini yemeğini verdiğin çocuk yalnızca büyür, boy kilo ve yaş olarak.
Fakat çocuk yetiştirmek apayrı konudur. Bilgiyle görgüyle terbiyeyle eğitimle donattığımız çocukları yetiştirilmiş bireyler olarak kabul edebiliriz yalnızca.
Nasıl eğitim verdiysek küçüklüklerinde, onu göreceğiz büyüdüklerinde…
Hiç suçu çocuklara ve gençlere atmayalım ve biran önce gelecek zamanların selameti için en büyük desteği eğitime, çocuklara ve gençlere verelim.
Günü kurtarma peşinde koşarken geleceği karartmayalım…