Astro-Terapist HülyaNida Şahin’in “Ah Zavallı Erkekler” kitabı Ceres Yayınevi etiketiyle okuyucuyla buluştu. Kitapta ilişkiler, evlilik ve aile kurumundaki sorunların neden olduğu, bu konuda ne yapılması gerektiği öykülerle örneklerle anlatılıyor ve var oluşun anne karnında halletmemiz gereken sorunlarına dikkat çekiliyor. Şahin’in “Sevgi yoktan var edilebilir, var olanı yakıp yıkabilir. Çok masum ya da çok tehlikeli, çok aydınlık ya da çok karanlık, çok sevimli ya da çok itici, çok sığ ya da çok derin olabilir.İşte, her şekle girebilen bu ışık topuna ANNE denir…” cümleleriyle sevgide sınır tanımayan annelere ithaf ettiği kitap, hayata farklı bir pencereden bakmaya açık herkes için! Bu ilk kitabını bir solukta, büyük bir ilgiyle okuduğum, başka kitaplar yazmasını da büyük bir heyecanla beklediğim HülyaNida Şahin ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Özgeçmişinizi alabilir miyim?
Almanya doğumluyum, Acıbadem İlkokulu ve Çamlıca Kız Lisesi’nin ardından İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji (Endüstri Psikolojisi) bölümünü bitirdim. Sonrasında aldığım eğitimlerden bazıları Gestalt terapi eğitimi, Mucize Sırlar Akademi NLP Master Practitioner, Yurdahal Taran Astroloji temel, ileri seviye ve uzman seviye eğitimi, Glenn Perry Astroart Astroloji okulu Astro/Psikoloji eğitimi olarak sıralanabilir. Devam eden eğitimlerim ise özel bir üniversitede Davranış Bilimleri Lisans tamamlama, Psikolog ve Psikiyatr Derneği Biyoloji ve Davranış Psikolojisi eğitimidir.
Sabancı Holding İnsan Kaynakları Bölümü’nde başladığım profesyonel kariyerime Mina Holding İş Geliştirme Uzmanı, Toyota Peugeot İş Geliştirme Uzmanı ve Ruhsal Dönüşüm Atölyesi Kurucu Astro-Terapist olarak devam ettim.
Yurt içi ve yurt dışında sayısız seminer ve eğitime katıldım. En çok da hayatın kattığı tecrübeler ile yol almaktayım. Parıltı Görmeyen ve Az Gören Çocuklara Eğitim Destek Derneğini kurup Başkan Yardımcılığını yaptım. Türkan Sabancı Görme Engelliler Okulu’na çok engelli eğitim bölümü, Milli Eğitim Bakanlığı ile dernek üzerinden taleple kaynaştırma eğitimi, ilaç, asansör ve görme engelli kişilerin hayatını kolaylaştıracak kabartma (breyl) harfleri sosyal hayatlarına katma, engelli ebeveynlerine çocuklarının durumuna yönelik destek çalışmalarını yürüttüm.
Şu anda toplumun engelli insanlara bakış açısında farkındalık kazandırma amaçlı MUCİZE Yaşamlar Derneği’ni kurma ve oluşum yaratma çalışmalarını yapmaktayım. Astroterapi ile birçok kişiyi şifalandırma ve farkındalık kazandırma, taciz gören çocuk ve kadınlara yönelik gelen desteklerle merkezimde sosyal projeler yürütme gibi konularda yoğunlaşmış durumdayım.

“Ah Zavallı Erkekler” kitabı ne anlatıyor?
Kendimden başlayarak, ailemi, çevremdeki insanları, sonra alanıma giren insanları, danışanlarımı, ilişkimi, başkalarının hikayelerini dinledim. Binlerce yaşanmışlığın, gerçeklerin, hayallerin arasına girdim. Her insan bir hikayeydi ve her hikayede problemin kaynağı aynı idi. İlk her danışmanlığımda saatlerce bireysel olarak tek tek anlatmaya çalıştım, sonra seminerler düzenleyip daha fazla kişiye anlatmam gerektiğini düşündüm. Fakat gene yetersiz kaldığım kanısına vararak daha fazla insan anlamalı dedim.
Günümüzde kurulamayan iletişimin, yürümeyen ilişkilerin, biten ilişkilerin, biten evliliklerin, erkekleşmiş kadınların, kadınlaşmış erkeklerin, yanlış giden aile ilişkilerinin kaynağı ne yazık ki anne babalar.
Kötü temelli bir bina gibi temel problemler diğer problemleri doğurarak çoğalıyor. Kimse bunu isteyerek, tercih ederek yapmıyor ama bilinçsiz olmak ne yazık ki bu durumlara gebe bırakıyor.
“Erkekler” ilk başta çok şanslı ve evrenin tüm nimetlerinden yararlanıyor gibi gözükse de detaylara indikçe geri dönüşü olmayan yollara hapsolup hiç fark etmeden “zavallı” oluyorlar.
Kitabınızı sevgide sınır tanımayan annelere ithaf ediyorsunuz. Neden?
Kitabı annelere ithaf etme nedenim asıl hayat hikayelerimizin anne karnında başlamasına dayanıyor. Aile ile deneyimlenecek geçmiş, anne daha size hamile kalmadan önce başlar. En baştaki biyolojik formunuzda henüz döllenmemiş bir yumurta iken anneniz ve anneanneniz ile hücresel bir çevre paylaşılır. Yani kısacası anneanne annenize 5 aylık hamileyken, sizi geliştiren öncü yumurta hücreleri zaten annenizin yumurtalıklarında mevcuttur. Hayatta bazı unvanları kazanabilmek için deneyim ve zaman gerekir. Oysa anne unvanı için tek ihtiyaç bu içgüdülere sahip olmaktır. Bir kadının doğuştan sahip olduğu Annelik içgüdüsü yoğun sevgi ile kaplıdır
Bu iki güç birleştiği zaman kontrol sevgiye geçer. En büyük tehlike gizli ve sinsi olandır. Kontrolün sevgi adı altında anneye geçtiği bu yolculukta sınır farkında olunamayan sınırsızlıktır.
Bilinçaltı size göre nedir? Ne zaman tehlikeli hale gelebilir? Bunu önlemek için neler yapılabilir?
Beynin yüzde 5’lik kısmı bilinçli düşünüp karar verdiğimiz alan, yüzde 95’lik kısmı ise bilinçaltının yönettiği alandır. Bilinçli şekilde açığa çıkartılmayan her şey insanı her koşulda bilinçsiz süreçlere sürükler. Bilinçaltı atalarımızdan gelen hikayeler, hatırlanabilir hatıralar ya da hatırlanamayan travmalar ile doludur. Bir nevi çöplük gibi… Bilinçaltının yönettiği kişiler hastalıklı ve aynı zamanda sorunlu kişilerdir.